Müzikal pek sevmiyor olsam da sürükleyici kurgusu ile ve harika oyunculuklarla kendini bana sevdirmeyi başaran bir yapım oldu, kitabı okumadım ama film genel hatlarını iyi vermiş belli ki çünkü tüm mesajlara tüm alt metinlere adapte oluyorsunuz, iyi filmdi.
Muhteşem bir hikayeyi masalsı bir anlatımla ve müziklerle bizlere sunmuşlar. Bence çok başarılı ve güzel bir film çıkmış ortaya. Her isim rolünün hakkını vermiş.
Uzun zamandır izlemek isteyip bir turlu fırsat bulamadığım bu filmi nihayet bugün izleyebildim. Öncelikle türünün müzikal anlamda hakkını çok başarılı bir şekilde verdiğini söylemeliyim. Çünkü film boyunca konuşma yok denecek kadar az her konuşma müzikal. Bu zamana kadar izlediğim diğer müzikal türündeki filmlerde bu kadar ağırlıkta değildi. Bu da biraz yer yer sıkılmama sebep oldu.Müzikal türünden hoşlanmıyorsanız hiç izlemeye kalkmayın derim. Çünkü dediğim gibi türünün hakkını fazlasıyla veriyor. Kadro çok iyi ve hepsi de oyunculuk olarak gene çok iyi işler çıkarmış. Özellikle Hugh Jackman. Performansı etkileyiciydi. 7/10
Tam metni okuyan biri olarak söyleyebileceğim tek şey Sefiiler'i Sefiller yapan bir çok detayın yerle bir edildiğidir. İki buçuk saat sürmesine rağmen Hugo'nun anlatımından etkilendiğim hiçbir detaya yer verilmemiş bununla da yetinilmeyerek yanlış oluşumlar meydana getirilmiş. Eğer okuduğum, ve bana kendisini eserleriyle gayet anlamlı tanıtma şansı veren Hugo yaşasaydı ve izleseydi hayalkırıklığına uğrayacağına Fransız İhtilali ve Waterloo savaşı üzerine yemin edebilirim. Müzikal olması da diğer bir negatif yönü. Ayrıca Hancı Thenardier ve ailesi; o kadar sevimli olmamakla birkilte İĞRENÇ insanlardır, tam metinde hem Fantine'nin hem Cosette'in (dolaylı olarak da Jean Valjean'in) Sefiller tanımı içerisinde yer almasında ana faktör olarak duyarsız insan ruhunun yanında yer almışlardır ama aksine filmi izlerken Hancı ailesi beni güldürdü, hem kendimden hem yönetmenden utandım, hakbuki Cosette ne büyük acılar çekmişti. Bu filmi bitirdikten sonraki ilk düşüncem ''ne hüzün sebebidir okumadan izlemek!'' oldu...
Bu güzel hikayenin bir filmini ilk izleyişim değil, fakat görsel olarak içlerinde en pahalı prodüksiyon bu olmalı. Baştan sona müzikli konuşmaların olduğu filmler de izledim ama bunda konunun ciddiyetini hafifletmiş. Müzikal olmasa bir numara olurdu. Filmin vermesi gereken duyguyu alamadım. Russell Crowe parlıyordu..
Görüntülere, oyunculuklara ve uyarlamaya diyecek sözüm yok. Sadece kişisel tercih olarak bu müzikal bir film olmamalıydı. Çünkü müziklerin akılda kalıcılığı ve etkileyiciligi yok. Filmi izledim, bitti hangi müzik seni etkiledi derseniz, cevap veremem. Müzikal filmlerde müziklerin içime işlemesi ya da en azından aklımda yer etmesi çok önemlidir benim için. Bir tek bu konuda sıkıntı çektim. Onun dışında zaten güzel olan bir malzemeden başka bir güzellik çıkmış. Söylediğim durumlara pek takılmıyorsanız beğenirsiniz.
Sefiller… Başucu eseri olması gereken ve hayata yön verebilen bir kitap.. Okuduğum kitapların film uyarlamasına genel olarak karşıyım, hep filmde eksikler gözüme çarpar, kitapta olmayan bir durumu var gibi gösterirler. Ya da 1500 sayfalık verdiği hazzı iki saatte ne kadar alabilirsiniz ki?? Bir de müzikal şeklinde çekilen filmler pek çekemiyor beni filme düşüncesinden dolayı epey erteledim. Ta ki filmin başında ki sahneye internette denk gelene kadar. Muazzam bir girişti film için. Filmi izlemeye başlamamla müzikale ilişkin bütün ön yargılarımı unuttum. Dram-müzikal bu kadar güzel işlenebilirdi. Kadere olan inanç ve inançsızlık, aşk-nefret, inkar-kabullenme, zengin kibiri-fakir gururu, intikam-affetme gibi birbirine zıt kavramlar ustalıkla işlenmiş. Genellikle filmde iyiler veya kötüler olur ve kendini bir tarafa yakın hissedersin ama bu filmde tüm karakterler insana sıcak geliyor, onlarla sevinip onlarla üzülüyorsun hatta onlarla birlikte ağlıyorsun. (tabi ki ağlamadım saçmalama, gözüme devrim kaçtı :)) Sevdikleri için acı çeken sizler, daha çok seviniz. Aşktan ölmek, aşktan yaşamaktır. (kitaptan) Ölmek bir şey değil; korkunç olan hayattayken yaşamamaktır. (kitaptan)
2008 yılında Victor Hugo-Sefiller romanını okuduğumdan beri bunu izlemeyi beklemişim sanırım. Yıllardır beni etkileyen hikayesi ustalıkla işlenmiş üstüne Russell Crowe ve Hugh Jackman gibi enfes oyuncular olunca tadından yenmez bir hal almış.
Hikayeye söylenecek birşey yok zaten, yazılmış en özel 3-5 eserden birisi. Film ise açıkcası müzikal bir iki hoş bulduğum olmuştu fakat yine de önyargılıydım ve erteledim. ama bu film müzikale olan ön yargımı da yıktı geçti. Bildiğim bir hikaye olsa da çok büyük merak ve heyecanla izledim. Güzel müziklerin iyi oyunculukların ve oyuncuların ardı arkası kesilmiyor. İnanılmaz bir film olmuş. Filmin sonunda da Vive La France diye bağırıp bayrak açasım geldi :D 9/10
Müzikal sevmeyenler için dahi oldukça etkileyici olabilecek kalitede bir film..Victor Hugo'nun unutulmaz eseri Sefiller'in sinemaya naif bir şekilde yansıması.
Sevdikleri için acı çeken sizler, daha çok seviniz. Aşktan ölmek, aşktan yaşamaktır. (kitaptan)
Ölmek bir şey değil; korkunç olan hayattayken yaşamamaktır. (kitaptan)