Zelig (1983)

Helal güzel film çekmişsin karseşim Spoiler verilecek bi şey yok

Kimlik bunalımının nedeni her ne kadar toplum tarafından bireye yıkılmaya çalışılsa da bir o kadar da toplumu da ilgilendirir, ilgilendirmelidir. Toplum bireyi reddederek ötekileştirir devlet marjinalleştirerek ötekileştirir. Toplumun devlet yönetiminden bağımsız bir harekete ihtiyacı var. Yoksa evet bizi bekleyen en büyük sorunlardan biri insanın varolmayışı için mücadele vermesi. 83 yılından modern dünya düzeninin geleceği noktayı görmüş ve önlemini alamasa da Nostradamus gibi bir uyarıda bulunmuş. Woody, Woody, Woody.. Gerçekten aidiyet uğruna yapmadığımız şeyin kalmayışını; söylenen yalanlar, oluşan mitomanik tutumlar, insanın mıştan aldığı haz, Homo Ludens'e hizmet eden tüm kanallar. Hayatta frekans tutturamayış vb gibi durumlar.. öyle etkileyici kameraya almış ki şuan kapıdan çıksam saklanmakla cebelleşen tonlarca insan, birbirini sevip, sevmeyen ve yeniden seven, sağda solda faşist olmaya mecbur kalmış gibi düşünen insanlar, umutsuz aydınlar. Filmin absürt yapısında alaya alış "saçma" olarak bildiğimiz kavramın gerçekte ne kadar gereksiz olduğu ve bir o kadar da gerçek olmayışı hatta bunu kabullenmeyiş ile birlikte sunuluyor. Ve ortaya alımlanma çıkmıyor. Bu da filmde de geçen paradoks durumunu aktarıyor aslında. Zelig'in erkek kardeşim beni dövüyor. Kız kardeşim erkek kardeşimi dövüyor.Babam kız kardeşimi, erkek kardeşimi ve beni dövüyor. Annem babamı, kız kardeşimi, erkek kardeşimi ve beni dövüyor. Komşular ailemizi dövüyor.. Aşağı bloktaki insanlar komşularımızı ve ailemizi dövüyor denilen bölümü ufakça tartışmak gerekirse dövmeyi bir sataşma eğilimi olarak görmek gerek bu da anlaşamama, ötekileşme ve metamorfoz gerekliliğini kanıtlıyor aslında. Hiyerarşik anlamda bu ötekileşme küçük faşistlikler aile içinde başlıyor, psikolojik faşizm boyutuna toplumda geçiyor. İdeolojik olarak faşist olma durumu toplumun en ufak bir biriminin bile bireyi reddetmesinden kaynaklanıyor ve oluşan korku Zweig'in de açıkladığı gibi kompleksten oluşuyor. Aşağılık varlıklar olduğumuzu düşünmeye mahkum olduğumuz bir dünya var karşımızda, ne yaparsan yap bir noktadan sonra pragmatist adımlar atmaya mecbur çaresiz kılacak seni dünya. Ve sen bu noktada ahlakçılığını sürdürmeye ne kadar devam edeceksin acaba? Yalandan üretilen ahlaka katlanma, gergedanlaşma ve insansızlaşma hali akışına.. Sevgiyi yücelten ve tüm hastalıkların çözümü olarak gören Allen abimizi izlemeye devam etmemiz gerekiyor. İçimizdeki potansiyel faşist büyümesin, sevgiyle..

Kendisiyle çok iyi anlaşamasam da Woody Allen'ın zekasına saygılarımı sunuyorum. Olmayan birini yaratıp, hakkında belgesel niteliğinde bir film yapmak herkesin harcı değil. Film, Allen'ın muhteşem hayal gücüyle ortaya çıkmış , bir kurgu ve senaryo harikasıdır. İzlemenizi tavsiye ederim. İyi seyirler...

'you are may be six people but i love you' :)) Zelig sendromunun babası Allen'ın benim için en iyi filmidir. bir yandan çok güzel geyik yaparken bir yandan da arada kalmış bir insanın dramını gayet dengeli bir şekilde yansıtmıştır. dönemi yansıtan görüntüler de göz doldurucuydu,özellikle dans sahneleri sinir bozucu olduğu kadar komikti. filmde verilen mesajlara yoğunlaşacak olursak da günümüzde zelig sendromuna kapılmayan kaç kişi vardır tartışılır. izleyin izlettirin temalı bir film,iyi seyirler.

Bu adamın kafası nasıl böyle zehir gibi çalışıyor çözemesem de müthiş bir film! Sahte görüntülerle böyle bu kadar insanı nasıl toplamayı başarmış anlayamasamda

Hitlerin arkasında el sallayışı ve Fleatcher'in hipnoz uyguladığı sahnede Zelig'in erkek kardeşim beni dövüyor.Kız kardeşim erkek kardeşimi dövüyor.Babam kızkardeşimi, erkek kardeşimi ve beni dövüyor. Annem babamı, kız kardeşimi, erkek kardeşimi ve beni dövüyor.Komşular ailemizi dövüyor.. Aşağı bloktaki insanlar komşularımızı ve ailemizi dövüyor.. dediği sahne en sırıttığım sahnelerden birkaçı idi.

Spoilerı göster

mutlaka izlemelisiniz.. Günümüzde aslında bu popüler insanlar grubunun içinde yer almak isterken Zelig'den pek bir farkımız da yok gibi..

1920’lerin Amerika kültürüne ve basınına göndermelerde bulunan Zelig, toplumda kaybolmuş bir insan üzerine yoğunlaşıyor gibi görünse de güçlü bir toplum eleştirisidir.

Kendin olmak yada olmamak işte bütün mesele budur .

enfes bir filmdir...

woody'nin en iyi filmi...

Woody Allen'ın zekasını tescillediği filmdir. "Mockumentary" olarak bilinen kurgusal belgeseldir, uydurma belgesel de denilebilir. Sadece Zelig'in hipnozu süresine geçen diyolaoglar için dahi izlenir.