Yüzyıllık Yalnızlık dizisi, büyülü gerçekçiliğin dokusuyla örülmüş bir zaman sarkacında, insanın yalnızlıkla olan kadim bağını yeniden anlatıyor. Márquez’in kaleminden dökülen o çok katmanlı evren, görselliğin ve atmosferin gücüyle başka bir boyuta taşınmış. Dizi, yalnızca Buendía ailesinin değil, aslında bir halkın, bir coğrafyanın ve hatta insanlığın içsel yalnızlığını sahneye koyuyor.
Her bir karakter, kaderin kaçınılmaz döngüsünde kendi yazgısını sırtlanırken, izleyiciye de aynayı tutuyor: Aşkın, unutuluşun, hatıraların ve zamanın kaçınılmaz çürüyüşünün öyküsü bu. Rüzgarla savrulan yapraklar gibi, Macondo’da her şey geçici ama bir o kadar da kalıcı; çünkü hikâyeler, unutanlara rağmen yaşamaya devam ediyor. Dizi, görkemli bir sadelikle, yalnızlığın yalnızca bir duygu değil, bir miras, bir kader olduğunu anlatıyor. Ve bunu yaparken, izleyiciyi sadece izlemeye değil, düşünmeye, hissetmeye ve hatırlamaya çağırıyor.
Gabriel Garcia Marquez' in muhteşem romanı Yüzyıllık Yalnızlık' ın oldukça başarılı bir uyarlaması. Beni derinden etkileyen romanlardan biridir o yüzden biraz mesafeli başladım diziye ama hiç hayalkırıklığı olmadı ki bunda Kolombiya yapımı olması da büyük rol oynuyor. Diziyi tavsiye ederim ama romanı okumayanlar varsa önce romanı okumalı .
Her bir karakter, kaderin kaçınılmaz döngüsünde kendi yazgısını sırtlanırken, izleyiciye de aynayı tutuyor: Aşkın, unutuluşun, hatıraların ve zamanın kaçınılmaz çürüyüşünün öyküsü bu. Rüzgarla savrulan yapraklar gibi, Macondo’da her şey geçici ama bir o kadar da kalıcı; çünkü hikâyeler, unutanlara rağmen yaşamaya devam ediyor. Dizi, görkemli bir sadelikle, yalnızlığın yalnızca bir duygu değil, bir miras, bir kader olduğunu anlatıyor. Ve bunu yaparken, izleyiciyi sadece izlemeye değil, düşünmeye, hissetmeye ve hatırlamaya çağırıyor.