Günümüz uyarlamasında olay örgüsü epey karışık olmuş. Kitabını okuyalı yıllar yıllar oldu. Ama aklımda kalan kısımlar geçiştirilmiş. Özellikle o salgını daha iyi anlatabilirlermiş. Ekmeğini iyi yerlermiş. Sanırım farklı bir örgüde işlemek istemişler. O zaman ki şartlara göre karakter geçişleri, anlamlandırmak bakımından The Stand (1994) mini dizi olarak 4 bölümde çekileni daha iyi buldum. O bile çok şey anlatıyor. Bu uyarlamada mini dizi olarak çekildi sanırım. 2.sezonu gellir mi bilmiyorum ama çekilirse de farklı bir yolda gider.

"Coğrafya kaderdir. " diye bir cümle vardır ya.. ülkeler, insanlar, zaman farklı yaşanan hikâyeler de hem aynı hem farklı.

1990 yapımına göre farklı kısımları var elbet ama o yapımın daha iyi olduğunu düşünüyorum. Filmi sonuna kadar izlememde Anne Hathaway etkisi büyük, oyunculuğu iyidi.. Görsel efektler iyi olsa da ne iyi ne kötü aralarda bir yerlerde olmuş. Ama görsellikten dolayı etki bırakabilir düşüncesiyle ilk film gibi ailecek çoluk çocuk izleyemeyebilirsiniz. Önceki yapımda devamı gelmemiş ama bunda gelecek gibi gözüküyor.

Zamanına göre görsel açıdan olsun başarılı bir film olmuş. Hiç böyle bir film beklemiyordum.Eksikleri, soru işaretleri var ama öyle hiç göze batmıyor. Cadı rolündeki Angelica Huston'ın oyunculuğu harikaydı. Özellikle görseldeki malum cadılar epey gerçekçiydi. Günümüzde çekilen filmlerde bile o kadar gerçekçi olmuyor. Çocukluğunda izleyenlerin mutlaka görsellikle birlikte bonus olarak bir cadı fobisi kazandırmış olabilir :) Aslında bir devam filmini de hak ediyormuş. Keşke devamı olsaymış.

Çerezlik, günlük hayatın akışında hızlıca akıp gidiyor. Bölümler çok çabuk bitiyor. İçerisinde ne arasan var. Freni patlamış kamyon gibi ilerlediği de oldu yavaş kaldığı da oldu. Bir ara ne anlatıyor bu dedim. Kitabında olaylar nasıl ilerliyor bilmiyorum ama biraz düşüşte yok değildi. Belki de 3.sezonda anca açılacakken dizi iptal olmuş. Yarım kalmasa iyidi.

Konusunu okuyunca merak etmiştim. Ama aradığımı bulamadım.

Normal hayattaki ilişkiler gibi değerin ve emeğin bir çizgide yaşandığı, o noktaya geldiği bir kısım vardır ya işte öyle zalim bir filmdi. O kulvara yaklaşması mümkün olmasa da izlerken "Who's Afraid of Virginia Woolf (1966)" filmini anımsattı.

Dizi uyarlaması da filmi gibi ayrı bir güzel olmuş. Müzikler bir harika, nefisti.

Film tartışmasını sevdiğim konulardan birini hikâye edinmiş. İşlediği hikâye farklı olsa da eXistenZ (Varoluş) (1999) gibi harika bir film olabilirmiş. Stephen Law - Felsefe Dosyaları kitabında Sanal Dünya kısmındaki kavanozdaki beyin tartışmalarını anımsatsa da

Sezon 2 - Final - İlk sezona göre o yapaylık gitmi. 2.sezonun hikâyesi daha güzel ve keyifli geldi. Jessica Alba ve Gabrielle Union ikisilisinin tatlı çekişmeleri de ayrı bir keyifliydi. Ne güzel kıyafetler giyiniyorlardı öyle :)) Tabii mantık hataları ve sıkıntılı kısımları yok değildi. 3.sezonda olur diye soru işaretleri ile bitti. Güzel de gidiyordu. Ama belli ki reytingler pek istenildiği gibi gitmemiş. İptal olmuş.

Kısa, tadımlık aşağı yukarı toplam bir saatlik anime dizi. "Tsundere" kavramını bilmiyordum. Dizi sayesinde öğrenmiş oldum. İzlerken ne sinir bozucu bir şeymiş. (Tsundere: animelerde sıkça, özellikle hayattan kesitler türü serilerde karşılaştığımız soğuk, itici, agresif, çok bilmiş, burnu havada karakterlerdir.)

Filmde sanki The Road (2009) ve Leave No Trace (2018) esintileri var gibi geldi. Bazı sahnelerde diyaloglar uzundu. O yüzden kopmalarım oldu. Ama güzel mesajları var. O çaresizlik, baba kız ilişkisi güzel yansıtılmış. O duygu geçiyor ve insanı endişe içinde izletiyor. Elisabeth Moss'u azıcık bile olsa görmek güzeldi.

Güzel bir kadrosu var. İzle beni, izle beni diyen filmlerden ama.. Aması, hevesim kursağımda kaldı. Bir şeylerin eksikliğinden midir, nedir izlerken sıkıldım. Oyuncular iyi olabilir ama hikâyenin türüne göre pek tatmin etmedi.

Benzer filmler izlediğimden orta şekerli geldi. Sonu biraz daha iyi olabilirmiş. Ama filmin tarihine göre normal.

Tür olarak komedi ama temposu ve absürtlüğü yüksek bir filmdir diye düşünmüştüm. Biraz sakin kalmış. Eleştirisi bir tık daha yüksek olabilirdi. Yine de bir şeyler anlatıyor. Afişteki fesli Freud amcama da selamlar :))