La fille sur le pont (1999)Girl on the Bridge
Rating
9.0 / 10
Your Rating
Director(s)
Language
Turkish
Country
France
Runtime
90 minutes
Geçenlerde sosyal medyada bir tartışmaya denk geldim, sevgiliyi cinsellik olmadan da sevebilmek adı altında.. Sanki bu film bu tartışmalara cevap verir nitelikteydi. Birbirine dokunmadan sevişebilen iki insanın hikayesi. Aşkı ve sevgiyi en ufak bir cinsel temas olmadan, bir öpüşmeye gerek bırakmadan anlatabilen şahane bir film.
Aşk, şans, inanmak ve güvenmek üzerine güzel mesajlar veriyor. Şu sıralar şansını sorgulayanlara, ne aradığını bilemeyenlere ilaç gibi gelebilir. Şans gerçekten var mıdır? Yoksa insanlar Şanslarını kendileri mi yaratırlar sorularına çok güzel cevaplar veriyor. Mesaj veriyor dedikte.. Hayatını hiç düşünmeden birine teslim edebilmektir aşk. (şıpsevdi sakızlarının üzerindeki aşkın tanım gibi oldu bu da :Dd )
Ayrıca film harika müziklere ve repliklere sahip.
"Saatlerce tüm fotoğraflarına baktığına değil, tek bir fotoğrafına saatlerce baktığın kişiye aşıksındır." cümlesi ile beni benden alan filmdir.
(((- böyle devam edemeyiz.
- neye devam edemeyiz?
- beraber olmamaya...)))
"kötü yollar yoktur, kötü rastlantılar vardır"
Şans demişken; ben köprüye kadar gidip geliyorum bi :DD:dD
Köprüdek Kız izlediğim replik olarak en etkileyici filmlerden biri, özel bi konuya , örgüye , şahane mekanlara sahip nadide filmilerden biri amaa... Amadan öncesinin pek değeri yoktur hayatta, ...ama Fransız yapımı. Fransızlara sempatimin olduğunu sanıyordum ama bu yıl izlediğim filmler Fransızların aklının fikrinin iki bacak arasına çalıştığını düşünmeme sebep oldu. Repliklere geldiğimizde film baştan sona muazzam repliklerden oluşmaktaydı ancak şu iki replik benim için çok ders verici nitelikte, etkileyici oldu; ''Yanlış yol yoktur yanlış yoldaş vardır.'' Bu replikte öyle bi insana hala inancının olduğuna inandırmıştı hem Adele hem bana. 2. replik ise; ''Kaybetmeyi öğren yoksa kazanmayı çok ciddiye alırsın.'' bunu duyduğumda sanki bana söylemiş gibiydi ki sadece benim değil bu ülkede en yüksekten en aşağı herkesin dikkate alması gereken bir cümledir. Filme devam edecek olursak baştan sona siyah beyaz çekilmiş ve bence ayrı bir hava katmış, Film orta okul civarında karşıma çıkan ve dilimden uzun zaman düşmeyen Quienn Sera şarkısı ile etkileyici bir giriş yaptı ve etkileyici bir intahar sahnesiyle başladı yardımına gelen adamın mükemmel dili, kelimeleri filme sımsıkı bağladı başta cinsellikten girdiği için mesleğide öyle bir şey düşündürüyor ancak ölüme giden insanın ölmekten korkmayacağı bahanesiyle mükemmel bir şekilde bağlanıyor ve ekrana kitliyor.Fİlmde İstanbul ve Ezan figürlerinin yer alması , Türkiyeden sahneler bulunması daha cezbedici hale getiriyor, gümrük görevlisinin tam bir Türk gümrük görevlisi olması Türkçe konuşması bizim için filmi dahada çekici hale getiriyor. Kısacası bir fransız yerine dünyada geriye kalan 193 ülkeden biri çekseydi dalında en harika film olabilirdi, yinede 15 yıl önce , siyah beyaz çekilen bir film kendini izletiyorsa başarılıdır.