Salo ya da Sodom'un 120 Günü (1975)Salò o le 120 giornate di Sodoma

Bu film izlemesi ve hazmetmesi son derece zor, sınırları zorlayan, en rahatsız edici filmlerin başında geliyormuş. Bence böyle gözükmesinin nedeni; yönetmenin insanların görmediği ya da görmeyi reddettiği gerçekleri tüm çıplaklığıyla gözler sermesidir. Köle- efendi ilişkisine aklın almayacağı kadar sert yaklaşımı hayatına mal olmuş. Pasolini gördüğüm en cesur yönetmenlerden. Mutlak güç mutlak yozlaşmayı getirir. Mutlaklaşan gücün beklediği; sorgusuz sualsiz itâatdir. Karşı çıkılması durumunda hüküm baştan hazırdır. İktidarı tehdit eden her durumda ceza vardır ve bu iktidar tiksinmeden her şeyi yapabilme- yaptırabilme gücündedir. Kural bellidir aslında: boyun ey, hayatta kal. Üstünlük şiddet üzerinden kuruludur. Yönetmenin derdi belli aslında. İlham perisi Sade’den beslenerek otorite yanlış kişilerin ellerindeyse nelere yol açar, maliyeti ne olur, insan insansal yanını yitirdiğinde ne olur’u karanlığın her türlü yönünü tüm yürek yemişliği ile anlatmış. Çok fazla alt okuması olan bu filmi izlemek insanı yorar, üzer, sinirlendirir belki ama ‘faşizm’ denilen hadisenin tam olarak ne demek olduğunu anlarsa tam da bu filmle anlar !

Nazi temalı savaş filmi tarzı zannedip izledim.Tam anlamıyla rezalet. Sakın izlemeyin üç ay tahmini yemek yiyemezsiniz.Yönetmenden tut tüm ekip kafayı yemiş.Bunlarda beyin yerine kızgın deniz kumu var.1.1

Kimse bu film sanat kokuyor demesin. Bildiğin bok kokuyor bu film.

Spoilerı göster

0 puan veremediğim için 1 puan.

Bana izlemesi zor gelmedi, filmin anlatmak istediğini çok farklı ve gerçekten rahatsız edici pek çok farklı şekilde daha önce izlediğim için olabilir. Bu film içinse rezil kere rezil diyorum. Gaspar noe'nin favori filmiymiş diye izledim fakat Gaspar'ın en kötü filmiyle dahi yarışamaz bence. Beklentimin yüksek olmasıyla ilgili de olabilir ama faşizm eleştirisi olarak oldukça zayıf ve yapay bir film. Ne karakterlerle bağ kurabiliyoruz ne şiddetti hissedebiliyoruz. Poserlar kızmasın ama vaktinize yazık etmeyin pas geçin bu filmi.

ben bu filmi neden izledim acaba nasıl oldu da karşıma çıktı

pasolini, eros üçlemesi filmlerinde (ıl decameron – 1971, ı racconti di canterbury – 1972, ıl fiore dele mille e una notte – 1974), cinselliği hayatın rutini içerisinde toplumca yasaklanmış yaşamın içerisinden bir olgu gibi ele alırken, bu filmde provokatif bir biçimde ele alır.

salo’nun rahatsız ediciliğin sınırlarını zorladığı yapısının insanoğlunda gerçekten yer alan korkunç şeyleri anlatabilip anlatamadığı ya da sert bir faşizm eleştirisi olup olmadığını tartışmaya başlamadan önce başat öğesi olan “iktidar etme” olgusu üzerinde durmamız gerekiyor. çünkü filmde bu olgunun işleniş biçimi her ne kadar yerindedir ya da değildir tartışılır olsa da filmin çıtasını oluşturur.

İzlediğim en rahatsız edici filmdi yönetmeni filmden sonra kendi arabasıyla ezip öldürmüşler sanırım

merhaba ben psikolojisi bozulmuş gibi :)

Ömrünün yarısını hapishanede yarısını akıl hastanesinde geçiren ve sadizme ismini veren Marquis de Sade'in aynı isimdeki kitabından uyarlanan bir film. Böyle söyleyince fazla ilgi çekici geliyor biliyorum ama Srpski yada The Human Centipede'i çerezlik olarak izleyen bana bile ağır geldi. Düşünün ki 1785 de yazılan kitap şiddet ve sadizm dozu oldukça azaltılmış şekilde 1975'de film yapıldığında bu güne kadar yapılmış en rahatsız edici film olarak nitelendiriliyor.

Yönetmeni sapkınlık ile suçlayanları ben anlamıyorum. Tamam filmdeki sahneler midenizi bulandırdı ama filmi izlerken nerenizle izliyorsunuz anlamak güç. Film ne anlatıyor, neden böyle bir şeye kalkışılmış azıcık çalıştırın be şu saksıyı.

Açıkçası izlemek için sağlam mide, iyi sinirler ve sabır gereken filmlerden. Sınırları zorluyorlar işte bir bu bir de sırpski film.

Hayatımda bu kadar iğrençliği bir arada görmedim... Resmen öğüre öğüre izledik :/

Ne kadar sapkınlık varsa bu italyanlarda zaten.. uzak durun psikoloji bozar