Kimi arkadaşlarımız başlangıç için iyi gibi yorumlarda bulunmuş ama neyin başlangıcı anlamadım. Bu insanlar yıllardır bu sektörün içinde. Çağatay yıllardır başrol, diğer yan karakterler desen yine öyle. Bütçeyle mi ilgili bilmiyorum ama dizi bana bir grup üniversite öğrencisinin çekmeye çalıştığı bir film gibi geldi. Çok az yan karakter var. Hep aynı insanlar dönüp duruyor ekranda. Mekanlar desen aynı.Dizi neredesyse 3 farklı mekanda geçiyor. Adamın sürekli olarak Ayasofya aşığı olduğu vurgulanıyor fakat herhalde içeriye girmeye pek paraları yetmedi. Köklü bir tarih anlatılıyor ama insanları şaşırtacak, heyecanlandıracak gerçek bilgiler neredeyse hiç verilmiyor. Oynayanlar türk ama replikler çok bizim jargonumuza uymuyor çoğu zaman. Tamam çok sıkıldık uzun uzun bakışmalardan bilmem ne de... Bu dizide de her şey inanılmaz hızlı oldu. Düşünmeye hiç fırsat bırakmadı. Bi de allahınızı severseniz; Anne babası aynı gün ölmüş, ve üç tılsımlı eşya hikayesi çok fazla Harry Potter değil miydi(Bknz. Harry Potter Ölüm Yadigarları)? Dizide kullanılan İstanbul görüntüleri çok hoştu ama maalesef fantastik dizi bizde olmuyor. İlk bölümünde biraz Dan Brown kitabı gibi bir şey hayal etmiştim. Heveslenmiştim ama gerçekten kötü bir dizi. Çok gömdüm kusuruma bakmayın.

Dikkatimi çeken şey Japonya'yı gerçekten çok kötü bir yer olarak göstermişler. Sanırım bunu karakterlerin içinde bulunduğu sıkıntıyı daha da artırmak için yapmışlar. Durağan bir film ama anlattıkları güzel.

Bu filmden sonra Nadir Sarıbacak'a bir kez daha hayran olabilirsiniz.

güzel bir konu fakat o kadar vasat işlenmiş ki zaman kaybı olmuş.

Kusursuz filmlerden.

Film resmen "kitapla filmin aynı olmayacağını öğrenin artık" diyor. Kitabı okuyanlar çok haklı olarak okurken hayal ettikleri mekanların filmde nasıl hayat bulduğunu görmek istiyor ben dahil olmak üzere. Hatta filmin ana konusundan sapıyoruz ve kitapla filmin ne kadar örtüştüğüne odaklanıp filmi kaçırıyoruz. Ben şöyle bir deney yaptım; melekler ve şeytanları okuduktan 1 yıl sonra filmini izledim. Kitabı çok beğenmiştim ama filmi de çok beğendim. Cehennem filmini ise kitabı bitirdikten hemen bir gün sonra izledim ve kitabı beğenirken filmi beğenmedim. Bence uzun bir ara vermek gerek çünkü detayları unutunca filmin ana teması kopmuyor. Yine de kitapta okudum senaryonun filmde değiştirilmiş olması, ihanet gibi geliyor. Neden bu kadar değişikliğe gidildiğini pek anlamıyorum açıkçası.

"Gerçek hayattan alınmıştır." ibaresi her filmi biraz daha çekici hale getiriyor ama eğer bu film tamamiyle kurgu olsa bile çok güzel film.

çok kötü film. gerçekten çok kötü. tüm aksiyon filmleri klişelerini düşünün sonra hepsinin hızlandırıldığını düşünün. öyle bi film işte.

Yani biraz abartılmış. Olay sihirbazlıktan çıkmış iyice fantastik bir hikayeye dönmüş hele ki o kart oyunlarına güldüm artık.

Keşke Eye Of The Tiger bi yerlerden çalınsaydı kulağımıza. Çok özlemişiz. Umarım suyu çıkmaz

Leonardo hep iyi oyuncuydu zaten. Ama film o kadar da abartılacak kadar iyi değil bence. yani 1 saatlik bir konuyu çeke çeke 2.5 saat yapmışlar. Öylem ahım şahım bir konu da yok ortada. Bazı yerler biraz abartılmış. biraz değil ciddi abartılmış. Ama görüntüler ve di Caprio gerçekten iyidi.

69 günün ne kadar uzun bir zaman olduğu çok iyi yansıtılamamış ama duygusal anlamda sizi etkliyor.

Adamlar Natalie Portman'la Ashton Kutcher sevişsin diye film yapmışlar. Başka da hiçbir şey yok filmde.