The Social Dilemma (2020)

Düşündüren akıcı bir belgesel.Sosyal medya,Teknoloji büyüyor,Hızlı ilerliyor,İnsanların beyin yapısıda duruyor hatta geriliyor.Proplemi çözmek elimizde.Aydınlanmak için çok iyi bir yapım.7.6

Bilmediğimiz çok birşey yok fakat unuttuğumuz pek çok şey var bu belgeselde. Beklentisiz izlenebilir, tarihe düşülen bir not niteliğinde.

İnsan izlerken ürküyor ve bunlar gerçek!

Problemi yaratıcılarından dinlemek epey aydınlatıcı.

bunu bilgisayarda izlerken bile birkaç bildirim geliyordu telefonda sanki bir buçuk saattir nerdesin der gibi :)

Bu bir yeniden yaratım süreci ve belgeseli hazırlayanlar bunun yıkıcı tarafına odaklanmayı tercih etmişler. Meseleyi ikilem haline getiren diğer yüzüne biraz daha değinselerdi eğer, neden bu "yeni medya"dan vazgeçemediğimize gelebilirdi belki konu. İşte o zaman daha da ciddi bir belgesel halini alırdı benim gözümde.

Barış Özcan'ın bir sözü vardı. "Teknolojiyi kullanacağım ama beni kullanmasına izin vermeyeceğim." Teknolojinin getirdiği o distopik kısım bizi ne de güzel oynatıyor, bir "birey" hâline getiriyor. Sosyal medyayı, sosyal medya aracılıyla eleştirdiğim anları aklıma getirdi. Bu uygulaması çok zor bir şey olsa da hâlâ tam anlamıyla bitirebilmiş değilim. Bir süre önce sosyal medyayı, bakacaklarımı biriktirip İnterneti belli sürelerde kullanmaya, çeşitli amaçlarda kullandığım bilgi,alışveriş v.s üye olduğum sitelerdeki kimi üye kayıtlarımı sildim kimilerini silemesem de bilgilerin kayıtlı olduğunu düşünüyorum ve kimi zaman buna uyamasam da önüne geçmek epey zorlu... Kullanımım olmasa bile hesap dursun teorisi ile bazılarını mecburen bırakmak zorunda kalsamda gereksizleri, hiç kullanılmayanları bile sildiğimde kendimi hafiflemiş hissetmiştim. Mücadele etmek lazım.

Eminim herkes bir kez olsun kendine' ben ne yapıyorum ya, amacı ne bütün bu paylaşımların?2 diye sormuş ama ikna edici bir yanıt bulamadan devam etmiştir sosyal medya paylaşımlarına.Psikolojik sosyolojik öyle yaralar açıyor ki aslında.Gerçekten ürünün insanlar olduğu, her bilgimzin pazarlandığı korkunç bir ticaret dönüyor bizim vaktimizi öldürdüğümüz yerlerde...Ben kurtulmayı deneyeceğim en azından bir kaçından! Aydınlatıcı bir belgesel ,mucidinden gelen uyarılarıda dikkate alamayacaksak..!

Teknolojinin insan ve insanlık üzerindeki etkileri kafalarını ekran üzerinden kaldırıp çevresine hasbelkader de olsa bakabilenler için oldukça aşikâr, peki teknolojinin mali teşvik ve şirket aklına bu denli eğilim göstermesi üzerine tasarlanmış olması nasıl ters yüz edilebilir?
...
Bu belgeseli izlerken hem bu sorularla karşılaşacak hem de belgesel süresince sessiz modda dahi olsa titreşimiyle sizi ekranına sürükleyecek olan elektronik tasmanıza ne denli sık baktığınıza bir kere daha tanık olacaksınız. Merak etmeyin belgesel bitince etkisi geçiyor.. :’)
...
Bunların dışında benim bu belgeselde hayati bulduğum nokta teknoloji ve mevcut sistem eğilimi arasındaki bağlantıydı, ölü bir ağacı canlı bir ağaca, ölü bir balinayı canlı bir balinaya tercih eden bu sistemi biz inşa ettik, peki alaşağı etmemiz için daha nelerin ölmesi gerekecek?

Yıllardır içimizi kemiren o şüpheyi duymakta ne kadar da haklı olduğumuzun kanıtı belgesel tadında karşımızda. Wtf demekten kendimi alamadım. Here we go...