Yetenekli sinemacı Wes Anderson her filmiyle çıtasını biraz daha yükseğe taşıyor. Bu yıl Berlin Film Festivali’nin açılış filmi olarak seçilen The Grand Budapest Hotel, birbirinden eksantrik karakterleri ve zengin oyuncu kadrosuyla yine iştah kabartıyor. Filme gelen eleştiriler iyi olduğu yönünde. Son not filmde rol alan oyuncuları afişinde de göreceğiniz şekilde kalsik hallerinden ziyade farklı karakterlere bürünmüş olarak izleyeceksiniz. Zaten Anderson evereninin en güzel tarafı da bu değil mi?
Animasyonlar artık yılın her zamanı iş yapan filmler kıvamına geldiler. Disney üstünlüğünün yok olmasıyla birlikte hemen her stüdyo kendi animasyon yapım şirketini kurdu ve yaratıcı fikirlerin üst seviyede olduğu yapımlar üretmeye başladı. İlki çok beğenilen Rio ikinci macerasıyla sinema salonlarına Latin ateşini getirecek.
Senemini bunu beğendi.
Avengers filminin başarısı ortalama başarı etmiş Marvel kahraman filmlerine yaradı desek yanlış olmaz sanırım. Thor ilkinden daha büyük bir gişe getirisi sağladı ve yapımcıların elleri artık tahriş oldu diyebiliriz. Benzeri bir etki bu film için de geçerli oldu. İlk filme oranla çok daha fazla kişiye ulaşan film eleştirileri ile de iyi olduğunun sinyallerini veriyor.
Konu sıkıntısının artık ayyuka çıktığı Hollywood’da kitaplar can simidi haline gelmiş durumda. Alacakaranlık, Harry Potter, Açlık Oyunları serileri gişede çok iyi yapmış olsa bile The Host, Vampire Academy gibi yapımlar tam bir hezimet olarak sinema tarihine geçmiş durumda. Divergent hangi tarafta yer alıyor derseniz ortalama eleştirileri ile durumu kurtarmış halde
Beklediğim gibi çıkmadığını söylemem gerek. Romanın akıcı havası burada yoktu. Çocuk oyuncu konusunda başarılı olan ajanslar bu sefer (bana kalırsa) iyi iş çıkaramamış.
BlackPeter, mmtfb bunu beğendi.
Angelina Jolie masalların karanlık diyarlarında gezintiye çıkıyor… Son yıllarda bilinen masalların bilinmeyen taraflarını anlatan hikayeleri izler olduk. Bu sefer de konumuz Uyuyan Güzel. Klasik hikayeye nasıl bir dokunuş yapıldı kestirebilmek güç ama Jolie son yıllarda hiç olmadığı kadar tekinsiz ve güven vermeyen Maleficent olarak sinema salonlarına izleyici toplamaya çalışacak.
Tom Cruise Görevimiz Tehlike arası bilim kurgu çekme adetine Oblivion’dan sonra bu filmle devam ediyor. Yılın büyük bütçelilerinden olan yapım sinemalara aksiyonu taşıyacak başka bir yapım. Yanında Şeytan Marka Giyer ile yaptığı çıkışın ardından farklı konseptteki projelerde yer alarak oyuncluktaki hemen her yönünü bizlere gösteren Emily Blunt var. Yönetmen koltuğu ise Jumper ve Geçmişi olmayan Adam gibi kalburüstü sayılacak yapımlara imza atan Doug Liman’a emanet.
Neslii bunu beğendi.
Marvel evreni ne kadar geniş ve her bir karakteri ne kadar her proje için yeniden şekillendirilmeye müsaitse X Men de bundan nasipleniyor. İlk üçlemenin ardından gelen X Men: First Class ile seri en başa dönmüştü. Bu yeni filmin oyuncu kadrosu da eski yeni pek çok oyuncuyu barındırıyor ve insanlara mutantlar, mutantlarla mutantlar şeklindeki kombinasyonlarla bizleri bilim kurgu aksiyonunun evrenine davet ediyor.
İşte yıllarca anlatılsa da eskimeyecek bir mit adeta… Yapılan kimyasal deneyler sonucu mutant misali dönüşüme uğrayan bir kertenkelenin dev bir canavara dönüşüp insanoğlunun başına bela oluşunu yeniden anlatan 2014 versiyon Godzilla’nın ilk gösterimlerinden gelen söylentiler heyecan verici olduğu yönünde. Bu tip bir film için beklenmedik oyuncuların rol aldığı prodüksiyon yaz aylarının henüz başında sinemalara konuk olup karanlık salonlarda izleyicileri korkudan tir tir titretirken aksiyonuyla da göz doldurmaya çalışacak.
Julia Roberts'ın bilinen yıldız halinin altında ne gibi hisler yattığını da anlatan, o çok sevilen yıldızların da birer insandan fazla bir şey olmadığının altını çizen son derece keyfili ve komik bir film. Rhys Ifans'ın karakterini unutabilene aşkolsun
b.u.r.c.u bunu beğendi.
Serdar Akar yönettiği filmler incelendiğinde beyaz yakalı değil ötekilerin sinemacısı olduğunu her zaman belli eden bir yönetmen olmuştur. Tokat gibi sert, izlemesi zor olan bu film (ne acıdır ki gerçek bir olayı anlatır) de farklı değil. Zengin züppe sınıfındaki karakterleri anlatırken son derece tutuk olan kamerası iş ötekilere geldiğinde yağ gibi akıyor ve benzersiz bir sinema keyfi yaşatıyor. Her bünyeye göre olmasa da izlenmesi gerekli bir film.
Özellikle dış ses ve ana karakter arasındaki etkileşime odaklanan sahnelere çok güldüm. Will Ferrell'dan haz etmeyenlerin bile hayran kalacağını düşünüyorum.
Sıcacık ve küçük bir film. Gerçek hikayeye dayalı ve Judi Dench... Bunlar bir araya gelince İstanbul Film Festivali'nin ardından gösterime çıkmasını umuyorum.
Wes Anderson kafası oldukça farklı çalışan bir Amerikalı. Hatta son dönem Amerikan sinemasının yüzakı da denilebilir. Son filmi Büyük Budapeşte Oteli öncesindeki eserini bir kez daha izleyerek yeni tecrübeye hazırlık yapmak gerekli