Frameby | mervyazc - Yorumlar
Yüzyıllık Yalnızlık dizisi, büyülü gerçekçiliğin dokusuyla örülmüş bir zaman sarkacında, insanın yalnızlıkla olan kadim bağını yeniden anlatıyor. Márquez’in kaleminden dökülen o çok katmanlı evren, görselliğin ve atmosferin gücüyle başka bir boyuta taşınmış. Dizi, yalnızca Buendía ailesinin değil, aslında bir halkın, bir coğrafyanın ve hatta insanlığın içsel yalnızlığını sahneye koyuyor. Her bir karakter, kaderin kaçınılmaz döngüsünde kendi yazgısını sırtlanırken, izleyiciye de aynayı tutuyor: Aşkın, unutuluşun, hatıraların ve zamanın kaçınılmaz çürüyüşünün öyküsü bu. Rüzgarla savrulan yapraklar gibi, Macondo’da her şey geçici ama bir o kadar da kalıcı; çünkü hikâyeler, unutanlara rağmen yaşamaya devam ediyor. Dizi, görkemli bir sadelikle, yalnızlığın yalnızca bir duygu değil, bir miras, bir kader olduğunu anlatıyor. Ve bunu yaparken, izleyiciyi sadece izlemeye değil, düşünmeye, hissetmeye ve hatırlamaya çağırıyor.
mervyazc
mervyazc, Cevher (The Substance) (2024) filmine bir yorum yaptı.
“Gerçekliğin içinde kaybolduğumuzda, kim olduğumuzu hatırlamak imkânsızlaşıyor.” The Substance, izlerken kendimi bir ayna karşısında bulduğum, sarsıcı ve düşündürücü bir yolculuktu. Hikâyesi, modern dünyanın kaybolmuşluğunda kimlik arayışımıza dokunuyor; her karakter, insana dair bir kırılganlığı ve arayışı yansıtan birer parça gibi.Film, insan ruhunun hem ışıklı hem de gölgeli yanlarına cesurca eğiliyor ve bize sorular soruyor: Kimiz? Neyi kaybettik? Neyi bulmayı umut ediyoruz? Sinematografisi, oldukça başarılı; her sahne, bir duyguyu, bir düşünceyi, bir özlemi fısıldıyor. Işık ve renkler, kelimelerin yetemediği yerlerde devreye giriyor, karakterlerin suskunluğunu tamamlıyor. Görsellik, hikâyeyi sadece anlatmakla kalmıyor, adeta hissedilir hale getiriyor. Bu film, insan olmanın derin karmaşıklığını ve zamana direnen arayışını anlatan bir ağıt gibiydi. Bir anlık da olsa, modern dünyanın kaosunda kaybettiğimiz özümüzü hatırlamamı sağladı. Kapanış jeneriği aktığında, üzerimde bir ağırlık ama aynı zamanda bir farkındalık hissettirdi.
mervyazc
mervyazc, Rocky (1976) filmine bir yorum yaptı.
Rocky Balboa’nın basit, yoksul ve dışlanmış bir karakterden içsel bir kahramana dönüşümünü anlatan bu film, aslında her bireyin hayatında karşılaştığı engellerin, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal olarak da aşılabileceğini gösterir. Rocky, ringdeki zaferlerden çok, hayatta var olma mücadelesiyle izleyicinin kalbine dokunur. Film; azim, sevgi ve inancın insan ruhunu nasıl şekillendirdiğini gözler önüne sererken, Rocky karakteri de modern sinemanın en unutulmaz kahramanlarından biri haline gelir. Boks maçı, hayatın simgesi olarak dururken, Rocky’nin kazanıp kaybetmesi ikinci planda kalır; asıl mesele, sonuna kadar ayakta kalabilmesidir.Rocky, sıradan insanların büyük başarılar elde edebileceğini ve zaferin bazen kayıplar içinde bulunduğunu ustalıkla anlatan bir insanlık destanıdır.
mervyazc
mervyazc, Past Lives (2023) filmine bir yorum yaptı.
"Bazı hikayeler tamamlanmaz, ama bu onların daha az değerli olduğu anlamına gelmez." Past Lives, izleyiciye, hayatın kaçınılmazlığıyla yüzleşmenin ve geçmişin gölgelerinin peşinden koşmanın ne denli acı verici olabileceğini hatırlatır. Bu film, içsel boşlukları ve kayıpları en derin ve en sade şekilde anlatan, zamanın yıpratıcılığına karşı durabilen nadir yapımlardan.
mervyazc
mervyazc, Never Have I Ever (2020 - 2023) dizisine bir yorum yaptı.
Bir çırpıda izlenebilecek çerezlik bir dizi. Çoğu konuda yüzeysel kalıp bazı sahnelerde sinirlerimi yıpratsada bir şekilde izletti kendini. (Yani sonuçta 4 sezonu bir çırpıda izlettiğine göre demek ki bir şeyler çekmiş beni.) Yine de kolay kolay kimseye tavsiye edeceğimi sanmıyorum. Bölümlerin kısa olmasıyla birlikte bazı bölümleri ergenlik ya, hayat ya deyip geçiştirmelerle bir şekilde izlesem dizide bazı konuların ele alınışını sevemedim ve giderek soğudum diziden. İzlemek için izledim yani.
mervyazc
mervyazc, Summer Strike (2022) dizisine bir yorum yaptı.
Sabahın erken saatlerinde uyanıp pencereyi açtığınızda dışarıdaki sessizliği dinlerken doğan güneşin ışıkları yüzünüzü ısıtır ve garip bir mutluluk hissedersiniz ya işte bu dizi bana öyle hissettirdi. Dizinin en sevdiğim yönü ise bölümler ilerledikçe mutluluğun ne olduğu sorusu üzerine sürekli düşünmemi sağlamasıydı. Tüm birikimini, iki yıl boyunca hiçbir şey yapmadan harcamaya karar veren Lee Yeo Reum'un yolculuğuna tanık olurken yaşadığı güzel anlarla birlikte zorluklara da tanık olmak hem eğlenceli hem de hüzünlüydü. Dizi sıradan bir konu üzerinden ilerlese de hayat koşuşturmasına biraz ara vermek ve soluklanmak için izlenebilecek güzel bir tercih olabilir.
mervyazc
mervyazc, Elizabethtown (2005) filmine bir yorum yaptı.
Güzel müzikler eşliğinde ilerleyen, başlar başlamaz beni içine çeken tatlı bir filmdi. Hayatta yapacağımız şeyleri mükemmel bir şekilde planladığımızı sanırken yapışmayan bantlar planınızı altüst edebilir :)
mervyazc
mervyazc, Sevgisiz (Nelyubov) (2017) filmine bir yorum yaptı.
“Neden herkes ebeveyn olmamalı ?” sorusunun oldukça etkileyici bir şekilde cevaplandığı filmdir. Abartmadan dramatize etmeden doğrudan gerçekleri anlatan, sadece birkaç sahneyle bile insanın derinlerine işleyen bir film. Çocuklarına eşya muamelesi yapan ve bencilce kendi hayatlarına, tartışmalarına ve bu tartışmalarda kendilerini haklı çıkarmaya odaklanan boşanma aşamasında olan ebeveynler. Etkileyici sahnelerin yanında gereksiz ve uzun olduğunu düşündüğüm sahneler olsa da, film temel konudan uzaklaşmadan kendini izletmeyi başarıyor. Telefon ve sosyal medya çılgınlığına da oldukça etkili bir şekilde yer verilmiş. Öyle ki bazı sahnelerde elinden telefon düşürmeyen karakterleri tokatlayasım geldi.
mervyazc
mervyazc, Move to Heaven (2021) dizisine bir yorum yaptı.
İzlememin üzerinden aylar geçti ama hala ara ara bu dizi aklıma geliyor ne kadar etkilemişsem ilginç bir bağlılık oluşturdum sanırım yeniden izleyeceğim. Hayatın karmaşasında bazen kendimizi hayatın koşturmacasına o kadar kaptırıyoruz ki durup bakmayı unutuyoruz. Hayatımızdan geçip giden ve geçip gitmeye devam eden küçük detayları yakalayan ve hatırlatan sıcacık bir dizi.
mervyazc
mervyazc, Sogongnyeo (Microhabitat) (2017) filmine bir yorum yaptı.
O kadar naif bir film ki, süslemeden abartmadan hayatın o doğal ve içten haliyle birlikte filmde sadece viski, sigara ve sevgilisinin varlığıyla bile teselliyi bulan birini görmek o kadar ilaç gibi geldi ki. Daha fazlasını istemeden hayatındaki kimilerine göre "vazgeçilebilir küçük zevklerini" hayatının mutluluk kaynağı olduğunun farkına varmış birinin yaşamı sanırım en imrenilmesi gereken yaşam. Evi olmasa bile.
mervyazc
mervyazc, tick, tick...BOOM! (2021) filmine bir yorum yaptı.
Hiçbir şey için geç değil ve hiç bir şey için erken de değil, zaman bizi biz de zamanı kovalamaya devam edeceğiz tıpkı Jonathan Larson gibi. Onun müzikal dünyasına bu filmle dahil olmakta heyecen verici ve eğlenceliydi. Larson'ın algıladığı o muhteşem pencereden müzikal içinde müzikal izleme fikrine bayıldım.
Şeytanın bile yok artık diyeceği, insanlardan korkulur dedirten dizi. Mini dizi olması oldukça yerinde olmuş. Merakını son bölüme kadar koruyor ama olay farklı bir yere çekilince sevemedim, gerçi diziyi tahmin edilemez yapan da bu bence. Diziyi ilk bitirince müthiş dedim ama sonradan o fikrim tamamen değişti.
mervyazc
mervyazc, Gwimul (Freak) (2021) dizisine bir yorum yaptı.
Katili buldum sanıp tokat yiyip yine şüpheye düşüp tekrar tokat yedikten sonra tahmin etmeyi bırakacağınız, sizi tokat manyağı yapacak dizi. Senaryosundan oyunculuklara oldukça başarılıydı. Psikolojik gerilim ve polisiye severlere tavsiye ederim.
mervyazc
mervyazc, Bodyguard (2018) dizisine bir yorum yaptı.
Son bölüme kadar temposunu koruyan, heyecanlı bir şekilde hızla izleyebileceğiniz güzel bir mini dizi. Polisiye dizi severlerin sevebileceğini düşünüyorum. Oyunculuklar da başarılıydı. Savaşın askerler üzerindeki etkilerini başrol oyuncusu üzerinden oldukça başarılı bir şekilde ele almışlar.
mervyazc
mervyazc, More than Blue: The Series (2021 - ) dizisine bir yorum yaptı.
Yıllar geçsede unutamadığım, hıçkıra hıçkıra ağladığım aynı isimli filmin dizi uyarlamasını görünce bir şans vermek istedim. Konunun diziye güzel bir şekilde uyarlandığını düşünüyorum. Ama 2009'da çekilen filminde dramatik konu seyircinin gözüne sokulmadan başarılı bir şekilde işlenirken bu dizide durum biraz daha farklı, zaten dramatik olan bir konuyu daha dramatik hala getirmeleri beni yordu, gerçi dram severler ağlaya ağlaya diziyi tebrik edebilir zira drama doyuyorsunuz. Oyunculuklara başta pek ısınamasam da ilerleyen bölümlerde oldukça başarılı buldum, her oyuncu karakterine oldukça uyum sağlamış. Yine hıçkıra hıçkıra ağladığım bir yapım oldu bu da. İnsan sürekli kendini ben olsam ne yapardım derken buluyor. Birisini böylesi bir aşkla sevmek ve onunun mutluğu için kendi mutluğunu kenara iterek değil bildiğin gerçekleşmeyecek şekilde gömerek istemek... ruhları sevilesi insanlar sevginiz tüm dünyaya yetse keşke. Bir de karşı tarafa sorsa keşke onun için mutluluk ne diye belki o zaman her şey daha güzel olurdu.