Ahlat Agaci (The Wild Pear Tree) (2018)

Ahlat Agaci (2018)The Wild Pear Tree

Puan 7.9 / 10
Senin Puanın
Yönetmen
Dil
Türkçe
Ülke
Türkiye
Süre
188 dakika
195
5
391
100
Özet Fragman Beğenenler
serkan2335 profil fotoğrafı
serkan2335
Nuri bilge ceylan klasiği.7.1
error_outline
MehmetYurdakul profil fotoğrafı
MehmetYurdakul
Her dakikasında her repliğinde içinden kelimeler geçiyor insanın...
İlk Uzak filmi ile tanışmıtım Nuri Bilge Ceylan'la, İstanbul'a yoğun kar yağışının olduğu sene , annemle sinemaya gitmiştik Avcılar'da.
Salondan çıkınca karlı yollarda dalıp dalıp gitmiştik beraber ...

Daha son filmi izlemedim ancak bu şimdiye kadar ki en iyisiydi sanırım.
Nazım'ın dediği gibi memleketimden insan manzaraları , Birbirini seven insanların artık birbirine bu kadar yabancı olmaları...
Her karakter ayrı ayrı düşündürdü, Baba , Ana , Yazar , Sinan, Başkan, Kumcu, İmamlar hatipler vb... düzenbaz insanoğulları çok net şekilde eleştirilmiş ve kimin nelerin altlarına sığınarak "gebeş kaplumbağalık" yaptığı gerçekleri tokat gibi insanların yüzüne vurulmuş.

Komedi kökenli oyuncuların itina ile seçimine ne demeli. Murat cemcir ve Doğu her ne kadar severek takip etsem de hep bir iticilikleri olmuştur benim için.
Özellikle Doğu böyle bir muhafazakar kisve altında esprileri falan itici gelebiliyor bazen, bu bakış açısıyla , yaptığı bu rolü de seyredince gerçekten cuk oturmuş.

Son sahnede Cezmi Ersöz'ün "Hayallerini yak, evi ısıt" dizeleri geldi aklıma.
Her ne kadar hayalleri bile olmasa, olamasa .......

İz bıraktı...
10/10

"Yani bir taraftan, kendi kendimin acısı düştü içime,
fakat bir taraftan da bütün insanların acısı."

Memleketimden İnsan Manzaraları
NHR


Bu arada #imamhatiplerkapatılsın !!!
error_outline
slymndgn profil fotoğrafı
slymndgn
sanki bir romanın içindeymiş gibi..
error_outline
Perfectstranger profil fotoğrafı
Perfectstranger
error_outline
arifcicek profil fotoğrafı
arifcicek
Filmi izlemeden önce Doğu Demirkol'un stand-up gösterisine gitmiştim. Filmde yürüdüğü sahneler üzerine o kadar çok şaka yapmıştı ki içimden -yok artık, ne kadar yürümüş olabilir ki- demiştim. Filmi izledikten sonra fark ettim ki adam sadece yürümüş.
Normalde Nuri Bilge Ceylan filmlerinin uzun ve durağan olmasından şikayetçi olurdum, hatta filmde uyuyup uyandığımda hala konuya hakim olurdum ama bu film insanı sıkmıyor, çünkü çok fazla hayatın içinden ve kendi hikayen...
Murat Cemcir'in rolü bir başkasına verilse bu kadar iyi oynayabilir miydi bilmiyorum ama çok beğendim.
Tabi doğal olarak popüler sahabe konularının konuşulduğu imamlar ve Doğu Demirkol sahnesi güzeldi. 3 saat keyifli geçti.
error_outline
kallehari profil fotoğrafı
kallehari
Ahlat ağacı gibi eciş bücüş olmak kendi vicdanın ile yalnız kaldığında; ve bu yalnızlığı kutsamak, onurlandırmak; nihayetinde onunla başbaşa kalmanın verdiği o bulantı hali daha evvel burun kıvrılan çabaya dönüşmeden hemen önce. Ya o ‘’cıvık cıvık’’ duygu yoğunluğuna ne demeli bu insanlardaki, hani tahammül edilemeyecek olan?

Ben bu filmin büyük çoğunluğunda vicdanıyla didişen Sinan’ın çelişkilerinin yansımasını gördüm babasıyla olan ilişkisinde; hani büyük bir özgüvenle idame ettirdiğimiz, büyük akıllarla edindiğimiz o enfes yalnızlığımız vardır, enfes bir de gerçekçilik eklemlenmiştir bu yüce yalnızlıklarımıza. Makyavelist bir tavırla, insanlığa küçücük bir faydası olacak diyerek yola çıktığımız tercihlerimiz vardır kendi içimizde, bizler görüp duyarız onları ötekiler anlamamakla yükümlüdür, anlaşılamayan olan yüce yalnız, bir übermensch, ölçüp tartar bu kararları. Sinan bir yaratıcının olduğu dünyada yaşamayı gene istemektedir ya, ahlaki olanın kararı elbette bunun dışındadır... Taşra yazarının, hani o sempozyuma katılmayan büyük bir ‘’prensiple’’, tavrı tartışılır da bir başka yazarla ukala gülüş, bakış ve kendinden emin oluşların ardında mesela; bir köpeğin ait olduğu bir kalbin başına getirilecek olanlar tartışılmaz: onun muhasebesini ancak, yüce öteki kendi içinde halletmelidir.

Dünyada tek bir gerçek yokken, imam borç aldığı altınları ödemez, baba tüm ailenin birikimini ganyanda harcar, Sinan kitabını yayımlatmak için babasının köpeğini satar.. gerçeklik farklıdır fakat yargı kendini gerçekliklere bağlı olarak şekillendirmeyecektir: yazarın eserleriyle hayatı arasındaki bir yerdeki bağımsızlığa karşı çıkar da insan, en yakınındakine sırt çevirirken kalem oynatır, gezinir dolaşır satırlar arasında; özeleştiriyi öğütler karşıdakine.

Uzun uzun akıp giden bu coğrafyada da böyledir bu. Kum şirketinin sahibi üniversite mezunu olmamakla dahası üniversiteden sonra hayata tutunamayarak intihar eden bir arkadaşının varlığıyla iftihar eder ve ekler: ‘’biz de kitap okuduk,’’ ve gösterir kitaplığını ‘’derin’’ bir saygıyla milli kültüre; ve elbette Nutuk süsleyecektir kitaplığın raflarından birini, fakat Çanakkale sokaklarındaki keman çalan yaşlı deliyle ilgili değildir bunların hiçbiri, niçin olsun ki? Gerçeklikler farklıdır, farklıdır ya işte ‘’bazı gerçekler’’ farklılıklarla ilgilenmez.

Ben nedense hep kendi çocukluğumu, büyüdüğüm kasabanın, anneannemin yaşadığı mezranın izlerini görürüm Nuri Bilge Ceylan filmlerinde, diyaloglar birçok insana beklenmedik ve yapay gelmiş ama ben gördüm ve duydum bu kelimeleri kendi geçmişim ve gerçekliğimde sık sık ve oldukça hatırlanır biçimde. Dolayısıyla, Ahlat Ağacı da böyle bir yapım benim için unutulmayacak, arada bir bazı dekorları kendi dekorlarımla karışacak ve bana arkamda bıraktığım sandığım eciş bücüş bazı gerçeklikleri anımsatacak; tıpkı bir gün muhakkak su çıkacağından emin olduğum için kazmaya devam ettiğim su kuyusu gibi.. gene de bu emin olma durumundan emin olamıyorum, bu içten gelen bir çabanın emsalsiz bir dışavurumumu yoksa insanın bir meşakkatle uğraşmasının getirdiği o kendi başınalığından uzak kalabilme umudu mu?
error_outline
tugberto profil fotoğrafı
tugberto
Bu film neden bu kadar abartılmış hiç anlamadım. Murat Cemcir güzel oynamış, şaşırttı beni. Ayrıca filmde en çok hakkı yenen insan. Baş karakterin aşırı kibirli çok rahatsız ediciydi. Aforizmalar şeklinde olan bölümler aşırı sıktı.
error_outline
eskon profil fotoğrafı
eskon
NBC yine şaşırtmadı! Her filmiyle Cannes'dan ödülle gelen Ceylan bu kez bir şey alamadı ama Cannes'da ayakta alkışlandı. Gerçekten harika bir film.
error_outline
sisyphos77 profil fotoğrafı
sisyphos77
Kusurlu ama sevdiğim ilk filmi oldu. Epeyce söylendim izlerken. Şimdi bu böyle mi konuşur, hadi canım, olmadı'lar havalarda uçuştu, birçok kişinin yazdığı gibi diyaloglar ve karakterler bazen hiç oturmuyor, hep bir üst ses müdahale ediyormuş gibi hissettiriyor. Diyaloglar ayrı ayrı üstüne çok konuşulabilecek metinler. Sahneler nefis fotoğraf kareleri. Baştan sona bir Camus havası, nitekim en sonunda da Sisyphos'un o tanıdık gülümsemesi. Sırf sonundan dolayı bile sevmiş olabilirim :)
error_outline
Melkor profil fotoğrafı
Melkor
Öncelikle "okumuş cahil kadar kötüsü yok"u iyi verdi. Diğer filmlerindeki gibi aşina olduğumuz şeyleri olabildiğince gerçekçi bir şekilde güzel güzel anlatmış. Özellikle karakterlerin hepsi çok hayattan karakterler ve bu yüzden de oldukça uyuz ediyorlar sizi izlerken. Kurguda yer yer rahatsız eden kısımlar vardı. Ha keza diyaloglar genel anlamda çok yerelliğine uygun olsa da bazen karakterler aşırı arif kesiliyorlar, bu da anlık garipsemeler yaratmıyor değil. Sonuç olarak Ceylan'ın sinemamızdaki yeri bence oldukça önemli, bunu da korumaya devam ediyor bu filmiyle.
error_outline
Ricky.McFloyd profil fotoğrafı
Ricky.McFloyd
Şunu net bi şekilde anladım ki sanat filmi ve film sanatı bambaşka şeyler. Doğu Demirkol ve Murat Cemcir'i beğendiğimi söyleyebilirim zaten böyle bir filmde oyunculuğu da beğenmezsen işkenceye dönüşür film. Filme gelecek olursak klasik bir Nuri Bilge Ceylan filmi. Çok güzel sahneler çok güzel çekimler. Bomboş, mahallede denk gelsen dönüp dinlemeyeceğin basitlikte diyaloglar ve çoğu yerde fazla zorlama gelen muhabbetler. Neredeyse enişte dobloyu naptın sattın mı tarzındaki muhabbeti sizi bilmiyorum ama ben oturup 188 dakika izlemekten keyif almıyorum. Dediğim gibi durakta otobüste ve ya cafede denk gelsem iki dkdan fazla kulak kabartıp dinlemem bunları. Ayrıca Serkan Keskin'in rolündeki diyaloglar da inanılmaz yapmacık geldi bana. Sonuç olarak yine beğenmediğim bir Nuri Bilge filmi ama tüm filmleri için yorumlarım aynı seviyede yani diğer filmlerini çok beğendiyseniz bu yorumları dikkate almayıp izleyin derim. Benim yorumum Nuri Bilge filmlerini de sevmem ama puanı da yüksek, çok adı geçiyor en azından bi izlesem mi diyenler için. 3,8/10
error_outline
mrfaruk profil fotoğrafı
mrfaruk
öncelikle şunu bi bilelim bu bir aksiyon yada bilim kurgu filmi değil eleştirirken bunu bilerek eleştri yapın.öncelikle 3 saat olması ve türk filmi olması beni çok korkuttu ama filim daha uzun olsa sıkılmadan izlemeye devam edebilirdim gerçekten insanı düşünmeye itiyor film.gayet başarılı
error_outline
Sekyazar profil fotoğrafı
Sekyazar
Yeni mezun öğretmen ve bahis batağına düşmüş bir genç olarak konusu direk bana hitap ediyordu. Uzak filmindeki evin o rahatsız ediciliği bu film içerisinde de hakimdi fakat iç mekan çekimleri çok sıradan geldi. Bir Şahsiyet görselliğinin yanından geçemez. Güzel bir hikaye daha anlatmış Nuri, çok fazla beklenti içine girmemek lazım. Tarzını belli etmiş bir yönetmen milyonluk projelerde heyecan arayacak bir insan değil.
error_outline
eminuk profil fotoğrafı
eminuk
Bu açıdan bana işkence gibi geldi film. Hatalar demişken, ceviz ağacına elma asmak da neyin nesi?? Tamam elmayı kullanmalısın, bu senin için farz artık ama neden ceviz ağacı? Umarım bu da benim anlamadığım bir sembolizmdir, yoksa asla affedemeyeceğim bir hata bu. Ağız konusunda da sınıfta kalınmış. Kimsenin konuşması diğerine benzemiyor. Filminde bir yöreden bahsediyorsan, o yöreyi iyi tanıman bize de öyle yansıtman gerekir. Yoksa Doğu Sinan olamıyor, Çan'in O' nun şehri olduğuna ikna olamıyoruz. Diyaloglar bu kadar iyi olmasa, katlanılacak gibi değil gerçekten. Adam 15 dk alkışlıyor, çünkü Çanakkale'yi bilmiyor,Doğu'yu tanımıyor, küçük bir yerde Türk annesinin oğluna bu denli resmi ve uzak kalamayacağını anlaması mümkün değil. Bize pek sölmüyor işte bunlar. Nbc 'a sinema öğretmek haddim değil ama Türkiye'yi öğrenmesinde bir sakınca yok yok. Her zaman söylediğim gibi, sinemacılarımız Avrupa için Avrupa tarzı film yapmayı bırakmadıkları müddetçe, bir yerde patlamaya mecburlar.
error_outline
eminuk profil fotoğrafı
eminuk
Nuri Bilge Ceylan 'ın eleştirilmesi neredeyse tabu ülkemizde. "Böyle adam kırk yılda bir geliyor, bunu da küstürmeyelim" kafasında çoğunluk. Filmi çok beğendim, kendimin de zamanında yaşadığı küçük şehir sorunsalı resmen yeniden karşıma çıktı. İnsanları, çirkin yapılaşması, kişiler arası saçma samimiyet, insanda bir an önce kaçma hissi uyandıran havası gerçekten harikulade yansıtılmış. Doğu Demirkol'a da zamanla alıştım diyebilirim. Böylesine alaycı aynı zamanda da hayattan ölümüne bezmiş bir karakter üstüne izledikçe daha da oturdu. Doğa tasvirine zaten artık bir şey diyemiyoruz. Lakin her şey bu kadar güllük gülistanlık değil malesef. Bazı çekim hataları ilk defa film izleyen birinin bile anlayabileceği düzeydeydi. Baş karaktere odaklanmak adına her seferinde flu laşan arka plan canımı sıktı. Ben her zaman tüm sahneyi incelemek isterim, bir karakter konuşurken arkadaki adamın mimiklerini merak ederim, bir köpeğin yürüyüşüne odaklanırım mesela.
error_outline