Yeni efekt teknolojileri ile daha gerçek yapılan sevdiğim film. Kendisini unutturan robocop geri döndü. Dönüşü de muhteşem oldu bana kalırsa. Joel kinnaman karaktere oturmuş ayrıca yakın çekimlerdeki yüz ifadelerine bayıldım, resmen ne olduğunu anlatabiliyordu. Dr. Norton karakteri daha allı pullu olmuş. Bilinç ile ilgili anlatılanlar ve alex e yaptıklarını anlattığı sahneler fazla bilimsel ve göz doldurucu olmuş. Gary oldman oyunculuğuyla filmdeki 2. En iyi performans. Keaton sönük kalmış diyebilirim. Fakat filmdeki bariz kötünün olmayışının boşluğunu iyi kapatmış. Siyah zırhı, ilk seriye yaptığı saygı duruşlarını, oyunculukları, sahneleri, efektleri, bilimsel açıklamaları ve duygusal durumları işleyişlerini beğendim. Bence yeni robocop eskisine nazaran daha ayrıntıcı ve açıklayıcı olmuş.

spoiler sayılabilir------->Sonunda Michael'a ne olduğunu öğrendim. Hiç hoşuma gitmese de.
Serinin eski filmlerindeki gibi tamamı karanlık. Vampir dünyasının derinlerine inerken izleyicinin kesin vampirlerin tarafında olması için baskı artıyor ve insan kesimin artık yan rollerde bile görememeye başlıyoruz. Sokakta bile yürümüyoruz desem yalan olmaz. "Seline ülkesi" dense hiç yadırgamam artık her sahnede bu karakteri görüyoruz. Üstelik yeni güçler de bahşettiniz. Film vampir-kurtadam filmi olmaktan çıkıyor. Michael'i net bir şekilde hikayede göremiyorum. Kurtadam lar hep daha iyi olurken vampirler yerinde sayıyor bir tek seline karakteri güçleniyor. Karmakarışık liderlik safhaları bitmiyor ot gibi türüyor. lycan liderinden dayak yemesi ve çabucak yenilmesi beni rahatsız etti. her ne kadar michael'ın kanı lycan liderinde olsa da seline ile güçleri hemen hemen eşit. bu kadar çabuk yenilmemeliydi. ilk melez olarak ölüp dirilmiş karakter michael ayrıca en güçlü kurtadamı öldüren kişi iki üç baldırı çıplak kurtcuktan kaçamayıp yakalanıyor. ilk 3 filmin kilit adamını ne hallere sokuldu. bu olumsuzluklara rağmen iyi film.
geçmiş filmlerin üzerinde durulmayan önemli bir karakterine dayandırılması güzel bir bağlantı. efektleri, sahneleri, senaryosu, aksiyonu, karakterleri ve karanlık tarzda işlenen yapısı bir karanlıklar ülkesi tadını veriyor. sıkılmadan izledim.
Diğer filmlerle kıyaslamak istesem 5. Olurdu ki zaten 5.

ormanda buldun bir gece aynı evde kaldın ama öz evladınmış gibi sarıldın grace.
güzel ve akıcı bir film. duygusal açıdan vasat. anlattığı her duyguyu inceden geçiştirmiş. en azından ağaç kesme olayını protestovari ve uzun tutsalardı evrensel bir amacı olurdu. içi boş. ayırdığım zamanı daha etkin kullanabilirdim.

öncelikle görsel açıdan ilk filme nazaran daha az efekt var, daha çok karakter var, daha çok mekan var. savaş sokakta. bu da içeriğinden kaynaklanıyor. daha çok görünmez askerin milleti tartaklayarak öldürmesi. hikaye ve sahneler yine başarılı. ilk filmin aksiyon eksiği düzeltilmiş fakat bu film de anlatıma önem vermemiş. tek bir sekansta ilk filme atıf yapılıyor. ilkini izlemediyseniz fark etmez yani. ayrıca ilk filmin görünmeyen kötüdür mantığını kıracaklar sanırım tabi 3. bir film yapılsaydı. sonunda fazlasıyla yapılacak havası verilse de 10 yıl olmuş sonuçta. tek sıkıntım ortağının öldürülmüş olmasını çabuk unuttu.
izlenmeye değer güzel bir film.

spoiler sayılabilir----------->yıl 2002. bourne ile tanıştık. ilk yılında tahtını sarsacak siyah giyen adamlar vardı bir tek, onlar da bilimkurgu ajanları. türdeş film değil. türünde yalnız ilerleyen film, aksiyon, macera, dövüş sahneleri ve hikayesiyle yapıştırdı bizleri ekrana. görevimiz tehlike bile ara vermişti 2006 ya kadar. rakipsizdi bourne. hatta bourne nin başarısı hareketlendirmiş olabilir 3.film için görevimiz tehlikeyi. neyse..
şimdi, ne ajanlar geldi geçti. 47 ler ve reacher aklıma geldi de. bourne yapıyorsun izleyicinin haberini aldığı anda herşeyi bırakıp takip edeceği adam. biraz daha özen gösterilseydi hikaye ve senaryoya keşke. bunun dışında tipik bourne. yaşlandığını göstermek istedikleri kesin. gözaltı torbalarını gözümüze soktular. vincent cassel i aksiyon halinde görmeyi hep sevmişimdir. varlığı beni sevindirdi. yeni hikayeyi merakla bekliyorum. bir sonraki filmde daha ayrıntıcı ve hikayeye önem verilsin isterim. ayrıca 2 şey. içeriden yardım ve jason ölmeli modası geçmediği belli. çeşit çok ya onlardan öne geçmenin bir yolunu bulmalı ya da seriyi bırakmalı. daha çok izleyiciyi hüsrana uğratmamalı.
dikkatinizi çekti mi bilmem julia stiles in karakteri ortaya çıkmasa jason ın babasını islam şehitleri örgütünün öldürdüğü sanılmaya devam edilecekti. çıktı da sayesinde bourne babasının ölümünün peşine düştü, böylece suçun bu örgüte atıldığını ispatladı. 20 küsür sene sonra.....
bunların dışında sosyal alem sitelerine değinilmesi hoşuma gitti. hatta kalloor karakterinin halka güvenlik önceliğimiz diye söz verdikten sonra cıa direktörüyle görüşmeye gidip geçmişte söylediği yalanlardan utandığını belirtmesi artık yardım etmeyeceğini söylemesi-ki geçmişte güvenlik kuralını ihlal edip bilgi verdiği anlamına geldi-ve bu gibi programların güvenilmez olduğunu gözler önüne sermiş olması cesurca bir hamleydi. sonunda örtpass edileceğini duymak rahatlattı beni. bilmemek mutluluktur sonuçta. bilmediğin sorun yaratmaz. en azından filmin evrenindekiler için :-) mat damon'u bourne olarak görmek her hayran için ayrı bir zevktir diye düşünüyorum. sonunda şu müziği özlem içinde olmadan tekrar dinleyebilmek bile güzeldi aslında. jason gol gol gol diye tezahurat olsa döner bakarım :-)

aksiyon komedinin güzel örneklerinden. komedi oyuncuları artık bu bölümü tercih etmeye başladılar. genelde ajanlı filan oluyor ama bu biraz farklı. izlediğim en iyi örnek diyemem ama sıkılmadan izledim ve eğlenceli zaman geçirdim.

filmi yakın zamanda ikinci kez izledim ne kadar güzel olduğunu unutmuşum. görünmez olurken ki vücut yapıları ne kadar ayrıntılıydı. sağlıkçı olduğumdan daha dikkatli izledim fakat bir eksiklik ya da yanlışlık dikkatimi çekmedi. özenle hazırlanmış. kurgu başarılıydı. frank chase karakteri sürekli dikkatimi çekti fakat sebastian caine karakterini resmen yaşatmış kevin. yaşadıkları ve görünmez olmadan önce nasıl bir karakter olduğu iyi anlatılmış. duygusal çöküşü tam veremediğini düşündüm ama nedeni görünmez olmasıdır dedim. görünmez olmanın özgürlüğünü tatmış ve bunun bir sınırı olmadığını göstermiş cesur bir film.
tek sorunum görünmez olan insanın aklına hep kötülük yapmak gelirmiş gibi bir hava oluşturulmuş. kim bilir belki de öyledir. hiç görünmez olmadım. ne yapardım düşünemiyorum. iyi mi olurdum kötü mü? herkes iyi birisi olurdum der herhalde ama iyi olduğunu da gören yok. insanlar iyiliklerinin görülmediğini görünce ne olur acaba? ya da buna nasıl tepki verir? uffff yanacak yine kafa. bu filmle ilgili bir sürü soru çıkarılabilir ve hepsi cevapsız kalır ya da cevaplar inandırıcı olmaz. en iyisi iyi seyirler..

başlarda sıkıcı, hikayesini sona saklayan bir film. sona saklamakta da haklı. hikayesini öğrenir öğrenmez bitti ki daha fazla çekilmezdi. bilim kurgu öğesini fazla barındırmıyor. ilginç olsa da kendini sevdirmeye yetmedi.

umursamaz, çıplaklık, yozlaşma, boku çıkmış parti, bolca seks, içki, sigara... her günün aynı olduğu hayatlar.
gelecek kaygısı olmayan amaçsız bir topluluk. ne yaptığı belli olmayan insanlarla doldurulmuş. sonunu görebilmek için sabrımın her bir zerresini kullanıp yine de pişman olduğum film. haklı bulduğum tek kişi filmin ortasında intihar eden adam.

spoiler sayılabilir--------> yıl uçmuş, düzen şirketlerin elinde, zenginin fazlasıyla zengin fakirinse köle olduğu bir dönem. fakire umut olmuş andron oyunundaki yarışmacılara para yatıran köleler, labirentten kim çıkarsa onun destekçileri özgürlüklerini satın almış sayılıyor, labirentte ölenlerin destekçileri ise yarışmacıyla birlikte ölüyor. adam(alec baldvin) karakteri destekçilerin büyük bölümünün ölmesinin dünyadaki yiyecek ve yer sıkıntısını çözeceğine inanıyor. bu yüzden oyuna müdehale edip labirentten çıkanların sayısını 1 e indirmek için çabalıyor. bu müdehaleyi farkeden bazı andron çalışanları da labirente hafızası silinmiş bir şekilde atılıyor.
olaylar merak uyandıramadan anlatılmaya başlıyor. aksiyon dozu yeterli. dövüş kareografileri idare eder. çoğunlukla oyun içindeki düzeni sağlamaya çalışan adamların dayak yediğini seyrediyoruz. her ne kadar vasat bir film olsa da izlerken sıkılmadım. sarfedilen efor ve çabalar boşa değil fakat daha iyi yapımlar var.

marvel logosuyla heroes united adında yapılan bu animasyonların tamamı her yönüyle kalitesiz. hayranı iseniz karakterlerden soğutabilir. berbatın ötesinde ne varsa işte bu film orada.

Spoiler sayılabilir------> Aksiyonu müthiş, efektleri beklentimin çok üzerinde, senaryo başarılı, müzikleri tüyler ürpertici ve komedisi az fakat tatmin edici. Canas la yapılan atışlarda kameranın dürbünden bakması, yapılan savaş stratejileri ve vuruş anındaki ayrıntıları güzel hazırlanmış. Açıkçası ciddi bir soru işaretiyle gitmiştim. İlk filmi beğendiğim söylenemez. Beklemediğim şey bu iki karakteri savaş gazisi olarak ikinci kez askeriyeye bağlayamayacakları. Kurtulmak isteyen iki karakteri tekrar asker olmaya karar vermesine beni nasıl inandıracaklardı ki. Pes dedim o an. başardı. okadar çok empati yapılacak karakter vermiş ki aralarından seçemedim desem yalan olmaz. Geçmişe dönüşler tam ihtiyaç olan ama beklenmedik anlardı. Her iki filmdeki komutanları da sevdim. Bağlantıları ince düşünülmüş ve bıraktığı dram tadı beni benden aldı. Verdiği mesajlar ve laf sokma özgürlüğü hem iyi düşünüldüğü hem de günceli takip edip sessiz kalmadığını vurgulaması yönünden bence bulunmaz hint kumaşı. Karakter fazlalığıysa göz doldurucu. Gelecek vaat eden bir yapım. Keşke bu seferki komutan ölmeseydi de yaşayan bir ders olarak diğer filmlerde boy gösterseydi dedim. Bir sonraki filmde birkaç söz ve duygusal andan ibaret olmazdı. Buna benzer birçok yabancı film var. Kendisini her yerde diğerlerinden ayırır. Sadece milli duyguları kabartmak için yapılmış bir film değil. Gerçekten film olarakta bakabilenimizi doyurarak salondan çıkarıyor.

spoiler sayılabilir------------->avcılar ortaya çıkar çıkmaz büyük olay patlak verdi biraz bekleselerdi daha acıklı olabilirdi. sürekli yeni şeyler icat etmelerine değil de icat etmeyi kolaylaştıracak nakit nereden çıktı anlamadım. tabi icatların çabukluğu da bence olumsuzluklardan biriydi. gerçi 4 lü de çabuk bir araya geldi. kevin in de saflık dozu abartılmış gibiydi ama eğlenceliydi.
neyse bu müziğin kulağıma gelmesi bile hoşuma gitti amblemi görünce ayrı bir sevindim. dans sahnesine ve holtzmann karakterinin dövüş sahnesine bayıldım.
hemen hemen herşey rastgeleymiş izlenimi verse de geçen zamanı anlamadan eğlendim diyebilirim. böyle yeniden çekilen filmlere karşı değilim. serinin diğer filmlerinden çok farklı bir alt yapısı olmamasına rağmen ayrı sevdim diyebilirim. başrollerin bayan olmasını yerinde buldum çünkü süper kahraman furyası oldukça yoğun bir erkek oyuncu kadrosunu kendisine bağladı. sonuç olarak yeniden yorumlanması başarılı olan yapımlardan olduğunu düşünüyorum.

spoiler sayılabilir-------->Görünün o ki marvel tam bir sherlock düşmanı. her iki sherlock da marvelin ortasında. bundan sonra sherlock beklemek yalan oldu.
kötü ve adı telafuz edilemeyen karakterimiz gerçekten kötü olmuş. aceleye mi geldi ne? ölümsüzlük istiyorsun, nerede olduğunu biliyorsun fakat yanında dünyayı götürmeye çalışıyorsun. anlamsız. stephen in müthiş bir doktor olduğunu hem anlatıyor hem gösteriyor fakat karakterine kısaca göz atıyoruz, yeterli değil. ancient one ı çift taraflı ajanmış gibi yargılaması mordo karakterini gözümden düşürsede en beğendiğim karakter oydu. dr. palmer ise yerinde ve içeriği dolu sahnelerde kendini epeyce göstermiş. diğer dikkat edilecek karakter wong. bol sahne verilmiş ve önemli bir karakter halinde. yan roller bile baya önemli yer kaplamış.
Elleri harab olan doktorumuz çok çabuk devayı buluyor neredeyse çaresiz olduğuna hiç inandıramadı. espri, öfke, vurdumduymaz ve çaresizlik vb. yükleri olan benedict bu duyguların içinde yeteri kadar tutamadı beni.
Gerçekliğin büküldüğü sahneler çok iyi düzenlenmiş fakat karışık ve hızlıydı, etkisini çabuk kaybetti. ayrıca sayın yönetmen bir scott adkins kolay yetişmiyor böyle harcamasaydın iyiydi. her ne kadar oyunculuğunu sevmesemde üzüldüm. tilda swinton a herşeyi bilen rolü yakışmış. yine de kadim büyücünün dövüşmesini garipsedim. Filme bolca eğlenceli sahne vardı hepsi güldürdü ve aşırıya kaçmadı. hikayenin başına biraz daha yüklenselerdi dedim, zaten bundan sonraki filmlerde bol bol kapışacak doktor, ilk hikayesini iyi anlatsalardı keşke. eğlencesi güzel, efektleri hızlı ama güzel, hikayesi idare eder, yönetmeni başarılı, motivasyonlar eksik ve senaryosu azdı ama iyiydi. marvelin galaksinin koruyucularından sonra en sevdiğim filmi oldu. o hala 1.sırada ve bunun tek sorumlusu roket :-)

izlediğime değdi. unutulmicak filmlerden. hayat neşe ile geçmiyor üzüntü de şart :-)
baş rolde 5 duygu vardı diğerleri neden düşünülmemişki. belki riley küçük olduğundan dedim ama yetişkinlerde de 5 tane vardı. eksik yanlarından biriydi bence. mantıkla duyguların kavgasını da görmek isterdim. içimde ikincisi gelmeyecek gibi bir his var. umarım yanılırım.