Bu adamın anlatım tarzı ve sisteme karşı olan sivri dilini seviyorum. Anlatılanlar, çekilen sıkıntılar içimi karartsada hasta olmadan direk ölmek gerekiyor galiba.. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu tabiri vardır ya onu kafanızdan atın hiç bir değeri yok. Yoksul bir ülke ücretsiz sağlık, eğitim ... sağlayabiliyorken hasta olmak için özel sigortalardan izin almak gerekiyor sanırım. Tabii onlarda ceplerini para doldurma derdinde olduğu sürece yaşamak zor. Bu yol pek yabancı gelmedi nedense... Mutlaka izleyin!

Toplumda her ne kadar "siyaset meydanı erkeklere göre" diye bir kafa vardır ya işte onu çürüten kadının hikayesi.

Next!!! :)

İzlemek için niye bu kadar geç kaldım, kızdım vs kısmını geçerek yahu sen nasıl güzel, yüreğe dokunan, huzur, umut, mutluluk ... veren bir filmsin diye uzun uzun övgüler yazsam az bile. Her birimizin öğrencilik hayatında örnek aldığı, izinden gittiği, hem kaybetmeyi hem kaybetmemeyi tattıran, yol gösteren bir öğretmeni olmuştur diye umut ediyorum. Eğitim sistemimiz malum... Tecrübeli öğretmenler iyi diye bakılsada öğrenciyken bu yanılgıya zaman zaman ben de düştüm. Ama bu durum tezi çürütüyor. Öğretmenin, öğrenecisininde ileride onun gibi bir öğretmen olmaktan öte kendisini örnek almak istediğini ya da istemediğini unutmaması gerek... Ayna mishali...

Dehşet bir cinayet... İzlerken pek adapte olamadım. Aynı cinayet American Horror Story 1.Sezonunda kaçıncı bölümdü hatırlamıyorum ama konu edinilmişti. Belki AHS 'de izlediğim için film pek sarmadı.

Bir an filmde Edith Piaf kendisini oynuyor sandım. Tıpkısının aynısı sanki.. Marion Cottilard ise bir önceki hayatında Edith Piafmış gibi rolü yaşamış ve oynamış. Harikaydı... Hayatın zalimliğinede değinirsek Piaf için çok acımasız olmuş.

Ah şu ego savaşları yok mu? "Ana..." denen bir sonla güzel bir filmdi.

İki kelimeyle mükemmel ve Cillian Murphy!

Oyunculuk, kostümler, dekorlar bir de o müziğin eşsiz yorumuyla buram buram emek kokuyor. Yansıtılanlar, Salieri ile olan aradaki çekişmeler ne kadar doğrudur bilemeyiz, muhakkak eksiklerde vardır ama gayet güzel bir dönem filmi olmuş. Mozart, bir 35 sene daha yaşasa neler yapabilirdi acaba? 600'ü geçkin eseri kaça katlardı kim bilir? Gülüşün, kahkahan yeter Mozartcığım. :)

Filmi biraz uzun tutmuşlar. Başı ağır aksak ilerliyor ama bir yerden sonra tempo elbet yükseliyor. Konusunu okuduktan sonra filmi izleyince bambaşka şeylerle karşılaşıyorsunuz. İlaç şirketlerinin çevirdikleri dolaplar, Afrika'da güçsüz, çaresiz insanları nasıl kullandıklarını kısacası yapılan işlerin bir arka yüzü, bahçesi vardır ya onun hikayesini çarpıcı bir şekilde anlatmışlar.

Hüzün.

İlk başta 2046 filmini izleyecektim. Meğersem In the Mood For Love filminin devam filmiymiş. Filmimize gelirsek biraz ağır ilerlediğinden parçalarını birbirine bağlamak ilk başta zor oldu ama sonrası öyle nasıl çabuk bitti anlamadım. Müzikleride denildiği gibi insanın ruhunu dinlendiren tonda ve hafiflikte...

Konusu boks sporu olan bir filmin böyle etkileyici olduğunu hiç düşünmemiştim. Şaşırtıcı bir sonla dağıttı içimi... Ayrıca Hillary ödülüde sonuna kadar hak etmiş.

Kısacası "Yolunu kaybetme."

Beni rahatsız eden bir film oldu. Karakterlerin değişimiyle sevgi(sizlik), kürtaj ve pedofili konularının eleştirileri yerinde olmuş ama olayları izlerken anlasamda bir yerden sonra anlamak istemedim. Zorlu ve rahatsız eden, insanlardan da nefret ettiren bir film.