Metropolis (1927)

Zaten döneminin çok ötesinde olduğu her halinden anlaşılan bu başyapıt sinemada distopyanın başlangıcı kabul ediliyormuş. Sunulan görsel efektlerle kapitalizmin mükemmel tasviri takdire şayan doğrusu. Ana teması işçi ve işveren ilişkisi olmakla beraber devlet ve refah bir toplum adına işverenin adil, işçinin ise çalışkan olmasını öğütlüyor. Siyah-beyaz, sessiz ve uzun metrajlı bir yapım. Merak edenler daha fazla ertelemesin.

Durduk yere başyapıt olmuyor filmler. Şimdi filmler hep birbirinin üzerine koyarak gidiyor. Bunda ise bir öncülük söz konusu. Bu filmi değerli yapan en önemli faktör de bu. Kendinden sonrakilere ilham olmak... Gerçekten 1927 de düşünüldüğüne şaşıracaksınız. Görüntüler bile döneminin çok üstündeydi. Bazı ayrıntıları hiç beklemiyordum. Beni çok şaşırttı. Artık filmlerde her şey mümkün,o yüzden bizi şaşırtmak kolay değil. O dönem izlemek ne kadar ilginç bir deneyim olurdu düşünemiyorum.Helal olsun.

Sessiz filmlerin babası diyebiliriz. Zamanına göre Fritz'in hayal gücüne hayran olmamak elde değil. Temsili gelecek böyle bir şey diyerek sisteme karşı güzel bir eleştiri olmuş. Ama kafa karıştırıcı yanlarıda var tabii. Eleştiriyi nereye çekerseniz yerine tam oturuyor.

Beklediğimden daha ağır bi yapım. Tek set kullanıldığı için bazen kendinizi tiyatro izler gibi hissedebilirsiniz.

Sinema perdesinde bu denli tiyatral hareketlerden pek hazzetmiyorum. Ancak fritz lang bence zamaninin en iyi yonetmenlerinden biridir ve film genelinde bunu cok iyi göstermiş. Hayal gücüne bayıldım.

el ve akıl aşk ile birleşiyor… i