Filmin en sevdiğim yönü tartışmasız görselliği. Yaşam ve ölümün bir bütün olduğu. Ölüm döşeğindeki bir sevdiğinin yaşaması için verilen çabayı. Bu uğurda belki de yaşanacak güzel anların kaybını çok güzel anlatıyor. Biraz farklı noktaya odaklanmış olabilirm tabi :D Bi yerde gördüm bu yorumu çok hoşuma gitti "Aslında hiçbir şeye gerçek anlamda sahip olmadığımızı görebilirsek, onları yitirme korkusunun girdabına düşmekten kurtulabiliriz.."
masal - gerçek arası geçişler "The Fall" filmini anımsattı. bundaki atmosfer daha farklı tabii..şu an dövüştürsek hangisi kazanır emin diilim :) neredeyse film boyunca arkplanda çalan bi müzik var, kulagınız direk onu seciyor. bu yazdıklarım da aslında bosuna, yorumları okumakla anlaşılıcak bi film diil.. tecrübe edilmesi gerek.
dün gece tekrar izledim... ne söyleyebilirim ki bu film hakkında ? hayır konusu şuydu filmde bu oldu diye tartışamıyorum bile filmi hatırladığımda yaşattığı hisler nedeniyle... ne bu filmden önce beni bu kadar etkileyebilen bi film izlemiştim; ne de sonrasında izleyebildim. dead is the road to awe ve diğer soundtrackler hayatımın fon müziği gibi oldular.
Filmin Sakinliği mi desem ? Soundtrack'ları mı söylesem ? Konusu ve İşlenişimi desem bilemedim. Film oldukça etkileyici okadar etkileyici ki mum ediyor insanı mum,yavaş yavaş eriyorsun.. Mutlaka izle !
Soundtrackleri için ayrı bir başlık açmalı.. Dinlemeye korktuğum şarkılar var. Hayatımın playlistinde ilk 10’a girecek kadar taptığım, ama asla yolda yürürken, kahve içerken, bu dünyanın sıradan bir anında dinleyemeyecek kadar korktuğum, endişelendiğim şarkılar… The Fountain filminin soundtrack albümü baştan sona bu şarkılardan birkaçını taşıyor. İsterseniz şöyle buyrun : http://www.youtube.com/watch?v=p3NwnvShwPY&list=PLD007D50FEE3154C8
Hayatımın filmlerinden...İzleyin ve ölmeden önce ölümü tadın.. Hayattaki rolünüzü, değerleri tanımlayın.. Keşke, deliler gibi aşık olmak isteyip olamamanın sancısını, keşke çıldırırcasına var olmak isteyip safdışı kalmanın acısını hissedin. Anlamaya çalışmak yerine zerrelerine kadar hissetmek için izlenen bir film. Vakit geçirmelik değil , dikkatle izlemek tavsiye edilir..
Bir Darren Aronofsky filmi. Fountain gibi etkileyici çok az film sayabilirim izlediklerimden, belki bir elin parmaklarını geçmez. Film kurgusu sahneler arası geçişi ve hikaye ahh. Leziz bir film..
Her iyi film çekenin, tüm filmlerinin de iyi olacağı garantisi yoktur. Bu cümledeki mantık filmin yönetmeni Darren Aronofsky’nin kendine özgü çektiği filmleri için cuk diye yerine oturur. Bu filmini izleyen herkes kendi bakış açısından ve seçici algılamasından kaynaklanan yorumlara ulaşabilir.Kimine göre Aşk, kimine göre Ölüm-Yaşam ve 3. boyut dışı gözlem filmidir. Kimi ’ izledim ama bir şey anlamadım..’ da diyebilir. Son hastane sahnesinde Tom'un önce yatakta ölmeyi bekleyen yaşlı adamın parmağına sonra da kendi yüzük parmağına baktığı sahnenin yaşattığı duygular inanılmaz güzelliktedir. Filmin en sevdiğim yanı ise her bir karenin özenle sinematik çekimidir.. açılar, renkler vs…Tüm bunlar bile izleyenlere büyük keyif verir. Filmdeki ‘death is the road to awe’ parçası insanın iliklerine işler
15. yüzyılda İspanya'da yaşayan Tomas ölümsüzlük verdiği sanılan efsanevi bir çeşmenin arayışına çıkar. Günümüzde, Tommy Creo isimli bir bilim adamı, kanser olan eşi İzzy'yi kurtarabilmek için umutsuzca bir tedavi yöntemi keşfetmeye çalışmaktadır. 25. yüzyılda, astronot olan Tom ise uzaydaki gezintisi sırasında kendisini çok uzun sürelerdir rahatsız eden olayların arkasındaki gerçekleri keşfeder. Bu üç adamın hikayesi tek ve ortak bir gerçeğe uzanmaktadır...
Bu filmini izleyen herkes kendi bakış açısından ve seçici algılamasından kaynaklanan yorumlara ulaşabilir.Kimine göre Aşk, kimine göre Ölüm-Yaşam ve 3. boyut dışı gözlem filmidir.
Kimi ’ izledim ama bir şey anlamadım..’ da diyebilir. Son hastane sahnesinde Tom'un önce yatakta ölmeyi bekleyen yaşlı adamın parmağına sonra da kendi yüzük parmağına baktığı sahnenin yaşattığı duygular inanılmaz güzelliktedir. Filmin en sevdiğim yanı ise her bir karenin özenle sinematik çekimidir.. açılar, renkler vs…Tüm bunlar bile izleyenlere büyük keyif verir. Filmdeki ‘death is the road to awe’ parçası insanın iliklerine işler
ren Aronofsky’den yeni bir mücadele tutkusu.