5 yaşındasınız, annenizin adını bile bilmiyorsunuz ve evinizden kilometrelerce uzakta, Hindistan gibi kalabalık bir ülkede kaybolmuşsunuz. Çaresizliği bir düşünün.Başınıza gelebilecekleri...Bu film böyle bir durumda başınıza gelebilecek belki de en iyi ihtimali anlatıyor. Çoğu çocuk Saroo kadar şanslı değil. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış; oldukça etkileyici, gözlerinizden yaşlar süzülmesine sebep olan, güzel bir film. Kesinlikle izlenmeli. 8/10
Filmlerde gercekcilik, yasanmis olaylardan alinmasi beni hep daha cok ceker ve detaylari dikkate alarak ilgiyle izlememi saglar. Film etki altina almayi cok iyi basarmis. Oyunculuklar basta kucuk kahramanimiz olmak uzere cok hostu. Duygulanarak izledim. Mutlaka izlenmesi gerekenlerden...
Yaşanmış bir hikaye, ağlamadan duramayacağınız 2 saatlik eşsiz bir zaman zarfı ve küçücük bir çocuktan devasa bir oyunculuk.. Hem de öyle bir oyunculuk ki siz hiç farkında olmadan gözünüzden birkaç damla yaş düşüren, bazen de hiç olmadığı kadar içten gülümsemenize sebep olan bir oyunculuk. Hikayenin yaşanmış bir hikaye olmasının yanı sıra dünyanın dört bir yanında kanayan yaralara parmak basması filmi bambaşka bir yere taşıdı benim için. Aslında ağlayarak izlediğim bu filmde şanslı sayılabilecek bir çocuğun hikayesini izledim. Ve izlerken aklımda hep şu soru vardı, "Peki ya diğerlerine ne oldu?" Ben bunları yazarken bile benzer şeyler yaşanmaya devam ediyor. Bunun da bilince de olarak izlemelisiniz. Ve izledikten sonra kesinlikle hayata bakış açınız değişecek. Son olarak filmin sonundaki görüntülerde ağlamadan duran olursa ayrıca helal olsun diyorum. Şimdiden iyi seyirler ✋
Bu yorum SPOILER içerir ! sigmund freud, malum civilization and its discontents isimli hacimli incelemesinde (çoğu üfürmedir) trenlerin (yani teknolojinin) aileyi birbirinden kopardığını, bu yüzden aile bireylerinin tarifi imkânsız şekilde 'tamamlanmamış' hâle geldiğini (psikolojik açıdan), ancak bunu da yine teknolojiyle (bu kez telefonla) çözmeye çalıştığını anlatır.
gelgelelim, der freud, bu ikâme edilmeye çalışılan durum, o psikolojik yarım kalmışlık hissini asla gerçekten gideremez. buna işte 'cheap enjoyment' der, sevgili freud. skype'la, facetime'la filan kendinizi kandırıyorsunuz, demektedir.
lion'umuz da, tıpkı freud amcasının dediği gibi trenler vasıtasıyla ailesinden kopmuş, ancak sonrasında google earth sayesinde yeniden annesine kavuşmuştur. bu arada annesi yaşlanmış, lion bambaşka bir insana dönüşmüş, abisi hayata gözlerini yummuştur ama olsun, gene de kavuşmuşlardır, diyebilirsiniz ama freud haklı bence de 'cheap enjoyment'. (gerçi freud'a kalsak mağaradan çıkmamamız gerekir. ama derdi bu değil tabi viyanalı üstadın.)
bunun dışında film, gerçek bir hikayeye dayandığı için alabildiğine tekdüzeydi. normaldir, diyecek bir şey yok. kurgusu filan değiştirilebilirmiş gibi geldi ama sonra filmin sosyal sorumluluk projesi olduğunu düşünerek, vazgeçtim.
son olarak, güzel google earth virali döndü. şaka şaka, gözümden yaşlar aktı gitti finalde...
daha filmin başında ağlamaya başladım. çok etkileyici, çok dramatik gerçek bir hayat öyküsü.. hala yaşanmaya devam ediyor belki de. gerçekten yaşadığınız modern hayat sebebiyle kendinizi suçlu hissediyorsunuz. kimse doğduğu yeri, ailesini seçemez bu nedenle siz de o şartlarda olabilirdiniz bunu düşünerek izleyin derim.
Gerçek hikaye olması nedeniyle konuya ilişkin söylenecek birşey yok zaten inanılmaz bir durum. İşin film boyutunu irdelersek ilk yarısı hem Hindistan'ın insanı büyüleyen ve pek çok tezatı yaşatan atmosferi hem de çocuk oyuncunun mükemmel performansı bakımından oldukça etkileyiciydi. İkinci yarıdaki Avustralya ve Dev Patel kısmı biraz yavan kaldı. Ama sadece ilk yarısı için bile olsa izlemeye değer.
Hikaye ile ilgili söylenebilecek hiçbir şey yok. Herhalde istisnasız her kalbe dokunacak cinsten. Ama beklenti ile izlememiş olmama rağmen bir dolu hayal kırıklıklarım oluştu. Kısa kısa değinmem gerekirse; Dev Patel oyunculuğu unutmuş veya yönetmen rolünü kendisine anlatmayı unutmuş. Şaştım kaldım. Nicole Kidman'ı ilk kez bu kadar etkisiz gördüm desem herhalde abartmış olmam. Kamera arkası ve teknik konuların özensizliğinden, basitliğinden, bayatlığından alakasız cast seçim ve eşleştirmelerinden (Mantosh karakteri hariç) ayrıntılı bahsetmeye lüzum dahi yok. imdb notunu baz alarak film seçen arkadaşlarıma/kardeşlerime çok gaza gelmemelerini; 2007 The Kite Runner (7.6) ve 2011 Machine Gun Preacher (6.8) filmlerinin çok daha iyi ve etkileyici durumda olduklarını tavsiye etmek isterim. Lobi faaliyetleri ve kulis geyiklerine aklım çok ermediğinden işin bu kısmını bir kenarı bırakır isek; normal şartlarda Oscarlarda da sıfır çekmesini bekliyorum. Soundtrackler ve Rooney Mara'yı ise bu olumsuz değerlendirmelerden ayrı tutuyorum. Sezar'ın hakkını unutmak olmaz.
Bu film için ne desem az kalır, o kadar duygusal ve o kadar içten ki..Minik oyuncu bir harika, onun dışında Avustralya'lı anneye hayran kaldım..Hikayenin gerçek oluşu bu karakterler için hissettiğim duyguları ikiye katladı. Sanırım şu cümleler filmin verdiği hissi yeterince özetliyor: -Annenin adı ne? - Anne... Bu filmi kaçırmayın, insani duyguları tek tek hissettiren, gözünüzden ince yaşlar dökülmesine sebep olan en başarılı dram örneklerinden..
gelgelelim, der freud, bu ikâme edilmeye çalışılan durum, o psikolojik yarım kalmışlık hissini asla gerçekten gideremez. buna işte 'cheap enjoyment' der, sevgili freud. skype'la, facetime'la filan kendinizi kandırıyorsunuz, demektedir.
lion'umuz da, tıpkı freud amcasının dediği gibi trenler vasıtasıyla ailesinden kopmuş, ancak sonrasında google earth sayesinde yeniden annesine kavuşmuştur. bu arada annesi yaşlanmış, lion bambaşka bir insana dönüşmüş, abisi hayata gözlerini yummuştur ama olsun, gene de kavuşmuşlardır, diyebilirsiniz ama freud haklı bence de 'cheap enjoyment'. (gerçi freud'a kalsak mağaradan çıkmamamız gerekir. ama derdi bu değil tabi viyanalı üstadın.)
bunun dışında film, gerçek bir hikayeye dayandığı için alabildiğine tekdüzeydi. normaldir, diyecek bir şey yok. kurgusu filan değiştirilebilirmiş gibi geldi ama sonra filmin sosyal sorumluluk projesi olduğunu düşünerek, vazgeçtim.
son olarak, güzel google earth virali döndü. şaka şaka, gözümden yaşlar aktı gitti finalde...