Konusu muhteşem, oyunculukları muazzam olan harika bir yapım. Başroller kadar yan isimlerde oldukça tanıdık. Aksiyonu dramı içinize işletmeyi başarmışlar. Kaliteli bir film. 7.7/10
Çok duygu yüklü bir spor filmi olmuş. Her şeyin bu kadar güzel gitmesinden midir nedir sonunda bir şeyler olacağını seziyor insan. Yine de final dövüşü insanın içine cız etti. Kesinlikle izlenilmesi gereken bir film. Ayrıca mavi balina ne oldu şimdi? ben onu merak ettim. acaba ceza meza aldı mı? hapis yattı mı? ıssız acun geldi mi?
Filmin dramatik yapısından çok çatışmalarından ve sembolik anlatımlarından etkilendim. Filmde ötekilerin mücadelesi söz konusu bunları sırayla siyahi ırk, kadın cinsiyeti, küslük, sakat olma durumu, yetersiz görüldüğü için ezik hissetme, bir suçlu, bir şişman, bir fahişe ve tabi ki İrlanda gibi bir sömürge ile sıralamak mümkün. Galler dili öğrenilmesi, boks pelerininin arkasındaki İngiliz İç Savaşında İrlandalı presbiteryenler tarafından kullanılan arp arması, kafenin adının IRA olması gibi gibi semboller ve "İrlandalılar her yerde" sözü bize şunu veriyor. İnsanın kendi içinde olan bir varoluş savaşı var. Bunu Ringte İrlanda arması taşıyarak bir İngiliz'e karşı yaptığı mücadele ile İç Savaşı simgeleyerek ifade etmiş Clint Eastwood ağabeyimiz. Bokstaki zıt kurallar yani sağ yumruk için sol, sol yumruk için sağdan güç alma durumu inat ve mücadele ile verilmiş. Filmde bu zıtlıkları karakterler üzerinden kabullenmeme, hırs, inat, söz dinlememe gibi etmenler üzerinden görüyoruz. Ölmemek için yaşamak gerek. Darbe almamak için "sol" elini indirmemek ve tabi ki yaralanmamak için her zaman kendini korumak. Filmde karakterlerin çeşitli koruma durumları söz konusu. Biri kendi adını kirletmemek ya da kızıyla olan iletişimsizliği ya da küslüğü nedeniyle başka bir hayatta yaşayarak kendini koruyor. Biri kız olduğu için bu durumdan rahatsız olması ile birlikte verdiği mücadelenin değerini koruyor kimi de yaşlılıktan kıpırdayamadığı için güçsüzleri savunamayacağı durumuna kendini inandırmaktan yani alışkanlıktan koruyor. Patron deme anları hep aklıma Yeşil Yol'u getirdi izlerken yani yaşamak için birbirimize ihtiyacımız olduğu yalnız kalan bir insanın ölmemek için bir nedeninin olmaması vesaire. Bazen kendi yarattığımız dünyaya o kadar inanırız ki başkalarına söylemediğimiz şekilde onları anlamlandırırız hayatta ve ne kadar mitomanik olsa da bu bize güç verir. Aslında finaldeki durumda tam olarak buydu. Kızının sembolik olarak ölümüne tanık olan adamın hayattan zevk almak için pasta yemesi. Pastanın bu anlamda gene bir Fransız İhtilali göndermesi olduğunu düşünüyorum. Pastanın bir insanı mutlu edebilecek olduğuna inandırma aciziyeti. Bundan dolayı da liberal bir final olduğunu söyleyebilirim.
Konusu boks sporu olan bir filmin böyle etkileyici olduğunu hiç düşünmemiştim. Şaşırtıcı bir sonla dağıttı içimi... Ayrıca Hillary ödülüde sonuna kadar hak etmiş.
Kadroya bak. Çıkan işe bak. Önce izleyici güzel hazırlanmış boks maçlarıyla yükseltilmeye çalışılmış. Fakat maçları o kadar kısa tutmaları veya herkesi ilk raund da nakavt etmesi yok artık Muhammed Ali dedirtti. Vurucu olması planlanan son sahne yeterli duyguyu hissettirmedi. Film boyunca duygusal sahnelere önem verilmemesi son sahnenin önemini yitirmesine sebep olmuş. Anlatıcı yani morgan freeman ın karakterinin dışında beğendiğim bir karakter yok. Filmin içinde empati yapılacak tek karaktere de anlatıcı misyonu biçilmiş. Üstelik başrolün kızına, "bak baban elin kızına ne kadar güzel baktı sende gelsen sanada öle bakar" demek için yazdı. Çok mantıklı gelmedi. Onlarca mektubu almayan kızı o mektupta babasının anlatıldığını anlayınca okumaya devam eder ya. Belki de kızı ölmüştür bile o yüzden alamıyor mektubu. Ölmediği gösterilmiyor ki. 2005 yılı için iyi olduğuna inanmak istiyorum çünkü oscar ödülü verilmiş. Hemde 4 tane. Oyunculuk ödülleri önemli değil de nasıl 2004 en iyi film ödülü almış merak ettim. O yılda Göklerin hakimi, 80 günde devri alem, Van helsing, notebook ve 50 ilk öpücük varken. Yarından sonra ve mançuryalı aday filmleriyle de aynı yıl. İlginç.
2005 yılında oscar ödülü almış bu film. türkiyedeki herhangi bi film festivalinde ödül mödül verilmez bu filme. çiğ ve klişe bi anlatım, berbat bi ışık, vasat oyunculuklar...ajitasyonun dibine vurulmuş. izlenmez, vakit kaybı
HİKAYE GÜZEL, FİLM GÜZEL Sıkılmadan heyecanla sonuna dek bakılıyor. Yer yer filme müdahale etmek istediğiniz anlar oluyor. Seyirciyi içine çekebilecek kapasitede.
Muhteşem bir film. Hem boks sahneleri çok başarılı hem de sondaki dram çok iyi verilmiş. Eastwood la Freeman'a birşey söylemeye gerek yok zaten Hilary Swank da muhteşem oyunculuk çıkarmış.
İzleyin.
2005 yılı için iyi olduğuna inanmak istiyorum çünkü oscar ödülü verilmiş. Hemde 4 tane. Oyunculuk ödülleri önemli değil de nasıl 2004 en iyi film ödülü almış merak ettim. O yılda Göklerin hakimi, 80 günde devri alem, Van helsing, notebook ve 50 ilk öpücük varken. Yarından sonra ve mançuryalı aday filmleriyle de aynı yıl. İlginç.