Match Point (2005)

Hakikaten klişe içi dolu bir klişe

Oyunculuğu gibi çok iyi yönetmen Woody Allen'dan kaliteli bir film.7.9

"Şans, hazır olana gelirmiş." gibi bir şey oldu. Woody Allen, kendi Suç ve Cezasını yazmış, çekmiş. Bunu şans ve düşünürlerden sözlerle güzel harmanlamış. Durağan olmasına rağmen "Hadi be!" sitemleriyle giriş, gelişme ve sonuçla yine farkını koydu.

Başta çok klişe yasak aşk izlenimi veren senaryo sonlara doğru yaptığı atakla beni şaşırttı. Karakterlerin kişiliklerine dair gizemini koruyan tarafları sayesinde bu şaşırtma başarılı oldu ve bunu naif bir ustalıkla işlemişlerdi. Ancak bunun dışında ortalama bir film. İzler ve sıkılmazsınız. Çok sert çizgileri olan değil akışın seyrinin stabil artışla sağlanmasından da ortalama bir his uyandırabiliyor. Çok seveni olabileceği gibi tatmin olmayacak kişiler de olacaktır

Filmde bize gösterilen mesajlar ,örneğin Dostoyevski'nin Suç Ve Ceza kitabını okuması bizi tahminlere itiyor , ama tabi ki tam tahmin ettiğim gibi değil ki bu da Woody şaşırtması olmuş :))Doğru valla şaşırttı ,düşündürdü,güzel izlenir :)

Filmin kurgusunu çok beğendim. Filmin başında gösterdiği sahneyle sonunu o kadar güzel bağlamışlar ki takdir ettim açıkçası. Zekice bir bağlantıydı. Aşk mı ? Şehvet mi ? Para mı ? Aile mi ? soruları da çok güzel işlenmiş filmde. Zaten ana karakterinde bu sorular üzerine tenis topu gibi gidip gelmesini izliyorsunuz. Bu yüzden filmde tenis temasının işlenmesi de hoş bir ayrıntı. Genel itibariyle güzel bir film. Oyunculuklarda güzeldi. 7/10

Beklentimi karşılamadı ama çok kötü bir film değil.

Filmin başında Suç ve Ceza'yı okuyan karakterin tıpkı kitaptaki gibi cinayet işlemeye kadar gidecek olan yolculuğunu anlatan film. Baş rolün bir cinayeti kurgulaması, öldürmek istediği kişinin yanında masum olan kişiyi de öldürmesi daha sonra kendi vicdanıyla yüzleşmesi hatta olay yerinden aldığı mücevherlerden kurtulmasına kadar kitapla olan benzerliği ilgimi çekti.

Show spoiler

scarlett varsa o film nasil duragan oluyor burasini anlamiyorum ") harikaydi, hayatimda izledigim filmler icindeki en guzel karakter bu filmde diyebilirim.

Woody Allen'ın gayet güzel sosladığı bir filmi . 7/10 rahat hakediyor.

Çok begendim ve cok güzel vakit geçirdim. Durağan bir seyri olmasına rağmen hep ne olacak diye merakla bekledim. Finali konusunda fazla beklentiye girdiğim için zayıf kaldı. Yine de ana fikri gayet güzel veren bir finaldi.

Şans faktörünün önemine vurgu yapan (biraz abartılı ve fazlaca) hoş bir filmdi. Başta biraz sıkıcı ve ağır başladı diyebilirim ama sonlara doğru biraz daha heyecanlandı. Sürpriz olayların olmasıyla da ilgimi canlandırdı tekrar fakat yine de imdb puanından sonra oluşan beklentimi karşılamadı pek fazla.

Eski Woody Allen filmlerinde; kahramanlar entel dantel takibi zor konuşmalar yapardı. Midnight in Paris'ten sonra, bu çok beğendiğim ikinci filmi. İnsanı içine sürükleyen, empati kurdurup taraf tutmaya sevkeden, akıllıca kotarılmış bir film. Müziklerini de çok beğendim..

Tuhaf bi film,bilinen bi konu,akışı durağan ama izlettirdi.sonu ters köşeydi,şans kavramını bu kadar absürd bi şekilde örneklendirmek büyük başarı doğrusu! Ayrıca scarlett'e acıdım yaa! Buraya şu iki deyimi uyarlamak istiyorum >> insanda çirkin şansı olmalı // brain, use it! :D kadınlar için de oldukça eğitici ve öğretici bi tema>>akıllı olun!

İlk kez bir Woody Allen filmi izliyorum ve bu adam gerçekten söylendiği kadar mükemmel yönetmenliğinin yanında harika bir düşünür bence. Film başlangıçtaki sözle belki basit ama çarpıcı bir şeyler olacağının sinyallerini veriyor ve bu söz filme o kadar güzel yayılıyor ki size ağzınız açık izlemek ve sonunda filme hayran olmak kalıyor. Tabi ki filmin bu kadar güzel olmasında bu harika felsefesi dışında bir diğer büyük etken ise oyuncular, özellikle Scarlett Johansson filmi izlemek için tek başına bir neden. Başka bir oyuncu olsaydı filmin ilk 1 saatlik kısmına ne kadar dayanabilirdim emin değilim. Scarlett' in belki de en güzel olduğu film de denebilir.

İhanet, hırs, aşk. Hangisine inanmak isterseniz...