Sonbahar (2008)Autumn

Kelimelerin sessiz kaldığı, yaşananların hikâyesiyle kartpostal gibi bir filmdi.

Bazen kelimeler sessizleşir ya. Bu hikayede bunu göreceksiniz...

Bazı filmler bir yumru oturtur içimize ezer bizi öyle bırakır..

Siyaset yüzünden hapis yatan bir adamın hastalık sonucu hapisten çıkmasını ve bir hayat kadınına aşık olmasını , son zamanlarını anlatıyor film. Karadeniz'in doğa manzaralarını izlerken büyük bir keyif alsamda filmi çok beğenmedim. İdare ederdi.

Son sahnesini defalarca izlediğim film. Tek kelimeyle bir başyapıt.

Sıfır ajitasyonla boğaz düğümleten nadir filmlerden, her bir karakterin kendine has doğallığı var. Buram buram Karadeniz kokan, üstüne müzikleriyle de ağır darbe vuran bir film. Ayrıca Yusuf (Onur Saylak) karakteri de tıpkı Elka'nın (Megi Koboladze) cuk diye oturan "Rus romanlarından çıkmış gibisin" tespitiyle "hakikaten ya" dedirterek aklımın güzel bir köşesine kazanmıştır. Daha önce rast gelseymişim keşke...

Onur Saylak tan müthiş bir oyunculuk..

siyasi sebeplerden apse girmiş bir solcu genç... ölümcül hastalığı sebebiyle affa uğruyor; son günlerini memleketinde (karadenizin bir köyü) geçiriyor.

İzlediğim en iyi türk filmlerinden biri. Gerek müzikleri gerek doğası ve oyunculukları ile mutlaka izlenmeli . Türk sinemasının kıyıda köşede kalan güzelliklerinden biri . Keşke daha fazla insana ulaşsaydı izlenseydi diyorum .

film o iskelede bitseydi kusursuz olacakti benim icin...