Her şeyin ilacı gerçekten sevgi mi? Böylesine iyileşebilir mi ki insan. Değer görmek, sevilmek bu denli şifa mıdır ki? Mucizelere inanmıyorsanız, bir kez daha düşünün…
Mahsun Kırmızıgül'ün kendini geliştirdiğini gösterdiği bir film olmuş. Gerçek hikayeden uyarlandığı için de doğuyu bilmeyen bazı arkadaşlara abartı gelen sahneler olmuş fakat şu dönemde bile azınlıkta da olsa böyle insanlar hala mevcut. Okulu bile olmayan bir köyde yetişen erkeklerin kadını mal olarak görmemesini bekliyorsanız hayal dünyanızın genişliğine hayran kalırım. Siz yine de okumuş cahillerden korkun.
Mert Turak 10 numara oynamış. Şu filmdeki rolüyle Amerika'da olsa Oscar alırdı. O kadar diyorum. Eskiden öğretmenler daha idealistti koşullar ne olursa olsun. Bunu da başarılı buldum. Bir öğretmen sadece 1 insanı değil onun çevresindekileri de olumlu yönde değiştirebilir. Umarım gelecek projelerinde mesajları bu kadar güçlü olan yapımları izlemeye devam ederiz.
Film, Mahsun Kırmızıgül ' e olan önyargımı yıkamadı maalesef. Hikaye, okulu bile olmayan ücra bir köye atanan bir öğretmenin fedakarlığı ile başlasa da sonrası öncesini unuturur nitelikte. Ortada bir eğitim mesajı var gibi gözüyor fakat öğretmenin uğraşı verdiği durum eğitimle değil de masalsı bir altmetinle aşkla düzeliyor. Film de bölgesel olarak ele alınan konuda evlilik, annelerin oğullarına eş seçimi esprili bir şekilde anlatılmak istense de bir bayan olarak bunlara çok fazla gülemedim. Hatta "kızım artık sizin köleniz" şeklinde bir babanın kızını kendi canı için feda edici ifadesi gururla söylense de bunu eleştirel bir biçimde görmek isterdim. Bunun yanında büyük isimlerle çalışıldığı için oyunculuklara diyecek bir lafım yok. Müzikler ve görsellik filmin beğendiğim yanı.
Kırmızıgül'ün son filmi ve bence en iyi filmi. Kendini yavaş yavaş geliştirmeye başlamış sanki. Biraz daha iyi bir senaryo var, bu kez elli konuyu bir filme sığdırmaya çalışmamış. Ancak yine de film puanlarını senaryodan toplamıyor, görüntü ve müzik ile işi götürmüş Kırmızıgül. Ve tahmin edemediğim kadar komik bir filmdi, yer yer güldürmeyi çok iyi başarmakta.
Aslında genel olarak iyi bulmuş ve sevmiş olsam da ''Sen bana hayatımı verdin ben de sana kızımı verdim'' repliği yüzünden bir türlü ısınamadığım film, yani kadınların mal gibi görüldüğü bir kültürün varlığı maalesef gerçek ama yine de filmde 'kahramanca' bir sahneye konularak böyle bir repliğin 'alkışlanası' şekilde sunulması hiç hoşuma gitmedi. Konusu, içeriği ve çekimleri gayet iyi, biraz acıtasyon barındırdığı da bir gerçek ama Mahsunun filmlerinde buna alışkınız.
Açıkcası bu güne kadar bu filmi izlemememin sebebi sonunu biliyor olmamdı. Çok fazla konuşuldu çok tartışıldı. Çok fazla spoiler aldım. Keşke daha önce izleseydim dediğim bir film. Mahsun Kırmızıngül'ün genel olarak filmlerini başarılı buluyorum. Anadoluyu yansıtması hoşuma gidiyor. Ama bu filmde daha çok aktarım yapılabilirdi diye düşünüyorum. Sadece evliliği değil anadolunun daha fazla özelliği yansıtılabilirdi. Tabi ki bu benim şahsi fikrim. Film biraz ağır geçmesine rağmen en sevdiğim filmler arasında yerini aldı. Yer yer güldüm ama çok ağladım. Ezgi'nin omuzları altında taşıdığı yük inanılmaz ağır. Keşke Ezgi'deki sevgi, bağlılık herkeste olsa. O zaman her şey çok farklı olurdu. Bu dünya da ihtiyacımız olan tek şey "Sevgi." Hayatta mucizelere inanmak lazm. Seni nasıl ne zaman bulur bilinmez ama bir gün bir iyilik yaparsın. Tüm dünyan değişir. O meşhur replik sanırım her şeyi anlatıyor. "Benim oğlum sakattır..." "Kalbi sakat olmasın."
Hiç unutmam bu filmi öğrenci evindeyken izlemiştik. Bi ara arakama dönüp bi baktım herkesin gözler dolmuş. Mahsun kalas gibi adamları bile ağlattığına göre demek ki bu adam dram filmlerinden anlıyor demiştim o zamn. Güneşi Gördüm, Beyaz Melek gibi diğer Mahsun Kırmızıgül filmlerinde ki gibi bunda da duygu yoğunluğu hat safhada. -Aziz, oglum düzelmişsin. -Nayır baba ben garıma aşıg oldum
izlediğim en iyi türk filmlerinden. ayrıca mert turak gibi bir adamın böylesine rol kestiği bir film için de entel dantel sinemacı triplerine girip ekşici piç yorumları yapamayacağım.
hikayenin yaşanmış ve ibretlik bir gerçeklikte olması çok vurucu olmuş. sakat(aziz karakteri) deyip kabullenilip, öylece yaşayıp ölecek birinin ilgiyle, sevgiyle ne hale gelebildiğini göstermesi yine aynı vurgu:
"işte zamanında sizde olupta bize gelmeyen bilgi, akıl ve medeniyet bunlara kabil?"
bu vurguyu an be an düşünüyorsunuz.. yargılamadan anlayabilmek lazım, tekci, benci olmadan empati yapabilmek lazım..
medeniyet dediğin şeyin (ki burada onu muallim mahir temsil ediyor) ne kadar mühim birşey olduğunu, kaç kişinin hayatına mal olduğunu bir kere daha gösteriyor mahsun.. o toprakların insanı olarak sürekli bölgenin hikayelerini işlemesi hiçte şaşılası birşey değil aksine kendisinden beklenen bir durum.. ayrıca diğer türevleri gibi tek bir kültürde kalmadı mahsun, kendini hep işledi hep işledi ve bende bir sonraki filmine hiç yorum morum bakmadan sinemaya gidip destek vereceğim ve elimden gelen katkıyı yapmış olacağım..
bu toprakların duygularını işlesin, bu toprakların hikayelerini yapsın diye..
Mucize..İnsanın Mahsun Mahsun girip Mert çıktığı film.Mahsun Kırmızıgül ne yedirip içirdiyse oyuncularına Talat Bulut bana itici gelirdi hayranım Mert Turak kaç kişi tanırdı hayranım senaryo zaten biyografi sıradan bir biyografinin beyaz perdeye geçeceğine inanmıyorum ve belgesel olmadığı sürece izliyorum. Fİlm hem istediğimiz tebessümü verdi hemde çoğunu ağlatmayı başardı.İlk Mahsun Kırmızıgül filmimden çıktığımda kaç yaşındaydım bilmiyorum ama ağlıyordum bu sefer komediyle yaşları gözün içine gizledi iç ağlaması gibi bir şey oldu Sen dua ette gözü olsun...
Mert Turak 10 numara oynamış. Şu filmdeki rolüyle Amerika'da olsa Oscar alırdı. O kadar diyorum. Eskiden öğretmenler daha idealistti koşullar ne olursa olsun. Bunu da başarılı buldum. Bir öğretmen sadece 1 insanı değil onun çevresindekileri de olumlu yönde değiştirebilir. Umarım gelecek projelerinde mesajları bu kadar güçlü olan yapımları izlemeye devam ederiz.
Mahsun Kırmızıngül'ün genel olarak filmlerini başarılı buluyorum. Anadoluyu yansıtması hoşuma gidiyor. Ama bu filmde daha çok aktarım yapılabilirdi diye düşünüyorum. Sadece evliliği değil anadolunun daha fazla özelliği yansıtılabilirdi. Tabi ki bu benim şahsi fikrim.
Film biraz ağır geçmesine rağmen en sevdiğim filmler arasında yerini aldı. Yer yer güldüm ama çok ağladım. Ezgi'nin omuzları altında taşıdığı yük inanılmaz ağır. Keşke Ezgi'deki sevgi, bağlılık herkeste olsa. O zaman her şey çok farklı olurdu.
Bu dünya da ihtiyacımız olan tek şey "Sevgi."
Hayatta mucizelere inanmak lazm. Seni nasıl ne zaman bulur bilinmez ama bir gün bir iyilik yaparsın. Tüm dünyan değişir.
O meşhur replik sanırım her şeyi anlatıyor.
"Benim oğlum sakattır..."
"Kalbi sakat olmasın."
-Aziz, oglum düzelmişsin.
-Nayır baba ben garıma aşıg oldum
hikayenin yaşanmış ve ibretlik bir gerçeklikte olması çok vurucu olmuş. sakat(aziz karakteri) deyip kabullenilip, öylece yaşayıp ölecek birinin ilgiyle, sevgiyle ne hale gelebildiğini göstermesi yine aynı vurgu:
"işte zamanında sizde olupta bize gelmeyen bilgi, akıl ve medeniyet bunlara kabil?"
bu vurguyu an be an düşünüyorsunuz..
yargılamadan anlayabilmek lazım, tekci, benci olmadan empati yapabilmek lazım..
medeniyet dediğin şeyin (ki burada onu muallim mahir temsil ediyor) ne kadar mühim birşey olduğunu, kaç kişinin hayatına mal olduğunu bir kere daha gösteriyor mahsun.. o toprakların insanı olarak sürekli bölgenin hikayelerini işlemesi hiçte şaşılası birşey değil aksine kendisinden beklenen bir durum.. ayrıca diğer türevleri gibi tek bir kültürde kalmadı mahsun, kendini hep işledi hep işledi ve bende bir sonraki filmine hiç yorum morum bakmadan sinemaya gidip destek vereceğim ve elimden gelen katkıyı yapmış olacağım..
bu toprakların duygularını işlesin, bu toprakların hikayelerini yapsın diye..