melodram gibi görünse de dönemin toplumsal yapısını ve kadının yerini uzak doğunun klasik sert gerçekçiliği ile başarılı bir şekilde yansıtmış. kadının şanssızlığı da değersizliği de sinir bozdu. tam bir "acıların kadını" filmi.
sadece ismi nedeniyle -"daha az kötü bir dünya"- beklenti içine girdiğim ve izlediğim; görünürde yarım kalmışlık üzerine olsa da arka planda sosyalizm odaklı bir dava ya da idealizmi anlatmaya çalışan film. bittiğinde etkilemiş olsa da; trajik geçmiş, duygusal açıdan etkilemeyi amaçlamış replikler ve sahneler gibi yazıldığını çok fazla belli eden gişe işi detaylarla dolu yapay akışı film boyunca rahatsız etti. yinede, dokundurdukları ve anlatmaya çabaladığı olay nedeniyle kötü film demeye dilim varmıyor. hatta finalinin etkisiyle "beğenilere alsam mı acaba" bile dedim bir an.
ozgergul bunu beğendi.
iki eski suçlunun legal hayata tutunma çabası hafiften dramatik hafiften eğlenceli akışı ile keyif veren bir film olarak çıktı karşıma
deryacengiz, neway bunu beğendi.
savaşın yok ettiği hayatlar ve ilginç bir motivasyon ile hayata tutunmaya çalışan ölü ruhlu bir beden üzerine -finalindeki milliyetçi mesajı saymazsak- başarılı bir dram.
birbirinden şirin çocukların dünyasına girdiğimiz, ama pek de anlamı olmayan çerezlik. daha bir masalsı olmasını ummuştum.
neway bunu beğendi.
yerli trajedisini çift taraflı eleştiriyor. yerlilerin yaşam alanını işgal edip onları asimile etmeye çalışan modern insanı ya da yaşamı eleştirirken yerlilerdeki yozlaşmaya geçirmeyi de ihmal etmiyor. bütün bunları dramatize etmeden yapması filmin en başarılı yönü bence.
kendilerini ve hayattaki yerlerini bulmaya çalışan bir arkadaş grubunun sıradan sıcak hikayesi. aslında zaman zaman saçmalayan bir çerezlik gibi ama ara ara öyle güzel detaylar çıktı ki karşıma beğeniverdim.
dönemin toplumsal durumunu yansıtmasının yanında yaşananları dramatize etmeden, bize de aileden biriymişiz gibi hissettiren hüzünlü başarılı film.
yönetici kesimin beceriksizliğinin nelere yol açabileceğini anlatmaya çalışan; bürokrasiyi, köhne devlet düzenini, hiçbir şeyin farkında olmayan yozlaşmış toplum yapısını absürd bir dille oldukça sert bir biçimde eleştiren başarılı film.
komik detaylarla dolu şirin bir film gibi olsa da aslında inanılmaz depresif. bu yönüyle izleyenin ayarlarıyla oynuyor. bir umut saçıyor, bir "hayat dediğin bu kadar işte, otur aşaaa" diyor ve etkiliyor
b.u.r.c.u bunu beğendi.
etkisi farklı olsa da çoğu insanın yaşadığı bir durumu gerçekmişcesine, olduğu gibi yansıtmaya çalışmış. dialoglar pek yaratıcı değildi, olay -final tercihi dışında- bildiğin klişeydi, sinematografi sıradandı falan filan. ama söz konusu olan yarım kalmışlıklar ya da yaralar olduğu için, bu aksak hali anlattığı olaya çok yakışmış. filmi sevdim, ama zirve noktası olan final tercihine ayrıca saygı duydum. ruhun mantıkla savaşını; senin istediklerin, senden beklenenler olayını o kadar güzel yansıtmış ki.
deryacengiz bunu beğendi.
yaşamı en sert ve saf hali ile yansıtan; insanı dertlerinden, kaygılarından, sevinçlerinden utandıran etkileyici bir başyapıt. anlattıkları ile etkilemesinin yanında o kadar çok şeyi, üstelik kelimelerden yardım almadan, bir an bile sıkmadan öylesine güzel anlatabilmesi ile de hayran bırakıyor.
sisyphos77 bunu beğendi.