Predestination (2014)

Zaman döngüsü filmlerinin en iyileri arasında yer alabilen bir yapıt. Paradoks ve anaforlarla beyin yakan Ayrıca mekan ve oyuncu seçimi ile film su gibi izlettiriyor kendini. Geçmişin geleceğiyim adeta konusu🤪🫂

İlk çıktığı yıllarda izlediğim ve kaç kere aynı zevkle izlediğimi unuttuğum, beyin yakan filmlerde ilkleri zorlayan muazzam bir başyapıt. Konusu ve işlenişiyle kendisine hayran bırakan bir film. Olay örgüsü inanılmaz. Çok ama çok beğendim. Şiddetle tavsiye. 8.5/10

Hiç bu kadar güzel bir film beklemiyordum. İşlenişi, akışı, kurgusu, oyunculukları ki burada Sarah Snook adına özel bir parantez açıyorum çünkü enfes oynamış. Gerçekten çok iyiydi bazı yerleri çok net yakalarken bazı yerler hiç tahmin etmediğim şekilde çıktı. Filmi izlerken bulmaca çözer gibi hissettim kendimi, oldukça iyiydi. Tavsiye ederim.

fazla abartılan bir film.. beğenmedim.. filme puanım : 10 üzerinden 6

Nasıl bir paradoks izledim ben böyle aman Tanrım..
"Bekleyenlerin başına güzel şeyler gelir derler, bilirsiniz. Ama sadece acelesi olanlar geride bir şeyler bırakır."
Abraham Lincoln

ve beyin error.. her şeyi biliyormuşcasına izleyip son 10 dakikada bilmediğinizi farkediyorsunuz..

Ohaaa.. Dilimin kabalığını mazur görün ama bir süre "Oha" kafasında kaldım kavrayınca. Başlamadan önce kafanızı boşaltın ben biraz sersemledim kanımca sert bi kahveye ihtiyacı var. Senaryo, kurgu hele oyunculuk muazzam. Finalde karnınız doymuyo onu söyliyim, insan acaba devamı varmı diye düşünmeden edemiyo :D

"Ben demin ne izledim?" diye sorduruyor adama. Neden bu kadar geç izledim?!

Gayet sakin kafayla izlenmeli :))Şaşırdık mı evet,etkilendik mi evet,düşündürdü mü eveet ki hala düşünüyorummm ...Ama açıkcası Sarah Snook'tan bu kadar güzel bir oyunculuk beklemiyordum o beni ayrı şaşırttı ..

ne oldu?ne bitti?o kim? bu kim?ne alaka ya?..derken film bitti.film bi yere kadar beyin yaksa da,''off yoruldum''dedirtmeden ortaya çıkıyo her şey(desem de inanmayın).Güzell!!kesinlikle güzel film!tekrar açıp izlenilecek ve eminim ilk izlenimdeki keyfi,heyecanı bozmayacak filmlerden:)

insan, başlangıç ve bitiş noktası denen kavramlar illa ki var olmak zorunda diye düşününce, beyni yakan film.

paradokslar bir çember gibidir. herhangi bir başlangıç veya bitiş noktası bulunmaz. tüm hikayeyi alıp öylece kurgulayıp kabul etmeniz gerekir.

bunun olabilmesi için ilahi bir gücün o sistemi kurgulayıp başlatması gerekiyor. bu filmde neyi başlatıyor peki? zamanı. çünkü sistemi kuran kişi zamandan bağımsız. gidiyor ve hikayenin yaşandığı yılların içerisine bir çember yerleştiriyor. paradoks meselesi bundan ibaret. bu paradoksun içine girip oradan çıkmaya çalışan her türlü açıklama da daha en başından çöker.

filmde neyi izledik peki?
bu çemberin olay örgüsünden oluşmuş bir tam turunu.

elinize bir kalem ve kağıt alıp her detayı not ederek, zamanda yapılan ileriye/geriye sıçramaları öncelikle kronolojik, ardından mantıksal açıdan sıralayarak, elde ettiğiniz bulguları da adeta bir bilimadamı edasıyla değerlendirerek izlemeniz gereken; zaman, geçmiş, gelecek ve kader gibi insanoğluna hükmeden fenomenlerin farklı açılardan irdelendiği bilim kurgu filmi.

yani öyle bir film ki; bunu sinemada izleyip, tek seferde her şeyi açık ve net anlayabilen insanları toplayıp koruma altına almak gerek. devletimize buradan çağrıda bulunuyorum; ortaokullarda ve liselerde gençlerimize bu filmi izletin. filmin yarısını bile doğru anlamış olanları özel sınıflarda, özel eğitimlere tabi tutun. emin olun faydasını göreceksiniz.

ha şunu da gözlemlemiş olduk ; fantezi bir kurgusu olan böyle filmlerde her zaman mantık arayan einstein'lar var ülkemizde.

SPOILER EFENIM UZAK DURUNUZ !!!

ayrıca benim filmden anladığım, hayatımızı mahvetmiş gibi görünen olaylar aslında bizi daha iyi bir geleceğe götürüyor. ve aşık olduğumuz, nefret ettiğimiz, özlem duyduğumuz, öğrendiğimiz, öldürmek istediğimiz kişi kendimizden başkası değil.

Değerlendirmeme şöyle başlamak istiyorum, "Böyle filmleri hangi kafayla yazıyorsunuz arkadaş!!" Herkesin mutlaka izle dediği ama uzun bir süre ertelediğim filmdir kendileri. Hikayesi beyin yakan cinsten. Olay örgüsü derler ya hani bu filmde olaylar örgüden de öte nakış gibi işlenmiş, kusursuz inci bir kolye gibi dizilmiş. Tüm dikkatinizi filme vermediğiniz takdirde bazı noktaları kaçıracağınıza garanti verebilirim. O yüzden sakin kafayla ve yüzde yüz filme odaklanarak izlemenizi tavsiye ediyorum. Şaşırtıcı bir sonu var ama ben aşırı şaşırmadım diyebilirim. Karakterlerin kimliğini biraz erken çözdüm sanırım o sebeple aşırı şaşırmadım desem yalan olmaz. Ya da film hakkında çevremden aldığım yorumlar sebebiyle beklentim çok yüksekti o yüzden bana öyle geldi. Oyunculuklara gelecek olursak Sarah Snook sen muhteşem bir detaysın..Bu kadar iyi bir oyunculuk beklemiyordum. Önyargılarımı ezdin geçtin be kadın! Bence benim kadar geç kalmayın, bir an önce izleyin! :)

SPOILER - SPOILER - SPOILER Filmin başlangıcında, bir zaman ajanımız bombanın patlamasıyla yüzü yanıyor, bombacı kaçıyor fakat başka bir adam gelip bu ajanımıza yardım ediyor, tamam öğrendik bu adam Robertson yani ana karakterimiz; yüzü yanan adam ise John/Jane olmalı yani John'un yüzü yanıp Robertson'a dönüşüyor, filmin sonunda John'un zaman ajanı olmaya başladığını görmüştük bu da demek oluyo ki John bir görevde 1992 yılında yani yüzünü yaralıyor, bu sırada hareket bile edemezken biri gelip makineyi önüne koyuyor bu adam ise kendisinin gelecekteki hali, John yüzü yandıktan sonra ameliyat oluyor hatta annem bile tanıyamaz vs. diyor, bence bunu göreve gideceği için diyor, filmin sonunda müthiş bir şarkı giriyor ve olaylar sırasıyla diziliyor, taşlar yerine oturuyor: John=Jane=Robertson, Robertson filmin sonunda "You see, i love her too" onu ben de seviyorum diyor, sonra başka gelecekteki yazı yazdıktan sonra ayağa kalkarken vücudundaki kesikleri görüyoruz. Yani denklem şöyle; Jane > John > Robertson. Kafanızda olayları baştan sona doğru canlandırırsanız, mantıklı olanın bu olduğunu hatta doğrusunun bu olduğunu anlarsınız. filmin inanılmaz bi hikayesi var paradoks sınırsız düşünebilirsin yolun sonu yok. Ben de Predestination filminin finalinin açıklamasını araştırdım, okuduğum hikayeye göre böyle. Kendi kuyruğunu yiyen yılan döngüsü ile, tek bir karakterden 3 kişi çıkarılan film yoğğ amğ dedim ama dünyanın en iyi bilim kurgu filmlerinden biridir. ;)

Çok güzel bir özetini buldum. Hikayeyi tam kavrayamayan arkadaşlar okusun.

Bir gün bir yetimhaneye bir kız çocuğu bırakılır. Yetimhanedekiler bu çocuğa Jane adını verirler ve büyütürler. Jane, bir gün okulda Jim adlı bir adamla tanışır, aşık olurlar; fakat sonra tartışır ve ayrılırlar, ancak Jane hamiledir. Çocuğu doğurur ancak aynı akşam birisi hastaneye girip çocuğu çalar. Jane ise çok hastalanır ve tek çare olarak doktor, Jane'i kurtarmak için onu bütünüyle erkeğe çeviren bir operasyon yapar. Jane, Jim adını alır. Bir gün barda birisiyle kavgaya girişir ve dayak yer, barmen yanına gelir ve der ki, "Bu zamanda mutlu değil gibisin, benim bir zaman makinem var, geçmişe gitmek ister misin?". Jim geçmişe gider ve orada Jane adlı bir kızla tanışır, aşık olur ama sonra ayrılırlar. Bir gün Jane' in bebeği olduğunu öğrenir, gizlice gidip hastaneden çocuğu çalar ve zaman makinesiyle daha da geçmişe giderek onu bir yetimhaneye bırakır. Daha sonra zaman geçer ve birkaç iş değiştirdikten sonra barmen olur. Bir gün dayak yiyen Jim ile karşılaşır ve yanında gidip der ki: 'Bu zamanda mutlu değil gibisin, benim bir zaman makinem var, geçmişe gitmek ister misin?"

Show spoiler

Yorumlara katıldığım doğrudur (: