İsa ile aynı gece soğan Brian’ın hayatını ve İsa ile yolunun kesiştiği anlatı konu alan keyifli bir film. Holy Grail kadar güldürmese de oldukça eğlenceli
"Hayat kahkahaysa, şakanın kendisidir ölüm "Yönetmenini Terry Gilliam sanıyordum oysa Terry Jones yönetmiş. Monty Python oyuncularının bir kez daha beni gülmekten yerlere yatırdığını söyleyebilirim. Dini, siyasi ve kültürel hicivleri çok tatlıydı. Kesinlikle antisemitik bir yanı yok. Dinler dalga geçmek için vardır bence de. Kutsal Kadeh'ten sonra bu filme karar vermeleri hiç şaşırtmadı beni. Absürdü çok iyi kavradıklarını belli ediyorlar. Her karakterin bir üstün amacı var, oynadıkları metne çok etkileyici bir şekilde hizmet edebilmelerinin nedeni de bu bence. Tıpkı kutsal görülen bir metin üzerinde oynanan hayat gibi. Ölümü o kadar tiye alacaksın ki onunla t.şak geçebileceksin diyor. Ölümü ciddiye almadığın bir dünyada da dindir, mezheptir, tanrıdır, mesihtir, siyasettir, maskülendir, erktir, mucizedir, kutsaldır, cezadır, akıldır, paradır, haysiyettir, gururdur, ahlaktır, korkudur, güçtür, bilinçtir hiçbir önemi kalmıyor. Bunu en çok Eric İdle'ın oynadığı karakterler aktarıyor; bayılıyorum bu adama. Gene Bill Kopp, Kutsal Kase'de olduğu gibi bu sefer de Ciyak Kedi (Eek the Cat) nin cehennem bölümünü, çarmıhı taşırken kaçan adama öykünerek oluşturmuş. Kurnaz kedinin cezasını kartımı iki dakika tutar mısın diyerek gittiği bölümü kast ediyorum. Neyse fazla bulandırmayayım; son olarak hani bizde her koyun kendi bacağından diye bir söz var ya heh işte finalde her insan kendi çarmıhında gerilirken aslında oradaki komün olana dikkat çekerek, başka insanlarla paylaştığımız dünyayı anlamlandırıyor. Yani bireysel değil topluluk halinde gülersek ölümü tiye alabiliriz diyor. Yahudi toplama kamplarında bütün yahudilerin gülmeye başlayarak nazileri alt edebilmesi gibi. Hiç zaman kaybetmeden Monty Python oyuncularının başka bir filmine geçiyorum. Daha fazla burada durarak hayatı ciddiye alamayacağım. (Filmde George Harrison'u gören oldu mu?)
Şahane bir film. Mezheplerle ilgili göndermeleri harika. Geçmişte de dini algılayış biçimi aynıydı, şimdi de öyle, gelecekte de ne yazık ki öyle olacak. Hurafeler, batıl inançlar ve dogmalarla bezeli anlayışımızı mizahla öyle güzel anlatmış ki. Taşlama sahnesinde kahkaha attım. Biliniyordur ama bilmeyen belki vardır diye yazıyorum; Tevrat’taki on emir’in içinde (yani iman esasları) “Tanrı’nın adını boş yere ağzına almayacaksın” diye bir madde var. Tahrif edilmiş, edilmemiş orasına karışmam, dosdoğru olduğunu varsayarak şunu söylemek istiyorum. Boş yere ağzına alma denilmesine rağmen dolu yere bile ağza alınmasına tepki gösteriyor insanlar. Müslümanların domuzun adını bile ağzına almamaları gibi. Kur’an’da sadece etinin yenmesi yasaklanmışken, müslümanlar domuz öldürünce, işkence edince, nefret edince sevaba girdiklerini falan düşünüyorlar. İkinci olarak ise mezheplere ayrılma bölümüne bayıldım. Çok fazla gerçekçiydi. İlk mezheplerin ortaya çıkışında siyaset vardır. Halife insanlara zulmeder insanlar tepki göstermeye başlayınca “bunu ben yapmıyorum, Allah bana yaptırıyor.” der ve “Cebriyye” diye bir mezhep çıkar. Aklı çalışan azınlık buna tepki gösterip, insanın iradesi olduğunu savunuyor ve karşısında “kaderiyye” diye bir mezhep beliriyor. Gerisini siz düşünün. Kesinlikle izlenilmesi gereken bir film olduğu kanaatindeyim.
Yahudilerin kurnazlıkları ve düşünce biçimlerine atıflarda bulunan hatta bununla dalga geçilen eğlenceli tarihi film. Bir sahnede uygulayacakları plan hakkında konuşurken bir tanesinin çıkıp ''Planlayıp durmaktansa artık harekete geçersek ancak planı gerçekleştirebiliriz'' demesi çok inceydi. :)
İkinci olarak ise mezheplere ayrılma bölümüne bayıldım. Çok fazla gerçekçiydi. İlk mezheplerin ortaya çıkışında siyaset vardır. Halife insanlara zulmeder insanlar tepki göstermeye başlayınca “bunu ben yapmıyorum, Allah bana yaptırıyor.” der ve “Cebriyye” diye bir mezhep çıkar. Aklı çalışan azınlık buna tepki gösterip, insanın iradesi olduğunu savunuyor ve karşısında “kaderiyye” diye bir mezhep beliriyor. Gerisini siz düşünün. Kesinlikle izlenilmesi gereken bir film olduğu kanaatindeyim.