Zamanımızda sinema sektöründe belirgin olmayan değişiklikler mevcut. Çünkü sürekli izleyicilerin odaklandıkları ayrıntılar değişiyor. Bunu en belirgin halini yakın zamanda izlediğim ve yorumladığım (FCNNB)fantastik canavarlar nelerdir ve nerede bulunurlar? Filminden sonra fark ettim. Harry potter in son filmi 2011 ’de çekilmiş olmasına rağmen hikayesi film olarak 2002 ‘de şekillenmişti. Bu filmin ise 2016. Her iki zamanda da filmlerin içeriğindeki aksiyon, görsel ve hikaye yeterince merak uyandırıcı ve güzeldi. Bunların dışında zamanımızda önemli hale gelen evren yaratmak, bağlantılar bırakmak, birden fazla karakter derinliği, farklı isteklerin anlatılması, kötülerin anlatımı ve filmin dedikodusunun yapılması gibi kafadan uydurduğum özelliklerin önemli hale geldiğini düşünüyorum. Bunları birçok filmde görebilirsiniz. Yakın zamanda tekrar yorumlanan hitman ‘de bile. Hatırlarsanız 2007 yapımı 47, sadece ajan 47 ‘ye odaklı bir aksiyon filmiydi. Fakat 2015 ‘te çekilen çok daha anlatım odaklı oldu. Hatta 47 karakteri bile ikinci plana atılıp katia van dees karakterine odaklandı. Buna rağmen 47 ‘nin duygusal davranışları daha net anlatılmıştı. Düşününce daha örnekler aklıma gelmekte fakat anlatım kolaylığı ve güncelliği açısından bu filmleri ele almak istedim. Değerlendirdiğim sadece filmler olacaktır.
Evren yaratmak:
Buna şimdilik süper kahraman furyasının oluşturduğu, farklı karakterlerin aynı dünya da yaşadığı ve gerekli olduğunda beraber takılabildiklerini gördüğümüz marvel-DC-Fox stüdyolarının bir oyunu diyebiliriz. Yakın zamandaki açıklamalarla godzilla ve king kong ‘un hikayelerinin birleştirileceğini öğrendik. Üstelik daha king kong sinemalara bile girmemişken. Şimdilerde fark edilse de eskiden de uygulanan bir yöntemdi. Mesela alien ve predator(türküye de Av) filmleri birleştirilip çekilmişti. Şimdiler de ise daha önem kazanmış ve hızlanmış durumda. Seri filmler tabirini bir tık üste taşıyan bu yöntem ile yaratılan bir dünyaya bir pencereden değil de farklı farklı pencerelerden bakıyormuş gibi hissettiriyor. Çokta uzak olmayan bir zamanda diğer stüdyoların hatta yönetmenlerin kendi evrenlerini anlattıkları film serilerini izleyecek olabiliriz. Daha çok ayrıntı ile öğrenmeyi, dikkatli izlemeyi ve yorum yapmayı arttırıyor.
Bağlantılar bırakmak:
Bağlantılar da bu evren yaratma ile belirginleşen bir yöntem. Bağlantıları keşfettikçe biz de izlediğimiz filmlere bir şey kattığımızdan daha benimsenir hale getiriyoruz. Aslında bu da daha önce uygulanıyordu. Mesela kod adı:kılıçbalığı. 2 saatlik bir filmin içinde bağlantılar bırakmak oldukça zor, az fark edilir ve etkisi kısa oluyordu. Şimdiler de ise görmeyene gösterir tarzda burnumuza sokuluyor sonrasında kendinden konuşturup tahmin etmeye olanak sağlıyor. Sonuçta tahminin tutarsa “ben buldum” diye seviyorsun, tutmazsa “benim BİLE aklıma gelmedi” diye seviyorsun filmi. Sonuçta seviyorsun. Tabi bu sadece benim başıma geliyor olma ihtimali de yüksek.
Birden fazla Karakter derinliği:
Haklılık payını, empatiyi ve taraf tutmayı etkiyen özellik. Amacı izleyicinin izlediği filmde haklı bulacağı ve iç dünyasına bakabileceği birden fazla karakter verip kendilerince en haklıyı seçmelerine izin vermek suretiyle izleyiciyi daha çok bağlamak istenmesi. Karakter derinliği Harry potter ‘da vardı elbette, sadece Harry için. Tek anlatılan karakter oydu ve onun hayatıydı film. Öğretmenler sadece öğretmendi. Bir hayatları yoktu. Aslında bir iki hatırladığım ayrıntı var fakat silik ve azdı. Harry potter denince akla gelebilecek örnekler değiller. (FCNNB)Fantastik canavarlar nelerdir ve nerede bulunurlar? filmine gelince, scamander ve credence karakterlerine odaklansa da yan karakterlerin yaşantısına da önem veriliyor. Jacob kowalski ve goldstein ‘lerin hayatları da. En belirgin ayraç ise Harry potter ‘da izleyiciye anlatılan bir hikaye vardı ve bu hikayede Harry ‘nin tarafını tutuyorduk. Çünkü onu anlatmışlardı. FCNNB filminde ise taraf tutacak bir karakter bulamadığımı fark ettim. Çünkü düşündüğümde bütün karakterleri kendi çapında haklı buldum. Hatta percival graves(colin farrel) ‘i bile. Sonuçta kim saklanarak bir hayat yaşamak isterdi ki?
Dikkatle düşündüğümde potter hikayesinde arkadaşları Harry ‘e yardım etme düşüncesindeler yani dolaylı yoldan dahillerdi, FCNNB filminde ise hepsi sorunu çözme düşüncesindeler direk olayla ilgililerdi. Harry olmasa diğer hikaye olmayacakmış gibi bir izlenim edinsem de, scamander olmasaydı da bu hikaye olacakmış gibi bir izlenime kapıldım. Karakter derinliği yaratma işi izleyicinin seçim yapabilmesini ve birden fazla karakterlerin bakış açısını anlatıp hikayenin kişiselleşmesini sağlıyor.
Farklı isteklerin anlatımı:
Bu konuda yazmak çok daha zor olacak. Şöyle başlayayım. Olayları farklı sonuçlara ulaştırabilecek ana karakter dışındaki karakterlerin beklentilerinden bahsedilmesi. Hayattan farklı beklentileri olan karakterlerin yaptıklarını da anlatmak. Filmin gidişatıyla direk ilgili olmasa da. FCNNB filminde bu misyonun en belirgin halini taşıyan karakter porpentina goldstein ‘di. Hiç umursanmadığını bilen karakter önemli biri olduğu düşünülsün istiyor. Bu yüzden her fırsatta üstlerine gerçek bir sorun bulduğunu ispatlamaya çalışıyor. Jacob kowalski ve Credence ‘ta farklı istekleri olan karakter sayılabilir. Hatırladığım kadarıyla bu özelliğe uyan potter karakteri yok. Haklarını da yemek istemem sonuçta biri bir okulun içinde geçiyor diğeri dünyada, gerçek insan ve tehlikelerle. Birinde onları kurtaracak öğretmenleri var diğerinde yok. Bu bence önemli. Her ne kadar öğretmenler işe yaramasalarda. İzleyici açısından daha çok düşünülecek detay veriyor ve red edilmesini zorlaştırıyor. Çünkü karakterlerin isteklerinden birine muhakkak kendimizi yakın buluyoruz.
Kötünün anlatımı:
Voldemort a bakalım. Sıradan intikam dürtüsüyle hareket eden ve öldürme amaçlı yüksek güce sahip bir büyücüydü. Harry potter in 9 filmlik serisinin ana kötüsü konumundaki bir kötü için yetersiz anlatıma sahipti. Üstelik onu merak etmeme gerek yoktu. Biliyordum voldemort kötü, intikam dışında yaptıklarını mantıklı bir çerçeveye oturtamıyordum. İntikam tek başına yeterliydi. Tabi o zamanlar. Şimdilerde kötüyü anlatmak ve aslında kötünün bilinenin aksine kötü olmadığını göstermek moda. Kötü karaktere de mantıklı nedenler verip izleyicinin tek taraf değil de istediği tarafta olması sağlanıyor. Bu da seçim yapabilmesine olanak sağlayıp, izleyicinin karakterinde değişimlere neden olabiliyor. İyinin tarafını tuttuğumuz ve “kötülere ölüm” dediğimiz zamanlar geride kalıyor ve bu kötü de aslında mantıklı düşünüyor algısı yaratılan kötüler ile karşılaşıyoruz. Örnek vermek gerekirse tomorrowland ‘deki david nix karakterini gösterebilirim. Bazı filmlerde ise bariz kötü diye adlandırdığım karakter yok. Bu filmler bende daha etkili oluyor.
Filmin dedikodusu:
Zamanımızın bütün filmlerde görülen değişiklik ise merak uyandırmak için verilen bilgilerdir. Eskide bir fragman yeterli görülürdü. Artık sosyal medyada konuşulacak materyal sağlamak için bol fragman. Bununla da kalmıyor kısa görüntüler ve kısa fragmanlar yanı sıra film karakterlerinin diğer filmlerle bağlantıları gösteriliyor. Eskiden konuşmasınlar diye sıkı sıkı tembihlenen oyunculara karakterleri hakkında bilgi vermesine izin veriliyor hatta versin diye tembihleniyor. Hikayenin gidişatı ve karakterler hakkında konuşmak daha bilgili ve meraklı bir izleyici yaratmayı sağlıyor. Bunu sağlamak için son zamanlarda kitabı, karikatürü veya diğer dallarda başarı sağlamış ürünlerin sinemaya uyarlanması yapılıyor. Yukarı da bahsettiğim Hitman ‘de oyun uyarlamasıydı. Sonuçta kitabı olan bir film yapmak garanti iştir. Çünkü film beğenilmese bile okuyan kişi acaba nasıl yapamamışlar diye izliyor.
Bu değişiklikler kesinlikle filmi zenginleştiriyor. İzleyiciye farklı düşünceler verip daha çok kendisine çekiyor. Artık izleyici bir önceki filmden daha iyi şeyler bekliyor ve yapımlar her zaman bunu sağlamak için çok daha zorlanıyor. Özellikle karakter derinliği yaratmak filme çok farklıymış izlenimi veriyor ve izleyici düşünecek çok duygu ve olay bulduğundan, kendince çıkarım yaptığı için hikayenin içine daha rahat giriyor. Ayrıca bir film kendisinden sonra gelecek olan filmin reklamını da yapıyor. Bazıları ise filmin ana hikayesini fazlasıyla gösteriyor. Spoiler denen olgu yavaş yavaş bir tehdit olmaktan çıkıyor çünkü filmin içeriği veriliyor. Bize kalan yukarıda bazılarından bahsetmeye çalıştığım ayrıntıları yakalamak, duygu ve düşünceleri anlamlandırmak.
Aslında bu yöntemlerin bazıları baya eski. Karakter derinliği, farklı isteklerin anlatılması ve kötünün anlatılması yöntemleri kullanılmış ve başarı sağlanmış. Ucuz roman, baba ve esaretin bedeli gibi hala listenin başlarında olan filmler bunlardan biri veya bir kaçını başarılı şekilde izleyiciye yansıttıkları için paha biçilemezler. Şimdiler de ise bu özelliklerin ağır bastığı filmler izliyoruz ki şahsen bundan mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Daha nice ayrıntılarında boğulduğumuz filmler dileğiyle…