The Ottoman Lieutenant (2017)

I. Dünya Savaşı dönemindeki Van’da Türk-Ermeni-Rus mücadelesi içerisinde bir çok şeyi anlatmaya çalışan ancak sadece Osmanlı Subayı ve bir Amerikan Hemşirenin aşkına değinen bir yapım. Her şey havada kalıyor. İşlenen içerik eksik, tutulacak bir yanı yok. Özellikle bu Osmanlı Subayımız bir doktordan dayak yiyip Çavuşuna söz geçiremiyor ayrıca ne hikmetse kendi askerine bile Türkçe konuşmuyor. Ayrıca Osmanlı’yı biraz daha zalim Ermeni’leri ise mazlum ilan etmiş. Pek beğenemedim. Vasat bir yapım. 4/10

"40 milyon dolar bütçeye sahip olduğu tahmin edilen filmin gişe geliri yaklaşık 413.000 dolar olmuştur." Bu bilgiyi neden yazdım? çünkü ortalama altı bile değil. Dil sorunu çok fazla var. Düşünce , kurgu, kostüm hep göze batıyor. İyi denilebilecek tek şey görsellik. İnanılmaz güzel reklam olmuş. Madem filmde Türk oynatabilme olurunuz var, neden Veli karakterini bir Türk oynamıyor? En azından düzgün Türkçe konuşurdu. Google çeviri ses tonu gibi Türkçe şov vardı. Ermeni yağmacılarını ve Amerikan misyoner hastanesini gerçekçi anlatmalarına şaşırdım. Askerlerin sakallı olması saçmalık. Genelde subaylar sadece bıyık bırakır. Her neyse hadi o oldu diyelim ama bir çavuşun yüzbaşına böyle yükselmesi, ateş etmesi, emre itaatsizlik olayı saçmalıktı. Zaten kadın ve çocuklara zarar veren bir Türk askeri olamaz ama hadi kafayı yedi diyelim diye yazdım. Senaryo ve yapımda bulunan Türkler hiç mi düzeltme yapmadı Allah aşkına, saçmalık.

Osmanlı askerini oynayan bir Hollandalı ve Amerikalı bir hemşireyi oynayan İzlandalı'nın aşkını anlatan film. Hollywood yapımı bir Osmanlı filmi izleyeyim dedim ama beklentimle uzaktan yakından alakalı değildi baygınlık geçirdiğim anlar oldu. Politik yanları biraz can sıkıcıydı. Filmin başarısı gişede yaklaşık 40 milyon dolar zarar etmesinden anlaşılabilir zaten. Ayrıca bu Ben Kingsley neden her Amerikan yapımı Romanya- Pakistan arası filmde olmak zorunda. Başka bir yeteneği yok mu adamın ? Ya da buralara uygun bir oyuncu mu bulunamıyor anlamış değilim. Kötü oyuncu değil tabiki ama hepsinde olması biraz tuhaf :D (ki şuan merak edip acaba bana mı denk geliyo böyle diye baktım ki son filmi yine Kızıldeniz civarlarında dolanan İsrail'de geçen bir filmmiş) Herşeye rağmen Hera Hilmar çok tatlıydı. Bir Hilmar hayranı değilseniz hülyalara kapılıp ümitle izlemeyin filmi derim. 4,2/10

Asıl konu Türkler ile Ruslar arasında, ezilenler (!) Ermeni, sen dış kapının dış mandalı olarak bir işe kalkışmışsın tamam da bütün yapabildiğin bu mu? Kendi dahil herkesi eleştireceğim derken hiçbir olayı, konuyu, hatta karakteri doğru dürüst anlatamamış. Biz az çok aşinayız ona rağmen havada kaldı çoğu şey. Bilmeyen ne anlar filmden hiç bilemiyorum. Son olarak Haluk Bilginer'in söylediği bu replik hoşuma gitti. "Sizin ülkeniz bataklık ve ormanken bu coğrafya binlerce yıllık kültürlerin beşiği olmuştur."

spoiler sayılabilir-----> 1.dünya savaşının uzağındaki yaşamları etkileyişini anlatıyor. ermeni-rus-türk üçlemesinin arasında tarafsız olduğunu ileri süren bir hastanede yaşananlar. filmde haluk bilginer ve selçuk yöntemin yeri çok az. osmanlı subayı bizden biri gibi değil. oyunculuk açısından ben kingsley sahnelerinin altından kalkışı takdirimi kazandı. kurgu eksik gibi geldi bazı taşları yerine oturtmakta zorlandım. örneğin hastanenin savaşın hangi boyutunda olduğu anlatılmadı. bir sahnede tabutların içinde silahlar geldi ve dr.jude ile lillienin arabasını çalanlar aynı odaya girdi. burası havada kaldı, artık izleyiciye siz tahmin edin der gibiydi. bende hastanenin değil de jude karakterinin taraf tuttuğu hissiyatı yarattı. bunun gibi bazı açık uçlar mevcut. duygusallığı ben kingsley dışında verebilen olmadı. ismail veli ölürken bile o etkiyi yaşayamadım. hera hilmar ın başarısız olduğunu düşünüyorum. osmanlı kısmı anlatılmıyor, ermeni kısmı da. aslında 1.dünya savaşı da. dinlerin ve hüvviyetin engel olamadığı bir aşkı ele alıp, onu da anlatmayı başaramadığını düşünüyorum.
böyle filmler genelde bütün tarafların içinde soysuzların olduğunu gösterebilmek için yapılır. cennet krallığı misali. kilit karakter dr.jude ydi. onun nedeni anlatılmalıydı. filmi bir boşluğa sürükleyen onun neden orada olduğunun anlatılmaması. hastaneye sonradan gelmiş olması, garip işlerde dr. woodruff u dışarda bırakması ayrıca dr. woodroff un hikayesinin verilse de jude ye dokunulmaması şüphelerimi üzerinde yoğunlaştırdı. savaşı tahrik edip besleyen tarafta olduğu hissiyatını yarattı ve bu düşünceyi tavırlarıyla besledi. josh da bunu verebilmede gayet başarılıydı. hareketlerinden tavırlarından bir tarafı haklı bulduğu belli oluyordu. bir tarafı haklı bulduğu için taraf tuttuğu sonucu çıkartılıyor. ama dediğim gibi jude un ve ismail veli nin hikayesi anlatılsaydı film çok daha anlaşılır olur ve daha iyi yerlere gelebilirdi. kendi çıkarımlarımla beğendim fakat filmin bana verdikleri ile beğenmediğim bir film oldu. milli duyguları yoklayarak merak uyandırmayı başarmış, fakat film olarak değerlendirirsem heyecan yaratmada başarısız.

Ne izlediğimi bilmiyorum. Lütfen Selçuk Yöntem, Haluk Bilginer izler biraz koltuklarımızı kabartırız diyenler aldanmasın. Neresinden eleştireceğimi kestiremiyorum.En azından illa izleyecekseniz evde izleyin. Her şey olayım derken hiçbir şey olamayan bir film vakası daha diyerek özetlemiş olayım.