Naked (1993)

'' Şimdi ilgili hiçbir sorun yok, şimdi iyidir. Şimdi ile ilgili tek sorun aslında böyle bir şeyin var olmamasıdır.Çünkü şimdi gelecektir, gelecek de geçmiş. Ve hepsi aslında aynıdır. Varoluşa geçiş ve öteki tarafa geçiş. Var olmak ve yok olmak. Gelecek şimdidir.”
Bol diyalogların olduğu ve içinde kaybolmak istediğiniz bir film arıyorsanız, buyurun . . .

Ayık kafayla izlenmemesi gerek film. Diyaloglar, replikler güzel düşündürüyor ama film olarak beni çekmedi. Sabit bir konusu yok. Hayatı sorgulamak istiyorsanız izleyin.

Bıktık şu varoluş sancılı, sürekli bilgece cümleler kurup, yargı dağıttığını sanan tiplerden. Bunlardan gerçek hayatta da çok türedi maalesef. Eskiden bu tipleri enteresan bulur, hatta yer yer çekici olduklarını düşünürdüm. Bu filmde de açıkça görüldüğü üzere, bunların en büyük zararı savunmasız kadınlara. Iki üç karmaşık cümle kurup, hooop ağlarına dusuruveriyorlar hayatta tutunacak tek dalı olmayan, çaresizce kurtuluş yolu arayan kadınları. Kendilerini öyle güzel acındırıyorlar ki, çoğumuz izlerken, aslında bu hengamede solup giden kadınları görmüyoruz bile. Cinsiyetçi bir yorum olabilir ama ben gerçekten bu gereksiz felsefe yapan, bir yaralı parmağa işememiş, çok şey bilip kafa ütüleyen adamlardan acayip sıkıldım. Film çok güzeldi ama o kadar rahatsız oldum ki, iki parazitin de ölüp gitmesini, kadınları rahat bırakmasını istedim. Demem o ki, artık bu büyük cümleleri yemiyorum ve Johnny gibilerin pek çok katilden bile daha tehlikeli olduklarını düşünüyorum.

karakterleri davranışları beğendim ama konusuna göre fazla uzundu gereksiz detaylar ve uzatmalardan ibaret 2 saat 9dk değilde 1 saat 9dk olmalıymış :) izlenebilir ama birçok kişiye hitap edecek türden değil.

Tanrı, nefret dolu bir Tanrıdır. Tanrı iyi olsaydı, kötülüğün dünyada ne işi olurdu? Acı, nefret, açgözlülük ve savaşlar neden var? Hiç mantıklı değil. Fakat eğer Tanrı nefret doluysa dünyada iyilik neden var diye sorabilirsin? Aşk, umut ve zevk neden var? Kabul edelim. İyi, kötü tarafından ezilmek için vardır. İyinin yadsınamaz varlığı kötünün ortaya çıkmasını sağlar. Bu yüzden, Tanrı kötüdür..

fark ettim de uzundur yorum yazmamisim. hele de bu filme yazmamak olmazmis. cok degisik bir zamanda su an artik olmayan bazilariyla izlemistik. bu filmin bende etkisi : olum karsisinda hepimiz yalniziz. bu evde tek kalaninyalnizligi degil, bu kalabalik icindeki yalnizlik degil, bu caresizligin dile gelmis yalinligidir.

Filmin başından sonuna kadar,varoluşsal sorgulamalarla örüldüğünü çok net bir şekilde görebiliyoruz.Bekçi ile olan bölümde, bu sorgulamalar adeta zirve yapıyor.

izlerken bana evrim kusturan klasik ekşici filmi

Varoluşçu felsefe ve nihilizmle yoğrulmuş bir beynin yaşamdaki yansımasına en açık örnek olmuş..

'Hiç düşündün mü, hiç bilmesen de şu berbat hayatının en mutlu anını çoktan yaşamış olabilirsin ve geleceğinde hastalık ve acılardan başka bir şey olmayabilir." deme cesaretini gösteren film.

‘’Temelde benim söylemek istediğim birkaç yumurta kırmadan omlet yapılamayacağı ve insanoğlu sadece kırık bir yumurta. Omletse iğrenç olmuş.’’ Nihilist nihilist ışıklar saçan bir film.

Varoluşçu,hiçliği felsefe edinmiş,kendinden ve kalabalıklardan kaybolmayı ve soyutlanmayı seçmiş,alaycı,kaybetmemek için kazanmamayı yeğlemiş,başkalarını acıtan ama en çok kendine zarar veren birisinin içsel öyküsü.Sabır isteyen,özgün ve özel bir film bence. David Thewlis'in oyunculuğu akıldan çıkmayacak cinsten. Charlie Chaplin'in hayat dar alanda komedi,geniş açıda trajedidir sözü de başroldeki karaktere uygun gibi geldi.

İngiltere sinemasının incisidir, bu film

Mike Leigh çok farklı bir yönetmen. Tüm filmleri izlenir. Hemen hemen hepsinde aynı oyuncuları görürsünüz.

Tam anlamıyla bir diyalog filmi. Belki de en iyisi.Özellikle gece bekçisiyle olan bölümler varoluş nedenlerini ve anlamını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor Neyse bırakalımda Johnny konuşssun:
bir kaç tane yumurta kırmadan
omlet yapamazsin...
ve insanoglu sadece kirik bir yumurtadir..
''ve omlet... berbat kokuyor.''