Küba Devrimi ile İç İçe bir Sinema Hikayesi; Tomas Gutierrez Alea
(Yazar: Ege Sarıaltın)
Vizyon filmleri ile arası iyi olmayanlara iyi gelecek yönetmenlerden biri de kuşkusuz Alea. Küba devriminin hemen ardından kurulan devrimci sinema örgütünün kurucularından olan yönetmen ICAIC ile benzer bir kader yaşamıştır. Hukuk alanında gerçekleştirdiği eğitim Espinosa ile İtalya’nın Roma şehrinde tanışması ardından çöpe atılacaktır. Ama hukuk felsefesinin ana sorularını iyi bir sinemacı olarak her zaman cebinde taşıyacaktır.
Espinosa ile ilk çalışmasını 1959 devriminden 4 yıl önce gerçekleştiren yönetmen, bu belgeselde kömür işçilerini anlatmaktadır.El Megano yönetmenin ilk yapıtı olmasının yanında, Batista polisi tarafından tutuklanmasına neden olacaktır. Bu koşullar yönetmenin 2. Eseri olan ve devrimin hemen ardından çekilen, Esta Tierra nuestra’ya ( bu topraklar bizim) damgasını vuracak izler üzerinde kili olmuştur. Ekonomik zorluklar altında yaratılan “kusurlu sinema”nın ne kadar etkili bir silah olabileceğini Alea’da görmek mümkündür. İlk eserlerinde yeni-gerçekçi izler görülmektedir.
Devrim’in küba toplumu üzerinde yarattığı kargaşa durumunu ele aldığı Az Gelişmişliğin anıları sosyolojik bir inceleme niteliğindedir. Belgeselin gücünü, kurgu sinemaya da taşımayı başarmış yönetmenlerin başında gelen Alea, ülkesinin koşullarını dünyaya anlatan bir radyo spikeri edasında işler yapmaya devam eder. Deneysel sinema macerasında dini fanatizm dramaları özellikle 70lerde görülebilmektedir. Kübalının iblisle mücadelesi 1971 yılında, Son yemek ise 1976 yılında vizyon filmleri arasında yerini alır. Sinemanın aynı zamanda bir mücadele cephesi olduğunu savunan yönetmen, bu anlamda halkını eski toplumsal travmalardan kurtarmayı amaçlar. Sinema ile yaşanan bir yüzleşme oldukça eğiticidir.1978 yılında çektiği bir taşlama olan Hayatta kalmayı başaranlar’da devrime karşı çıkan zihniyeti eleştirir.
Kendi Kabuklarından Sıyrılış
Yönetmenin yaptığı ve en çok alkış alan eserlerinden bir diğeri de Parktan mektuplar isimli eserdir. Bir Gabriel Garcia Marquez öyküsünden esinlerek çekilen film yönetmenin siyasal bakış açısından sıyrılabildiğine en güzel kanıtlardan bir tanesidir. Eleştirel bir film yerine, romantik bir dönem filmi çekmesi birçok takipçisi tarafından eleştirilmiştir, hatta yadırganmıştır. Küba tarihi içinde yaşanan siyasal krizlerin tamamını Alea’nın eserlerinde görmek mümkündür. En güçlü eserlerini son döneminde vermiştir. 1993 yapımı olan Çilek ve Çikolata ustanın en önemli işlerinden sayılacak ve dünya sinema severleri tarafından ayakta alkışlanacaktır.
Duruşu, yaratıcılığı ve yokluklar içinde üretkenliği ile tanınan yönetmenin endüstriyel sinema kültürü içinde yer almamış olması değerinden birşey azaltmamıştır. Sinema Alea’ya göre bir duruştur. Yeteneğini endüstriye satmayıp, halkına armağan etmesi ise büyük bir sanatçı özverisidir.