John Wick’i Neden Bu kadar Çok Sevdik?
(Yazar: Ege Sarıaltın)
Vizyon filmleri arasında John Wick 2’nin yer alması ile beraber; “Köpeği öldürüldüğü için intikam alan koca yürekli adam Wick’i” neden bu kadar çok sevdiğimizi düşünmeye başladım. İşin içinde Reeves’in olması kuşkusuz filme daha epic bir hava katıyor. Günümüzün en önemli internet efsaneleri arasında yerini alan Reeves, bindiği metrolar, yaşama olan ilginç bakışı, mütevazılıği ile sıradan Hollywood profilinin çok daha ötesinde bir isim olmayı başardı. Aslında donuk bakışları, sürekli aynı mimikleri kullanması, eleştirilse de, onu biz koca yüreği ile sevmiştik. Belki de Wick içimizdeki mütavazi seri katilin, o intikam almak isteyen serserinin, sinema perdesindeki halidir? Ne dersiniz?
Öfke bir armağandır. Bazen bir köpek yavrusu sadece bir köpek yavrusu değildir. Wick’in hayatında, geçmişe çekilmiş olan perde, mafya babasının oğlu ile yaşadığı anlamsız çatışma yüzünden, yeniden açılacaktır. Artık kahramanımız, sadece kendi için değil, insanları kendi eğlencesine piyon edenlere karşı bir savaş başlatır. İçimize kaçmış olarak yaşayan o ötekileştirilmiş adam, sessizliğin temsilcisi, huzurun savaşçısına dönüşür. Daisy sadece bir köpek değildir. Uyuyan köpek uyanacaktır. Yönetmen bu değişimi Wick’i Daisy’nin ölümü ardından bir bulldog ile beraber çekerek bize fısıldamakta. Chad Stahelski ve David Leitch’in yönettiği ilk filmin müzikleri Tyler Bates tarafından yapılmıştı. Playstation oynayanlar Bates’i God of War; Ascension’dan hatırlayacaktır. Bu da seyirciyi tabiri caiz ise, gaza getiren sahnelerin ardında bir oyun senaryosu yaratılmaya çalışıldığını bize gösteriyor. Karakterin yapısı, anime karakterlerindeki piskopatik ve doğa üstü figürlere bir gönderme yapıyor. Hollywood Wick benzeri karakterler ile Japon senaristlere göz mü kırpıyor dersiniz? Bence çok şaşırtıcı olmayacaktır. Yeni bir damar arayan Hollywood’ta bu ara sıklıkla anime remakeleri görmeye başlayabiliriz. Wick bunlar için bize ısınma turu olarak sunuluyor olabilir.
John Wick 2
John Wick 2 vizyon filmleri içinde tercih edilesi birçok özelliğe sahip. Hızlı, aksiyonlu, epic… Ülkemizde de iyi gişe yapacağı neredeyse kesin. İkincisi fırından yeni çıkmış ve gösterime girmişken yönetmeninin 3.sünün yolda olduğunu açıkladığını söylemeliyim. Ortada çok fazla senaryo yok, 70 tane temiz çekilmiş ölüm sahnesi, biraz intikam, bolca katharsis. Hepimizin ihtiyacı olan o kötü özellikleri olan iyi adamlardan sadece bir tanesi. Yeni bir şey öneriyor mu? Belki hayır. Ama, sevdiğimiz her şeyin, her zaman bir anlamı olmalı mı? Belki kafamızdaki minik şeytanlara taktik veriyordur Wick. Belki minik şeytanlarımız için bir mastürbasyon yöntemidir. Kim bilir?