Bir kelimeyle özetleyecek olursak naif bir filmdi. Kostümler ve sanat yönetimi şahaneydi.
Ben nedense filmde en çok William'ın karısına üzüldüm. Çünkü insan bir kere aşık olur ve William da Adaline'e hala aşıktı, ama karısını seviyodu. 2.seçenek değilsin dese de öyleydi malesef.Aşık olduğu kişiyle evlenen kaç kişi vardır zaten şu hayatta.
öncelikle çok güzel bir konuya sahip bir film izleyeceğinizden şüpheniz olmasın , farklı bir konusu war we farklı konuların işlenmesi bile artık başarı bence .. filme gelirsek ilk 20 dk kadar biraz durağan buldum ama sonrasında film gerçek tadını wermeye başladı,Blake Lively şekilden şekile girip her bir yıla uyum sağlamış gerçekten iyi oynamış 2014 yılındaki Adaline we Ellis aşkı beni pek etkilemedi ama geçmiş Adaline we William aşkı anlatış we işlenişiyle kalbimden wurdu tabi Harrison Ford'un oyunculuğunun etkisi de büyük bunda . gerçekten beğendiğim bir film oldu we aşağıdaki yorumların aksine sonsuz bir yaşam we gençlik tercihim olurdu kesinlikle :)
konusu gereği abartıya fazlaca müsait olsa da her şey yerli yerindeydi... sandığımın aksine benim favorim adaline değil, william oldu... sade ve hoş anlatımı ile bu filmi izlemekten zevk alacağınızı umut ediyorum
Ne filmdi be :D Normalde hiç benim tarzım olmasa da ve bir de Blake Lively' i itici bulsam da filmi çok beğendim. İzlediğim en sağlam felsefeyi yapıya sahip romantik filmlerden biriydi. Güzel bir fikir ışığında oluşturulmuş ve güzel ince detaylarla harmanlanmış bir yapım olarak zihnimin bir köşesinde yer alacak. Ayrıca belirtmeliyim ki Harrison Ford harika oyunculuğuyla beni resmen hayran bıraktı. İşte burcst bana böyle romantik filmlerle gel :D
Benim gibi, Forever dizisini sevenler için şahane bir film.Konunun işleniş şekli, verdiği duygu, flashbackler hemen hemen aynı.Gözlerim ister istemez Ioan Gruffudd'u aradı ama oyuncular o kadar iyi ki performansları hiç altta kalmamış.Sonsuza kadar yaşama fikrinin pek de iyi bir şey olmadığı gerçeği içinize işliyor filmde.Ayrıca birkaç yerde, özellikle köpekli sahnelerde kendimi oldukça hırpalanmış hissettim ama filmi çok beğendim.Bazı kadınlar çok güzel ağlar, Blake Lively de kesinlikle onlardan biri! Not: hep derim çiçek yerine bi buket kitap alan sevgili candır diye, fikrimi çalıp kullanmışlar!! :)
Hayatımda izlediğim en güzel nadir filmlerden biri. Çoğu kişi ölümsüz olmak ister lakin filmde de dendiği gibi; 'Geleceğin olmadığında aynı tadı vermiyor. Birlikte bir gelecekten, birlikte yaşlanmaktan bahsediyorum. Bu olmadan aşk kalp kırıklığından ibaret.' Aşkı doruklarında yaşatan bu filmi gözyaşlarınız akmadan izleyemeyeceksiniz...
Bilimsel bilgilerde pek bir sıkıntı yok. Çok fazla ayrıntıya girmeye çalışıp da batırmamışlar. 2035'te keşfedilecek bir teoreme bağlayıp, filmi bilim-kurguya dönüştürmüşler. The Man From Earth (TMFE olarak anılacaktır) filminden bir iki alıntı var. Olay zaten oradaki gibi, yaşlanmayan bir insanın hikayesini anlatıyor. :) Tabi pek beğenmediğim noktalar var. TMFE filmiyle karşılaştırdığımda; TMFE'de adam binlerce yıldır yaşıyor olsa da, her konuda mükemmel bilgili değildi, ya da onlarca dil bilmiyordu. Kaldı ki, ne kadar yaşamış olursan ol, ne kadar tecrübeli olursan ol, bu pek de mümkün değil zaten. Normal hayatta, adamın 10 - 15 çocuğu oluyor, isimlerini unutuyor :D Gerçek olan budur. Tanıklık ettiği olayları, kişileri pek tabii hatırlar. Ancak genç kalması dışında, insan üstü birikimi gerçekçi olmamış. Bu kadar yazınca, sanki sevmemişim gibi bir algı oluşabilir. Tam aksine, çok sevdim. Kılı kırk yarıp da bulabildiğim 'kötü kısımlar'ı bu kadardı. ^^ Akıcıydı, oyunculuk hiç fena değildi. (zaten kadro sağlam) Geçmişe özlem ile beni baya sardı. Adaline'in hayatı, aşkları, çektikleri, korkuları ve özlemleri. The Age of Adaline, duygusal anlamda gayet doyurucuydu. Kurguda da, abartmaksızın tutturulmuş kararı da filmi bir basamak yukarı taşımış. Tavsiye ederim :)
Tabi pek beğenmediğim noktalar var. TMFE filmiyle karşılaştırdığımda; TMFE'de adam binlerce yıldır yaşıyor olsa da, her konuda mükemmel bilgili değildi, ya da onlarca dil bilmiyordu. Kaldı ki, ne kadar yaşamış olursan ol, ne kadar tecrübeli olursan ol, bu pek de mümkün değil zaten. Normal hayatta, adamın 10 - 15 çocuğu oluyor, isimlerini unutuyor :D Gerçek olan budur. Tanıklık ettiği olayları, kişileri pek tabii hatırlar. Ancak genç kalması dışında, insan üstü birikimi gerçekçi olmamış.
Bu kadar yazınca, sanki sevmemişim gibi bir algı oluşabilir. Tam aksine, çok sevdim. Kılı kırk yarıp da bulabildiğim 'kötü kısımlar'ı bu kadardı. ^^
Akıcıydı, oyunculuk hiç fena değildi. (zaten kadro sağlam) Geçmişe özlem ile beni baya sardı. Adaline'in hayatı, aşkları, çektikleri, korkuları ve özlemleri. The Age of Adaline, duygusal anlamda gayet doyurucuydu. Kurguda da, abartmaksızın tutturulmuş kararı da filmi bir basamak yukarı taşımış. Tavsiye ederim :)