Chernobyl (2019)

Bütün bakanların, bütün vekillerin, bütün itaatkar aptalların içinden, yanlışlıkla tek iyi adamı gönderdiler. Tanrı aşkına Boris, en önemli kişi sendin.”

?

Nükleer enerjinin politika unsuru haline getirildiği vakit oluşan durumun dünyaya verdiği sonuç aşikar, benim burada değinmek istediğim nokta dünya siyasetinin kolonlarını sorgulamaksızın; ''a priori'' kabul etmemiz. Güç siyasetinin oluşturduğu bu danışıklı dövüşün ürettiği değerler bütünü ortadayken bunun oluşturucu öznesinin ihmalkarlığı, kullanılan materyalin ucuza mal edilmesi, hükümetin biçiminden kaynaklanan (!) bilançonun büyüklüğü müdür hakikaten mesele?.. Nükleer silahların uluslararası arenada oluşturdukları varlık göstergesi (güç stabilizasyonu) midir?.. Mesele nedir? Sovyetlerdeki bürokratik çıkmazların, görev ihmalinin, mevki sevdasının bir sonucu olarak mı Çernobil'i yaşadık, yoksa nükleer santraller varoldukları andan itibaren bunun imgesini zaten oluşturmuyor muydu? Alternatifsiz olarak ele aldığımız ve algılarımızı, muhakememizi bunun üzerine oturttuğumuz her bir yaşayış reaktörün yavaş yavaş zehirlenmesi gibi geliyor artık bana, umarım bizim az-5 tuşumuz da bu zehirlenmeyi ivmelendirecek yapıya sahip değildir, belki o vakit anlarız esas olan isimler dünyasının, ''yapılagelişler..'' dünyasının olmadığını ... Brecht diyor ki: ''En küçük eylemi bile, görünüşte sıradan olan inceleyin güvensizlikle! Araştırın gerekli mi diye özellikle olağan olanı! Sizden üstüne basarak rica ediyoruz,hep karşılaşmış olduğunuzu doğal bulmayın! Çünkü hiçbir şeye doğal denmemeli ki, hiçbir şey değişmeden kalmasın, böyle bir kanlı kargaşa kararlaştırılmış düzensizlik, planlı istibdat insanlıktan çıkarılmış insanlık döneminde.''

Dizinin ardından: Normalde mini dizi izlemiyorum ama çok konuşulunca bir istisna yaptım bu dizi için. Yanı başımızda gerçekleşen, benim çocukluğumda bahsini az çok duyduğum, hala etkilerinden kurtulamadığımız bir olayı belki tarafsız belki de taraflı olarak anlatan bir dizi. Coğrafya neresi olursa olsun liyakattan uzak yönetimlerin tarihinde bu ve bunun gibi felaketleri yaşaması çok normal. İnsanoğlu bu dünyanın kanseri, diğer bir deyişle kıyameti bana göre. İyi birşey olursa herkes sahiplenmek için sıraya giriyor ama kötü bir olayda sorumluların hepsi toz duman oluyor. Bu çoğu coğrafyada hala böyle. Bu dizide de en azından bu açıdan tarafsız olduklarını düşünüyorum.

ilk bölümden sonra başımda bir ağrı, ağzımda bir milyon küfür ve sistem ne olursa olsun içinde insan olan her şeyin boktanlığı düşüncesi... gel de kurtul şimdi bu düşüncelerden de kuşlar cıvıldıyor, güneş parlıyor de.

Kesinlikle herkesin izlemesi gereken ve okullarda ders olarak izlettirilmesi gereken bir yapımdı çok iyiydi, oyunculuklar, kurgu, senaryo akışı, efektler, müzikler film tadında bir mini dizi ??

Game of Thrones saçmalığı sonrasında HBO nasıl bir kanal olduğunu tekrar gösterdi. 10 numara iş.

Nükleer felaketin ne olduğunu çok güzel anlatmışlar diziyi izlerken bir an bile sıkılmadım zaten 5 bölüm çerez gibi bitti.

İnsan, tekrar böyle bir facia bir daha yaşanırsa diye düşünmeden edemiyor. Hele ki Mersin, Akkuyu Nükleer Santralinin patladığını düşünsenize... Sadece bir ülkeyi değil tüm dünyayı etkilese de insanın hırsı, baskısı, kusurlarını örtme çabası yine her yerde aynı. İçten içe insanı yiyip bitiren, görünmeyen etkilerini çok çektik ve çekmeye devam ediyoruz. Umarım bu dizi izleyen ve izleyecek olan birçok insanı böyle karmaşık, kimyasal bir felaketin basit bir dille anlatımıyla bilinçlendirmeye, öğretmeye ve aydınlatmaya devam eder.

Açıkçası kimyadan hiç anlamayan bir insan olarak orada yaşanan felakati detayı detayına neredeyse elementler bazından anlayabildim. Sırf bu açıdan bile çoook iyi olmuş dizidir. Gayet anlaşılır ve yaşanan felaketin ne kadar büyük denli olduğunu öğrenebiliyoruz. Kesinlikle izlenilmesi gerekiyor.

İzlerken insanı gerim gerim geren, ciddi anlamda farkındalık oluşturan HBO nun 5 bölümlük mini dizisi. Dizi resmen bir nükleer santralin nasıl çalıştığını, radyasyonun nasıl bişey olduğunu, canlıları nasıl etkileyebileceğini falan öğretiyor herkesin anlayabileceği şekilde. Olayın ciddiyeti çok güzel resmedilmiş ve Çernobil neden patladı çok güzel anlatılmış. Oyunculuklar, gerilimin olmazsa olmazı müzikler harika. Beni çok etkiledi. Acaba yediğimiz, içtiğimiz gıdalar ne derece radyasyondan etkilendi? Hepsine kuşkuyla yaklaşmaya başladım. Paranoyak oldum resmen :D Diziyi izlemeyi dusunuyosaniz arka arkaya izlemeyi düşünmeyin bile zira o kadar etkiliyor ki arka arkaya 3 bölüm izlediğimde düşünmekten uyuyamadım bi ara. Son olarak nükleer santral yapılsın diyen insanlar konuşup durmasın lütfen ilk önce izlesin.

Öncelikle dizinin başlangıcıyla ilgili birşey söyleyim. HBO'nun yaptığı en büyük şey sanırım bir anda diziseverler tarafından medya GoT finali rezildi diye sallanırken bu mini diziyle Allah HBO'ya zeval vermesin dedirtti. Mini dizileri aslında çok sevmem karakterlere olaylara ısınana kadar zaten biterler. Ama bunda olay çok farklı. İlk bölümler izlerken seyircinin psikolojisini de bozuyor. Hem cahillik ve görmezden gelmeler, umursanmayan çok önemli anlar, hiçe sayılan insan hayatları, aman hükümetimiz canım hükümetimiz diye bir de herşeyin üstünü kapatmaya çalışırken hem sinirlenip hem geriliyorsunuz. Bir de sadece bende mi oldu bilmiyorum o radyasyon tehlikesini ekran başında hissettim resmen. Böyle bir böcek görünce huylanıp rahatsız olanlar vardır ya o şekilde birşeylere dokunmaya çekinerek izledim adeta.
Bundan sonraki bölümde de kendisini görevine adamış ve insanlık için çalışan insanlara saygı duyduğumuz bölüm geliyor. Çoğu başına geleceği bilmeden ama bir bölümü de hayatına büyük zararlar vereceğini bile bile kendi hayatına hiçe sayıyor. Dizi devam ederken bir yandan araştırınca da bu karakterlerin gerçekte var olduğunu bilmek hem saygı hem üzün doğuruyor.
Benim kendi nacizane ekleyeceğim düşüncem tüm insanlık umarım bir gün bu hükümet denen kanserden kurtulmayı başarır. Evet hizmet ettiği ve düzen sağladığı alanlar var ama kazancımızın bir bölümünü elimizden alan, bizim suçumuz olmayan olaylara bizi ölüme gönderen, böyle büyük olaylarda piyon olarak gören, hiç alakamız sorunumuz olmayan insanlarla sırf hükümetler anlaşamıyor diye onlar koltuklarında otururken savaşlar çıkarıp masum binlerce bazen milyonlarca insanın ölmesine sebep veren şey bu. Çernobil'i geçtim hükümetler olmasa kim derdi hepimiz birleşip milyonlarca insanı öldürelim diye Dünya Savaşlar'ında. Neyse konudan çok saptım ama diziyi izlerken bu hükümet kavramına da çok sinirlendiğim için değinmek istedim. Sonuç olarak haliyle Rusya ve Putin bu diziden fazlasıyla rahatsız olmuş ve kendilerince doğru olan Çernobil vakasını çekeceklermiş. Bir de onların gözünden izleyelim. Umarım bizim askeri filmlerimiz gibi biz Rusuz of öyle bir milletiz kii biz acayip bişeyiz biz var ya biz tüm Dünya'dan büyüğüz gibi bir dizi çekmezler kendi içlerinde de sınırları zorlayıp doğruların olduğu hatta kendilerindeki fazla bilgilerle daha da doğrularla çekerler. Beş bölüm etkileyici ve ağır bir belgesel mini-diziydi herkese özellikle yakın tarih meraklılarına da tavsiye ederim. 9,5/10 Bir de şunu ekleyeyim o kadar hükümetten bahsetmişken :) o dönem ihraç edilen gıdalar bize geri iade edilmiş ve halkımıza satılmıştı. Karadeniz'deki fındıklar diğer ülkelerden kabul edilmeyince daha ucuza satıldı okullarda dağıtıldı. En çok çay üzerinde duruldu. Bunun üstüne Turgut Özal ''Azıcık radyasyonlu çay sağlığa daha yararlı'' diyerek bunun reklamını yapmıştı. Tabi tek onu suçlu olarak söylemiyorum muhtemelen tv başına geçen her yetkili kişi bir çok yalan söylemiştir o dönemde.

Realitenin burnumuzu yaktığı harika bir anlatıydı. :Aynı tarz bir çok felaket var. Bu ekip umarım devam eder.

Çok harika bir dizi olumsuz söylenecek laf yok ama imdb de 1. Sırada olacak başka dizilerin hak ettiğini düşünüyorum.

Dizide en hoşuma giden şeylerden biri, enkaz çok büyük olduğunda veya baskılar azalınca vicdan sahibi insanların bir gün her şeye rağmen doğruları söyleyeceği.