Star Wars: Episode III - Revenge of the Sith (2005)
Rating
8.7 / 10
Your Rating
Director(s)
Language
English
Country
USA
Runtime
140 minutes
Öncelikle Darth Vader dönüşümünde en etkili faktörlerden biri olarak gördüğüm ‘’selfless’’ ve ‘’selfish’’ vurgusuna eğilelim, serinin diğer filmlerini göz önünde buludurarak açıkça söylenebilir ki Anakin, geleceği ‘’bulanık’’ görülen, ‘’babası belirsiz’’ fakat potansiyeli yüksek bir jedi padawanıdır burada öyle bir bulanıklıktan bahsediyoruz ki eğitim süreci bile jedi konseyinde oldukça tartışılmış ve Qui Gon Jin’in ölüm anında öğrencisi Obi Wan Kenobi’ye vasiyeti olarak eğitim sürecine başlanmıştı, bu reddediliş ve belirsizlik çemberinde Anakin potansiyele sahip parlak bir öğrenciyken sürekli içsel bir çatışmayla mücadele ediyor, bu içsel çatışmanın kökenleri jedi konseyinin de huzursuzluğu pekiştirdiği korku ve öfkeden kaynaklanıyor, genç Skywalker’daki bu korkunun yegâne sebebi kendisi gibi “şanslı” olmaması dolayısıyla azat edilemeyen köle annesinin varlığının güvende olmama ihtimali ve hissiyatından doğuyor, genç Skywalker oldukça zor süreçlerden geçerken aynı zamanda Jedi konseyi ve ustası Obi Wan Kenobi’nin ‘’onayını’’ almak, güvenlerini kazanmak zorunda.
Bu zaman zarfında sık sık gücün karanlık tarafının tehlikeli varlığından söz eden bilge Yoda ve ardılı jediler ne genç Skywalker’a ne de ustası Obi Wan Kenbi’ye şeffaf bir bilgi aktarımı sağlamıyorlar, jedilık içi bu ayrılıklara zaten ikinci film olan Attacks of Clones’da Qui Gon Jin’in konseyle ayrı düştüğü ve kişisel inisiyatif uyguladığı alanların varlığı bize sunulurken anlıyoruz, genç Skywalker’ın neredeyse adım adım karanlığa itildi bu süreçte Yoda’nın özgür iradeye olan saygısından mıdır yoksa kehanetlere ve kadere olan gerici bağlılığından mıdır bilinmez bu sürecin gelişmesindeki hiçbir dinamiğe müdahale etmediği gibi Anakin’in kendini dışlanmış ve ‘’yolunda gitmeyen’’ bir jedi olarak hissedişindeki payı da oldukça büyük. Tüm zorlu karar ayrımlarında jedi ilkelerine bağlı kalmak adına içsel çatışmalarının üzerinden gelmeye çalışan Anakin, bağlı kalmaya çalıştığı konseyin ardı kesilmeyen dışlamalarına ve şeffaf olmayan bilgi akışının akabinde Darth Sidious’un manipülasyonla karışık bilgi aktarımına halihazırda içindeki kin, kibir ve korkularındaki yenilgiyi şaşmaz zaferlere dönüştürme istenciyle artık bir lorda dönüşüyor.
Bu dönüşüm zarfında ‘’ulaşılan’’ gücün karanlık tarafı diye adlandırdığımız kısım ise yalnızca verilen kararlardan değil; mevcut gücün kullanıldığı ‘’amaçtan’’ (bu, aşırı tehlikeli bir argüman zirâ birçok süreç amaç doğrultusunda meşrulaştırılabilirmiş gibi bir illüzyon sunmakta bu noktada da Makyavelizme oldukça yakın) ve güce sahip olan bireyin bir ‘’üst akıl’’ mekanizmasına dönüşerek tiranlaşmasından ve sevdikleri ya da vatandaşları için, ‘’onlara rağmen, onlar için!’’ verilecek olan kararların alındığı ve katiyen eleştirilmediği bir güç biçimi olarak değerlendirilebilir, nitekim Dart Vader çizgisinin ilerleyen filmlerinde eyledikleri bu süreci oldukça görünür kılıyor öyle ki Lord bu gücün artık uygulayıcısı değil, kölesi olmuştur, Vader’a rağmen, Vader için.
Peki, Jediler bu süreçte Sithlerin ‘’amansız kötülükleri’’ dolayısıyla mı yenildiler? Bu yenilginin esas sebebi hakikaten çocukluğunda tutkulu bir tamirci olan ve C3PO’nun yaratıcısı Anakin’in kaderinde gücün karanlık tarafını seçecek olması ve bunun engellenemeyecek olması mıydı? Belki de jediler bu çivisi çıkmış düzenin ‘’mağduru’’ olmaktan ve kendilerini kelimenin tam anlamıyla ıssız yıldızlara sürgün etmekten (evet, burada lafım Yoda ve Obi Wan Kenobi’ye) oldukça memnundular. Bunları iddia ediyorum, zira; kötülükle savaşmak onu yok saymak ve gizlemek ya da lanetlemekle olmamalı, onu tanıyarak, onunla yüzleşerek gerçekleşmeliydi. Bunların tam aksi her seferinde ısrarla tekrlarlandığı ve eğitim süreci pelerinlendiği için Darth Sidiouslar, genç Skywalkerları Darth Vaderlara dönüştürebildiler.
Elbette sürecin tüm faturasını Jedilere kesiyor değilim; kişi seçimlerinde tüm aksi etkenlerin yüzünü kızartacak biçimde tercih yapabilmelidir, fakat bence korkuları olan ve bu korkularla savaşma biçimi olarak, kibir ve öfke ile hareket eden insanlardan gereğinden fazla idealize edilmiş beklentiler içine girerek, kötü ve iyi olanı çok farklı olan iki kavrammışçasına ya da bu iki kavram birbirinden bıçakla kesilerek ayrılabilirmişçesine karar vermesini beklemek, gücün karanlık tarafındaki bencilliğe oldukça benzer geliyor bana. Sonuçta Darth Sidious’un da dediği gibi Jediler ve Sithler birçok açıdan birbirine benzemiyorlar mı?
Hayden Christensen bir önceki filme göre gerçekten çok iyi bir oyunculuk çıkarmış rolün hakkını wermiş ,