Beklenmedik bir şekilde saran ve kendini izlettiren bir film olmuş. Tam da bisiklet tutkunlarına göre, hareketli ve enerjik. Bi yerde okuduğuma göre Joseph Gordon-Levitt karakterine tam anlamıyla bürünebilmek için dublör kullanmayı reddetmiş. Filmdeki heyecan verici kovalama sahnelerinden birinde bisikletinden uçarak taksinin arkasına düşmüş ve 31 dikiş ile atılmış. Ne diyelim takdire şayan bir oyuncu ✨
baştan sona aksiyonu hiç durmayan arabalı izlemeye alışık olduğumuz türün bisikletli epey de keyifli hali. he ama joseph gordon levitt olmasa izler miydim? sanırım hayır.
Hız yapan otomobillerin arasından sıyrılmak, çıldırmış taksiler, açık kapılar ve sekiz milyon huysuz yaya New York’un en atik ve en iyi bisikletli kuryesi Wilee’nin (Joseph Gordon-Levitt) güçlük iş ortamındaki unsurlardır. Fixie sürmek kolay bir iş değildir. Frensiz, süper hafif ve tek vitesli olan bisikletin sürücüleri de ya çok yetenekli bisikletçiler ya da trafiğe her çıkışlarında hayatlarını riske atan hafif intihara meyilli tiplerdir. Ancak hayatını her zaman sınırlarda yaşamaya alışık olan bir adam rutin bir teslimat Manhattan sokaklarında yaşanan hayat memat kovalamacasına dönüşünce alışık olduğundan daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalır. Wilee günün son zarfını teslim etmek için eline aldığında, paketin farklı olduğunu fark eder. Bu kez, biri gerçekten de Wilee’ye öldürmeye çalışıyordur.
Ancak hayatını her zaman sınırlarda yaşamaya alışık olan bir adam rutin bir teslimat Manhattan sokaklarında yaşanan hayat memat kovalamacasına dönüşünce alışık olduğundan daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalır. Wilee günün son zarfını teslim etmek için eline aldığında, paketin farklı olduğunu fark eder. Bu kez, biri gerçekten de Wilee’ye öldürmeye çalışıyordur.