Ken Loach bu filmde neorealist yaklaşımıyla yabani bir kuş sayesinde gözlerini açıp daha geniş ufuklara bakabilmeyi öğrenen küçük bir çocuğun karanlık dünyada kendine güzel bir arayış bulup, hayatı anlamlandırma çabasına değinmiş. 60' ların İngilteresi'nin sosyolojik yapısını, eğitim durumunu, işçi-iş veren- çalışan konumunu işlemiş yine sevgili yönetmenimiz. Acıklı yürek burkan finaliyle bu etkileyici filmi muhakkak izlemelisiniz.
Bence sade ve yalın üslubu ile her kesimden seyirciyi etkilemeyi başarabilen bir yönetmen Ken loach. Film çok güzel bir konuya değiniyor, her ne kadar hayatın sorumluluklarından kaçmaya çalışıp, mutlu olmaya çalışan sevimli hayalet Casper olmaya uğraşsak da, hayat bizi paçalarımızdan yakalıyor ve aşağı çekiyor, hem de öyle bir çekiyor ki tutunduğumuz tek dalı kırıyor... Not: Colin Welland (pozitif öğretmen) galiba filmdeki tek pozitif karakter, en iyi yardımcı oyuncu ödülünü almış, hemde filmde 10 dk. bile görünmeden bunu başarmış. Müthiş!
Öncelikle, o nasıl İngilizce arkadaş, tüm bildiklerimi unuttum. Filme gelince oldukça üzücü gerçeklerden bahsetmiş. Beni en çok üzen ogretmenlerin bile çocuk işçiliğini desteklemeleri. Evde zaten gün yüzü görmeyen çocuklar, okulda da öğretmenler tarafından aşağılandıktan sonra bir de ağır şartlarda çalışacaklar öyle mi? Allahtan bir tane de olsa aklı başında öğretmen görebildim de teselli buldum. Kahramanımız Billy de bu talihsiz çocuklardan. Çok şükür kendinı bu hayattan uzaklaştırmanın yolunu buluyor. Bu anlamda bir nebze de olsa şanslı. O kadar gerçek bir film ki, insanı bu rahat koşullarda yaşadığına pişman ediyor. Bir tane hayat yaşıyorsun ve onda da böyle afedersiniz boktan bir yere, boktan bir aileye denk geliyorsun.Çok üzdün beni Ken Loach. Alacağın olsun.
İngiliz işçi sınıfının yönetmeni Loach'ın ilk filmi. Samimi bir üslup, keskin bir sosyal panorama. Altmış ve yetmişlerin İngiltere maden işçisi semtlerinin bir dökümü.
"aslında herkes dahidir,ancak bir balığı ağaca tırmanma becerisine göre değerlendirirseniz; balık, ömür boyu aptal olduğuna inanacaktır" demiş albert einstein bir defasında. filmde bu balıklardan,"duvardaki sıradan tuğlalardan biri"nin hayatı anlatılıyor. okulların görünmez parmaklıkları,güçlü olanın güçsüz olanı her halükarda ezdiği sistem ve bu sistemin yansımaları ken loach tarafından öyle güzel eleştirilmiş ki... ana karakterin 20 dakika yolda yürüdüğü,yürüdüğü,yürüdüğü uyku haplarından hallice "sanatsal saçmalama"lara bin basan bir film yapmış loach. ayrıca protest teması ve verilmek istenen mesajlarıyla bana the wall'u da anımsattı. kesinlikle izlenilmesi gereken bir film.
Film çok güzel bir konuya değiniyor, her ne kadar hayatın sorumluluklarından kaçmaya çalışıp, mutlu olmaya çalışan sevimli hayalet Casper olmaya uğraşsak da, hayat bizi paçalarımızdan yakalıyor ve aşağı çekiyor, hem de öyle bir çekiyor ki tutunduğumuz tek dalı kırıyor...
Not:
Colin Welland (pozitif öğretmen) galiba filmdeki tek pozitif karakter, en iyi yardımcı oyuncu ödülünü almış, hemde filmde 10 dk. bile görünmeden bunu başarmış. Müthiş!