Altın Göl (1981)On Golden Pond

Keşfedilmemiş nadide filmlerden...Bir film düşünün ki başrolünde Katharine Hepburn ve Henry Fonda oynuyor, yardımcı karakter Jane Fonda, bir film düşünün ki bu iki isim son dönemlerinde yaşlılık üzerine bir senaryoda oynuyor, dikkat ederseniz Katharine Hepburn ve Henry Fonda bahsettiğimiz isimler,bir tanesi sinemanın tanrıçası diğeri tüm zamanların en iyi erkek oyuncularından biri.Filmi iştahla açmanız için size sadece iki neden söylüyorum.Parantez içinde Katharine Hepburn'un oynadığı hiç bir film kötü, sıkıcı olamaz bu da var.O varsa hiçbir şey düşünmeden açıp filmi izlersin neden tüm filmlerinin alt yazısı yok diye söylenirsin,onun sahneleri gelince ekrana kitlenirsin nasıl bu kadar harika olabiliyor diye iç geçirirsin...Neyse Hepburn'e olan aşkımız sonsuz bir kenara bırakıp filme dönelim.Öncelikle senaryosu mükemmel.Yönetmenin dili,yarattığı Altın Göl'deki o tatlı anılarla dolu sıcacık atmosfer harika.Filme giriş iki efsanenin yeniden Altın Göl'e gelişleriyle ve çok tatlı diyaloglarıyla başlar ve o ilk diyaloglarla filmi,Norman Thayer Jr.'ı seversiniz.İlerleyen sahnelerde yine Norman ThayerJr. ön plandadır Ethel ile diyologları sizi içine çekmiştir gülümser vaziyette filmi izlerken Norman gençlik resmini görür eskileri hatırlar yönetmen burda istediği duyguyu vermiştir.Norman ve Ethel'ın diyologlarıyla filmin içine hafiften girersiniz,oyunculukların büyüsünde Norman birden idolünüz olmuştur.Film bu tempoda devam ederken yıllardır görmedikleri kızları Chelsea de Altın Göl'e gelir,konu gittikçe zenginleşir film harika senaryosuyla devam ederken Norman zirve yapmıştır artık.Sıcacık senaryosuyla dalıp izlerken filmin sonu geliverir,son sahnesinde bir duygu seli olur bir sigara içip açıp tekrar o tatlı sahnelere bakarsın ve Norman artık unutamayacağın bir karakter ve On Golden Pond unutamayacağın bir film olmuştur.Evet bu filmde Henry Fonda Norman Thayer Jr. ile zirvede bırakmış filmi alıp götürmüş , oynamamış yaşamış adeta bu da beni en çok etkileyen şey oldu gördüğüm en iyi erkek oyuncu performanslarından biriydi.Henry Fonda'dan o kadar çok bahsettim ki diyeceksiniz başta Katharine Hepburn Jane Fonda falan diyordun ne oldu.Jane Fonda iki efsanenin arasında kaybolmamış hakkını vermiş ama bu iki isim dururken filmde çok göze batmıyor.Ethel karakteri ise ancak bu kadar iyi oynanabilirdi ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi o psikoloji,yani iki efsanede kariyerlerine mükemmel son vermişler.İkiside bu filmde Oscar'ı aldı Henry Fonda aldığı ödülü göremeden öldü ve efsane kariyerinde tek oscarı görememiş oldu Hepburn ise bundan sonra yaşında etkisyle çok projede yer almadı yani ikisi de zirvede bırakmış desek yanlış olmaz.Yazımı AFI'nin tüm zamanların en iyi 100 repliğine seçtiği replikle bitiriyorum."Dinle beni bayım. Sen benim parlayan zırhındaki şövalyemsin. Bunu asla unutma. O atın üzerinde geri döneceksin ve ben de senin tam arkanda olacağım. Sana sıkıca tutunacağım ve birlikte uzaklara, çok uzaklara gideceğiz."