Kızıl Ekim (The Hunt for Red October) (1990)

Kızıl Ekim (1990)The Hunt for Red October

Puan Yeterli oy sayısına ulaşılamadı
Senin Puanın
Etiketler Aksiyon, Gerçekçi, Kült
Yönetmen
Dil
İngilizce
Ülke
ABD
Süre
135 dakika
13
2
52
7
Özet Fragman Beğenenler
kallehari profil fotoğrafı
kallehari
Hayatımda bu kadar alelade bu kadar vasat bir kara propaganda daha izledim mi bilmiyorum.
Soğuk Savaş döneminde Sovyet-Amerikan çatışmasını konu alan film, Sovyetlerin Amerikan sonarlarında görünmeyecek kadar nitelikli bir submarine kaptanını ve onun ''seçkin'' mürettebatının sözüm ona serüveniyle başlıyor. Serüven diyorum çünkü bu yolculuğa çıkmaları Sovyet bürokrasisinin izin verdiği rotadan bağımsız işliyor ve bu durum, parti yetkililerine oldukça geç ulaşacak olan bir mektup aracılığıyla ulaşıyor, bununla birlikte denizaltının adının ''Red October'' olması da apayrı ucuz, klişe bir gönderme. Film bundan sonrasında, savaş alanları içerisinde pek de alışık olmadığımız denizaltı çekişmeleriyle devam ediyor, Sovyet kaptanı Ramius ve CIA ajanı Doctor Ryan arasındaki bu gerilimli gelişimde, olayın başında Ramius'un planını Amerika'ya karşı girişilecek bir nükleer füze saldırısı olarak tasarladığını düşünüyorsunuz, fakat bum! meğerse Ramius ve ardılları ABD'ye iltica etmek niyetindelermiş... bundan sonrası tipik American Dream şemasında şekillenecek olan filmde Soğuk Savaş'ın hakiki yapısından oldukça uzak bir anlatım tercih edilmiş. Öyle ki, bir Sovyet Kaptanının tek hayali Montana'da yaşamak ve iki tane kadına ''sahip olmak''. Belki diyorsunuz, bu bir eleştiridir, fakat bununla da kalmıyor ''Yeni Dünya'' güzellemeleriyle Amerikan ajanı Ryan ile Kaptan Ramius arasında gerçekleşecek dostlukta Kristof Kolomb övgüleri baş gösteriyor. Film 90 yapımı, yani filmin çıkış tarihinden yaklaşık bir yıl (hatta neredeyse diyelim), sonra Sovyetler Birliğinin dağıldığını biliyoruz, bu noktada zamanlama hakikaten düşündürücü, bir de yapımın kitaptan uyarlandığı göze alırsak o dönem ABD elitlerinin aklın alamayacağı miktardaki ''savunma'' harcamalarını kamuoyundan saklamak amacıyla Sovyet korkusunu yayarak göz ardı etme çabaları oldukça anlaşılır. ''Kurtarıcı Amerika'nın'' ve onun ''patriot'' askerlerinin/ajanlarının kendini aklama çabalarından başka bir şey değil. Soğuk Savaş dönemiyle ilgilenenler arkadaşlar olursa bahsettiğim donelerle ilgili çarpıcı birkaç makale paylaşımı yapabilirim. Der Name Der Rose gibi müthiş ve gene uyarlama bir yapımda oynayan Sean Connery'e bu rolü hiç yakıştıramadım. 10/4
error_outline
Ricky.McFloyd profil fotoğrafı
Ricky.McFloyd
Bir soğuk savaş aksiyonu. Salt aksiyon arayanlar keyif almaz muhtemelen öyle büyük patlamalar falan yok fakat taktik, strateji ve konu akışı olarak çok başarılı gerçekten. Ayrıca denizaltılar üzerinden gitmesi ayrı güzel. 7,5/10
error_outline
TARIK59 profil fotoğrafı
TARIK59
Rus Kaptan Marko Ramius (Sean Connery), Amerika'ya iltica etmeye karar verir ve gemideki KGB subayını öldürerek Amerika'ya yönelir.Onu durdurmak isteyen Ruslar, Amerika'ya kaptanın kontrolden çıktığını ve füzelerini ateşlemeyi planladığını söylerler. Bunun üzerine CIA ajanı Jack Ryan (Alec Baldwin), geminin kontrolünü ele geçirmek ve kaptana eşlik etmek için denizaltıya biner.
error_outline