Manderlay (The Film 'Manderlay' as Told in Eight Straight Chapters) (2005)

Manderlay (2005)The Film 'Manderlay' as Told in Eight Straight Chapters

Puan Yeterli oy sayısına ulaşılamadı
Senin Puanın
Etiketler
Yönetmen
Dil
İngilizce
Ülke
Danimarka
Süre
139 dakika
38
1
92
72
Özet Fragman Beğenenler
dreaf profil fotoğrafı
dreaf
kendi diliyle ne güzel eleştirmiş gözünü sevdiğim
error_outline
PaRaNoYa7 profil fotoğrafı
PaRaNoYa7
Dogville'i gözümü kırpmaksızın izlemiştim ve etkisi uzun sürmüştü. Devam filmine o beklenti ve heyecanla başlayınca hayal kırıklığına uğradım. Çoğu yerinde uyukladım filmin. Neyse ki aradan çıktı sonunda.
error_outline
MinDFoRCe profil fotoğrafı
MinDFoRCe
Sosyoloji ve psikoloji formasyonuna sahip biri olarak yorumlarsam: beyaz-modernleştirmeci batının bakış açısından işlenen bir film. “grace’i, tüm dünyaya amerikan yaşam tarzını kabul ettirmeye çalışan günümüz abd’sine benzetmek çok kolay. aynı zamanda grace’in benim yarattığım bütün ana karakterler gibi olduğuna dikkat çekmek de yerinde olur. grace herkes için hep en iyisini istiyor, ama her şey cehennemi bir hal alıyor. ‘’ diyor trier bu film için. Bence dogville ile kıyaslandığında daha sönük bir film. trier’in amerika’nın dayatmacı anlayışına dair yorumuna ise hak veriyorum. Maalesef idealist ve iyi niyetleri olan Amerikalının geri bulduğu yapıları zorla modernleştirme ve emperyalist çabalarının yarattığı fiyaskoya dair rahatsız edici bir film daha izliyoruz. Filmin ana teması bu. Ama rahatsız edici bir yan teması da var: tirer’e katılmadığım nokta; siyahların psikolojik-ekonomik nedenlerle köleliliği isteyen ve savunan bir pozisyonda olduğunu gösteren sahnelerde belirginleşiyor. Maddi hayatta belli bir doğruluğu olsa da, filmde çok uçlara taşınmış bir düşünce bu. bu teoriler çeşitli ırkçı yaklaşımların da tezlerindendir. Filmin bu değirmene su taşıma riski de var. Çünkü tek bir özgürlük yanlısı fikirlere sahip olmayan, kollektif olarak ırkçılığı arzulayan bir zenci toplumunu önümüze sunmak gerçekçiliği zedeliyor. Bu da soru işareti oluşturuyor. Yüzeysel olarak kölelik kaldırılmasına rağmen ırksal adalet yönünde bir arpa boyu yol alınamadığı fikri işleniyor. ‘’O halde ikiyüzlü liberalizm yerine gerçeği olduğu gibi yansıtan köleliğin devamı daha iyidir.’’ Tezine varıyoruz sonra da. Film bitince filmle ilgisiz fotoğraf geçitleri de bunu anlatıyor. Ama bu da oldukça tehlikeli ve yanlış bir düşünce. Baktığımız köklü bir ırksal adalet yönünde evrensel hareketler birçok siyahinin mücadelesiyle başarılar elde etmiştir. Macera ve aksiyon olarak da iyi ve izlenebilir bir film diyebiliriz.
error_outline