Tanrı’yı hissiyatımızla tasavvur etmek o kadar mı zor? Neden boş vaatlerin ve görünmez mucizelerin arkasında saklanmak zorunda? Daha kendimize bile inanmıyorken inananlara nasıl inanacağız? Bizlere, inanmak isteyip de inanamayanlara ne olacak? Ya da inanması imkansız olan ve asla da inanmayacak olanlara ne olacak? İçimden Tanrı’yı neden silip atamıyorum? Neden içimde acılar vererek ve beni aşağılayarak yaşamaya devam ediyor? Kalbimden onu söküp atmak istiyorum ama gene de kalıyor ve benimle dalga geçiyor ve ondan kurtulamıyorum..
Det Sjunde İnseglet (1957)
Türk sineması için başyapıttır tartışmasız olarak..Oyunculukta çığır açmış bir yapıttır Zeki Demirkubuz sinemamıza böyle nadide bir film kazandırdığı için elinden öpülesi bir adam..Yeni Türk sinemasında böyle eserler göremiyoruz bu gidişle pekte göreceğimiz söylenemez..