Dinlerdim ama hayatı hakkında isminden başka bir şey bilmiyordum. Balyoz yemişim gibi hissettirdi. Ne zorluklar çekmiş. Şarkılarını şimdi daha anlayarak dinliyorum.
"Herkes cennette doğar, bazıları cehennemde büyür." - Müslüm Gürses
2013 yılında bir şehirler arası otobüsteyken öğrenmiştim müslüm gürses'in vefatını. ne o gün ne de ondan sonraki bu 7 yıl içinde müslüm babanın hayatını hiç merak etmemiştim. bugün de merak ederek açmadım aslında. çıktığından beri izlemek istediğim için açtım yalnızca. bunca zaman ben de muhtemelen çoğunluğun yaptığı gibi sadece zor gecelerde dinledim müslüm babayı. tüm o duygularda bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim.
babasıyla yaşadığı sorunlardan dolayı baba olmamayı seçen bir şarkıcının, hayranlarının "baba"sı konumuna gelişinin hikayesini izliyoruz.
Kesinlikle izlenmesi gereken bir film.Biyografi filmi olarak güzel bir yapıt olmuş.Zor geçen müslüm babanın hayatının film olarak yapılması kalıcı bir eserdir.Emegi geçen her keze teşekkürler.
Çok peşin yargılı yaklaştığım bir film daha. İlk çıktığında tartışamadığım eleştiremediğim için üzüldüm izledikten sonra. Bir tanem, hayatımı değiştiren kadın, sevgilime birlikte olduğumuz süreden pay biçtiği ve izlememe olanak tanıdığı için teşekkür ederim. Arabesk denince o acıdan mıdır nedir uzak durasım geliyor. Bu duyarsız olmak ya da dert küçümsemek anlamına gelmiyor tabi ki. Görüntü yönetmeninin hakkını vermek lazım hiç koparmadan seyrettirdi kendini. Kurguyu basit ama tatlı buldum. Kaldıramadım, perişan oldum. Timuçin Esen estirmiş hakikaten. Zerrin Tekindor da öyle. Filmde bir şey hoşuma gitmedi diyebileceğim hiçbir şey yok. Psikoloji bozan sahnelerin bile kısa tutulmasını ayakta alkışlıyorum. Geçişler gerçek hayattan uzak sinemaya yakındı olması gerektiği gibi. Zaman zaman filmden kopmak gerekiyor ki bu bilinçli verilmiş kararların hepsi uygulanabilmiş. Yaşarken koptuğum ve tekrar yaşama döndüğüm bir film oldu. Amaaan amma arabesk duygu sömürüsü, göz yaşı operasyonu dedirtmedi Ayla gibi. Acı dolu sahneler sanki ertesi gün hatırlanıyormuş ve artık o kadar acı birikmiş ki hiç zarar veremiyormuş gibi bir his uyandırdı. Sisifos gibi. Her gün taşınan taşın ağırlığı bilinir, yaşanılan eylemler / duygular ezberlenir ve daha ağrı yaşanamaz. Bireysel acılar ile toplumsal acıların karşılaştırıldığı sahne beni en çok etkileyen sahnelerden biri oldu. Ve ulusal hafızanın, bireysel hafızadan daha güçsüz olduğunu anladım. Bireyin acısı daha baskın olduğundan toplumsal olaylar unutulmaya o kadar çabuk yüz tutuyor ki inanamadım. Bu nedenle belki de düzen güçlerinin en büyük silahlarından biri bu. İnsana hayatın acılar yaşatacağını bilerek "her gün başka bir toplumsal olay yaratma." Sonra dönüp benim acım daha büyük deriz ve aslında o toplum bilinci hiçbir şekilde oluşmaz. Paternalizm ile Müslüm ilişkisi kurdum biliyorum çok enteresan; Devlet Baba ile Müslüm Baba diyelim bunlara ve hayranı olan kişi ona zarar vermek isterken bunun nedenlerini hep birlikte sorgulayalım. Kendimize ne kadar zarar veriyoruz kendimizi sevdiğimiz için mi sevemediğimiz için mi? Bir devleti sevmek gibi.. Bir insanı sevmek gibi. O kadar çok seviyoruz ki içine ediyoruz.
Film gibi bir hayat... Ama bazı olaylar öyle üstünkörü geçilmiş ki tabiri caizse malzeme ziyan olmuş. Bu yüzden filmde konu malzemesinin iyi kullanılmadığını düşünüyorum. Oyunculuğa gelince Timuçin Esen zoru başarmış diyemiycem. Ortaya koyduğu oyunculuktan ziyade kötü bir taklit gibi geldi bana. Diğer oyunculara diyecek lafım yok. Müzikler ise müslümü müslüm yapan şarkılar seçilseydi film daha iyi oturabilirdi zira müzikli sahneleri atlamak zorunda bile kaldım.
Güzel bir biyografi filmidir. Artık böyle biyografi filmlerini yapabildiğimizi görmek sevindirici, umarım daha çok benzer işlere imza atarız. Filme gelince, üzücü ve duygusal bir film. Gerçekten bir insanın en kötü şeylerle baş edebildiğini ve onca yaşananlara rağmen mücadeleden vazgeçmediğini görmek hayranlık vericiydi. Muhterem hanımınsa o kadar şeye rağmen aşkından vazgeçmediği görmek ne bileyim sadece filmlerde olan bir hayat hikayesi gibi... İzleyin ve adama neden baba diyorlar anlayın işte.
Ülke olarak bişeyleri abartmayı çok seviyoruz. Hani filmin tüm eksiklerini bir tarafa bırakalım Timuçin Esenin sesine katlanmak ızdırap vericiydi. Neysem....
Açıkcası önyargı beslediğim için sinemada gitmeye layık görmemiştim duyduğum tüm iyi övgülere rağmen. Şimdi izleyince artık Türk filmlerine o kadar da önyargı beslememek gerek diyorum. Çünkü bir kaç yıldır düzenli olarak gerçekten kaliteli filmler de yapıyoruz.Başından sonuna etkileyici ve sürükleyici bir filmdi. Şiveler ve oyunculuklar çok başarılıydı. Timuçin Esen'in performansı gerçekten mükemmeldi. Bir iki ufak yerde aşırıya kaçtığını düşünsem de sanırım bundan daha başarılı canlandırılamazdı bence karakter.Konuşması ve mimikleri bir çok yerde birebir aynıydı. Müzikler zaten kült olmuş şarkılar. Dinlemiyor olsanız da aşina olduğunuz müzikler ve filmden sonra dinlemeye başlayacaklarınız bile olabilir :) dram kısmı çok yoğun ve başarılıydı. Öte yandan filmin konusuna gelirsek de yıllardır bildiğimiz tanıdığımız Müslüm Gürses'i ne kadar tanımadığımızı görüyoruz. Ne kadar zor şeyler yaşadığını anlamış oluyoruz. Biyografi türünde ülke sineması için bence başyapıt olabilecek seviyede. Tabiki eksikleri var ama biyografik film kategorisi için diyorum bunu. Çünkü bu şekilde filmi yapılması gereken daha nice sanatçılar değerli insanlarımız mevcut. Onları da herşeyleriyle tanımayı isterim açıkcası. 8,7/10
Müslüm filmi en başarılı biyografi filmlerimizden biri olmuş,harika.Müslüm Baba'yı hiç tanımıyormuşuz meğer orası ayrı,orası biraz,baya bir acı..Fakat sinemamızın kendine has bir karakter bulması adına çok değerli bir parça bu film bence.Senaryo dilinin de çok başarılı çok dozunda olduğunu söylemeliyim ki sonradan Hakan Günday adının geçtiğini gördüm.Baba bir film...
Çok darmadağınık bir film yapmışlar, zaten sonunu da bir yere bağlayamadıklarından yazıyla bitirmişler ki ne yazı bu arada... Neyse, umarım bu film de Ayla gibi Oscar kazanır.
Seyir zevki yüksek bir filmdi, eğlenceli anlamında değil tabii. Bir dakika bile sıkılmıyorsunuz, duygudan duyguya sürüklüyor ayrıca. Tabii kocaman bir 'ama' var, Müslüm Gürses gerçekten film gibi bir hayat sürmüş . Acı üstüne acı çekmiş, darbe üstüne darbe yemiş. Bunlar başlı başına güzel film malzemeleri. Yine de bu adamı asıl Müslüm baba yapan, onu piyasada görünür kılan hayranlarıydı. Biz o zamanlar hayatının çoğu kısmını bilmiyorduk. Kendini jiletleyen, konserlerinde kendilerinden geçen, belki de benzer acıları yaşamış adamlar, kariyerinin gidişatını ciddi şekilde belirledi ama maalesef filmde çok az yer buldular. Çünkü geri kalan detaylar kadar para etmezdi kanımca. Onu geçtim onca damar şarkıdan sonra, 'Nilüfer ' gibi daha soft bir parçaya nasıl geçiş yaptı. Ya da buna benzer diğer şarkılara. .. Bunun arkasindaki motif neydi? İnsan bilmek istiyor. Film resmen birine anlatınca bitecek cinsten. Sadece belirli olayları alıp arka arkaya dizmişler. İnsanları en fazla etkileyecek olanları cımbızla alıp biyografi yapmışlar. Filmi biraz daha uzatmaktan korkmamalıydılar bence. Biz ne biyografiler izledik, üç saati geçmesine rağmen, zamanın nasıl bittiğini anlamazdık. Hem hayatının dönüm noktalarını gösterip, hem de 'baba' kimliğinin derinliğine girilirdi, tadından da yenmezdi. Ama derdimiz popülarite olduğu için o toplara pek girilmez bizde. Ayrıca ne damar şarkıları vardı adamın, çoğunu duymadık. Ya hiç bilmediğimiz ya da İbrahim Tatlises ile unlenmis bir şarkıyı duyduk sürekli. Şarkı seçimi ayrı bir keyif olurdu bize. Her şeyı eleştiriyorsun diyenler oldu, bu cümleleri kurunca. Bir sürü çeşit film izleyince insan illa uzman olmasa da, ufaktan bir sinema vizyonu ediniyor. Bu minicik vizyonun bana verdiği yetkiye dayanarak, bu filmi tatmin edici bulmuyorum.
İkinci kez gittim sinemaya, izlemeye... zaten biyografik film konusunda epey gerilerde olan sinemamıza Müslüm bir vaha gibi geldi . Bence eli yüzü düzgün bir yapım. Umarım bundan sonra , çekilecek biyografik filmlerin kapısını açar , örnek olur .
Filmi bende herkes gibi beğendim ama büyük bir AMA penceresi açarak başlamak istiyorum.Öncelikle filmin kaza ile başlamasına gerek göremedim.Eğer hayatı bu kazadan sonra çok değişti adıyla yapıldıysa da bu hiç yansıtılmadı bana mükemmel bir kaza sahnesi çektik 2 kere kullanalım gibi yapılmış geldi. Ailesiyle olan dramı gerçekten etkileyici tüyler ürperticiydi. Benim en büyük beklentim örneğin en basitinden şark bülbülündeki gibi bir yükseliş tablosu çizilmesiydi yapılmadı beni en rahatsız eden bu oldu. Evet plakları çıktı ama bu şarkıların halk üzerindeki etkisini hiç göremedik bu adam halkın babası oldu ama nasıl oldu bu adamlar kendini neden jiletledi soru işareti, daha çok gazino sanatçısı olarak bırakıldı. Bu alanın üzerinde durulmuş olsaydı filmde geçen sen evliya mısın sözü daha fazla anlam kazanırdı. Filmin en merak ettiğim kısımlarından biride ünlendikten sonraki hayatındaki dram ögesi ne olacaktı diye orda da muhterem nur, kazanın verdiği hasar ve geçmişinden ilerleniyor olmuş mu bilemiyorum bir tat eksikliği vardı. Kardeşiyle olan kısımda yanlış yere montajlanmış gibi insana noluyor dedirtti. Bu kadar sorgulamam müslüm babayı gerçekten çok sevdiğimden geliyor olabilir ya da ağlamaktan kaçırmışda olabilirim :) Timuçin esen iyi hayat vermiş sevda yüklü kervanlar favorim. Bu kadar eksik saydıktan sonra izlenmeli mi sorusuna cevap kesinliklee olur.
fazla söze gerek yok aslında son zamanların en en en iyi Türk filmi karşınızda ... Sadece 2018'in değil tüm zamanların En İyi Biyografi filmlerinden biri de aynı zamanda . oyunculuklar harika kesinlikle tek tek alkışlamak gerekiyor ama şahsen Zerrin Tekindor'a ayrı pencere açmak istiyorum çünkü tek kelime ile MUHTEŞEMdi izlemeye doyamadım çyle güzel oynadı ki hemen Muhterem Nur'u araştırdım film sonunda . müzikler, senaryo , konu bütünlüğü , sahneler arası geçiş gayet yerli yerinde ve güzeldi . mutlaka izleyin derim :)
"Herkes cennette doğar, bazıları cehennemde büyür." - Müslüm Gürses
babasıyla yaşadığı sorunlardan dolayı baba olmamayı seçen bir şarkıcının, hayranlarının "baba"sı konumuna gelişinin hikayesini izliyoruz.