"Çocukken hayal ettiğim gelecek hiç de böyle değildi. Büyümenin; hayallerinden, yavaşça ama emin adımlarla vazgeçmek olduğunu öğrendim."
"Bazen, okuldan eve giderken peşimden ayak sesleri duyduğumu zannediyorum. Senin ayak seslerini... Dönüp baktığımda ise orada hiç kimsecikler olmuyor."
Philosophy liked this.
"Aslına bakarsanız bir yolculuğu tamamlıyoruz. On bin yıl önce, avcı, toplayıcılar olarak sürdürülebilir bir hayat yaşıyorduk çünkü tek seçenek buydu. Bunca yıldan sonra yine tek seçenek bu. Sürdürülebilir olmayı, doğadan ayrı olmaktan çıkıp yeniden doğanın parçası olmayı keşfetmeliyiz. Doğadaki yaşam şeklimizi değiştirebilirsek önümüze alternatif bir gelecek çıkar. Bu gelecekte vahşi doğayı engellemek yerine ona yardım etmenin, arazilerimizden faydalanmanız yollarını buluyoruz. Denizlerimizin hızla canlanabileceği şekilde balık tutma yollarını. Ormanlarımızdan sürdürülebilir şekilde faydalanmanın yollarını.
Nihayet doğaya karşı değil, doğayla birlikte çalışmayı öğreneceğiz.
Nihayet, bir ömür boyu canlılar âlemini keşfettikten sonra bir şeyden eminim. Mesele gezegenimizi kurtarmak değil. Mesele kendimizi kurtarmak.
Gerçek şu ki, bizimle veya biz olmadan doğal dünya kendini yeniden inşa edecek.
Çernobil'in tahliyesi den bu yana geçen 30 yılda vahşi doğa boş bulduğu yeri doldurmuş. Bugün, orman şehri ele geçirmiş. Burası başka yerlerde çok nadir bulunan yabani hayvanlar için bir sığınak ve hatalarımız ne kadar vahim olursa olsun doğanın bunları düzelteceğim gösteren güçlü bir kanıt olmuş.
Canlılar dünyası ayakta kalacak. Biz insanlar aynı beklentiye kapılamayız. Buraya kadar geldik çünkü bizler yaşamış en zeki yaratıklarız. Ama devam etmek için bize zekadan fazlası gerekiyor. Bize bilgelik gerekiyor."
Bir filmde John Malkovich izlemekten daha güzel bir şey varsa o da aynı filmde iki farklı John Malkovich izlemektir.
-Askerlerimiz savaş alanında onurlu bir şekilde öleceğine açlıktan ölür.
+Onur mu? Oğlum savaşta öldü. Onuru pek hissedemiyor.
"Ayrıca şöyle bir his var. Bir kere büyüdüğün yeri terk ettiğinde ve geri döndüğünde tamamen oraya ait olmuyorsun."
Biz mahkumlar dikkatli olmalıyız. Komik olan ne biliyor musun? Benim mahkum olduğumu sanıyorlar. Ama ben pek çok kez kaçtım. Evet, oradaki pencereden. Tüm adanın üzerinde. Sana bir sır vereyim. Bizler evler ya da bedenlerimiz tarafından mahkum edilmedik. Diğer insanlar tarafından bile değil. Bizler birer ruhuz. Rüzgar gibi özgür. Bu herkesin bildiği bir sır değil. ''İnsanların kendi özgürlüklüklerine tapınmak için çırpındıklarını gördüm. Tıpkı kölelerin zalim hükümdarlarına yaptığı gibi. Hükümdar her ne kadar onları aşağılasa da aralarında en özgür olanlarını gördüm. Özgürlüklerini bir kelepçe gibi takanlarını. Özgürlük bir hedefin olmaktan çıktığı zaman özgür olmuşsun demektir. Kendine bağladığın zincirleri kırmadan nasıl özgür olabilirsin? Özünde, özgürlük dediğin şey bu zincirlerin en sağlamıdır. Halkaları güneşin altında parlar. Özgür olabilmek için kendine ait olmayan neyi çıkarırsın? Bir hükümdarın tahtı sensindir. Eğer bakılmayı gözden çıkarırsan, onu sen seçmişsindir. Eğer korkudan kaçacaksan o korkunun kaynağı kalbindedir. Korkanın ellerinde değil. Bu şeyler senin içinde hareket eder. Aydınlık ve karanlık nasıl sürekli birbirini tamamlıyorsa sen de özgür olacaksındır. Bakılmaya ihtiyaç duymadığın zaman değil. Ya da yas tutmayı bıraktığın gecelerde. Bu geceler senin hayatını aydınlattığında ve sen onların üzerine yükseldiğinde serbest kal."
Pete Docter'ın nasıl bir hayal gücü var? Hayran olmamak elde değil...
- Ne oldu Öğretmen Bey?
- Hayatım boyunca bu günün gelmesini bekliyordum. Daha farklı hissederim sanıyordum.
- Bir balık hakkında şu hikayeyi duydum:
Kendisinden büyük balıkların yanına yüzer ve şöyle der "Okyanus dedikleri şeyi bulmaya çalışıyorum."
"Okyanus mu?" diye sorar büyük balık. "Zaten onun içindesin ya"
"Burası mı?" diye sorar küçük balık. "Burası su. Ben okyanus istiyorum."
Ecemkayaa, osmandokumaci liked this.

Celestine Spoiler butonu çalışmıyor galiba..
-Sadece beni incitiyor.
+O zaman neden onun filmlerini izliyorsun?
-Çünkü filmlerini seviyorum. Sadece neden seviyorum onu bilmiyorum.
Sanat ve hayat arasındaki farkı vurgulayan ve ikisi arasında seçim yaparken sürekli hayatı seçen film.
Abdal Pir Sultan'ım ey Hızır Paşa!
Yazılan mı gelir sağ olan başa?
Bizi hasret koydun kavim kardaşa.
Açılın kapılar Şah'a gidelim..
Kendimi bildim bileli Batman'i çok seviyorum. Bugün; ne kadar zaman geçerse geçsin, kaç yaşına gelirsem geleyim sevmeye devam edeceğimi bir kez daha anladım?
Her karakterini de ayrı seviyorum. Filmi, çıkacağını duyduğum günden beri bekliyorum. Özellikle Riddler? ve Penguin? için ayrıca heyecanlıydım üstüne karakterleri canlandıracak olan isimlerin Paul Dano ve Colin Farrell olduğunu duyduğumda ayrıca sevindim.
Ve tabi ki Bruce Wayne. Robert Pattinson da muhteşem bir Batman olmuş. Matt Reeves'ın Gotham atmosferini çok beğendim. Her şey muhteşemdi. Kendisine "The Batman" için teşekkürler demek istiyorum :)
Yuvasız oldum, evden eve avare oldum,
Sensiz hep acılarla, gam ile omuz omuza gezdim.
Benim biricik sevdam!
Sendendir varlık alametim,
Sensiz hiç yok tadı, şiirlerimin şarkılarımın...
Memleketim benim, cefadan yorgun ve yaralısın.
Memleketim benim, şarkısız ve sessizsin.
Memleketim benim, sen çaresi olmayan dertsin.
Memleketim benim, acılarını besteleyen kimsen var mı?
Memleketim benim, yollarını açan kimsen var mı?
Memleketim benim, sana vefa eden kimsen var mı?
Hazinelerini talan ettiler,
Kendi eğlence sofraları için.
Kırdılar senin kalbini herkes tek tek sırayla...
Memleketim benim, Kim senin canına kastetti?
Memleketim benim, sana kim cefa çektirdi?
Memleketim benim, gülüşlerin mi yağmalandı?
Memleketim benim, bekleyen göz gibisin.
Memleketim benim, toz içinde kaybolmuş bir çöl gibisin.
Memleketim benim, dağlanmış bir kalp gibisin.
Rahatsız edici ve bir o kadar gerçekçi bir film nasıl bu kadar keyifle izlettirdi kendini. Muhteşem kadroda herkes iyiydi ama Jonah Hill'in olduğu sahneler ayrıca keyifliydi.