Factotum (2005)Factotum: A Man Who Performs Many Jobs

bu filmde şöyle bir sahne var: çift, peşisıra duran araçları yoklamaktadır. birkaç denemeden sonra açık unutulmuş bir araca denk gelirler. kapısını açar ve torpidoda bulunan sigara paketinden 2 dal sigara(ihtiyaçları kadar) alırlar...bu sahneyi hiç unutamıyorum. yaptıkları doğru gözükmeyebilir ama masum buluyorum bu davranışı nedense. sanırım başıma böyle bir şey gelse mutlu bile olurum. "ihtiyaçları varmış ve açgözlü değillermiş" diye düşünürüm.

uyarlamadan ziyade -özellikle son sahnesi ile- bukowski'ye saygı duruşu gibi olmuş. alakasız olacak ama, bence ilginç olan izlerken sürekli jack london'ın aklıma gelmesi. diğer ilginç olay da matt dillon performansı. lili taylor şaşırtmadı ama matt dillon sürpriz oldu.

barfly'ın senaryosunu charles bukowski yazmıştı. factotum ise 2005 yılında onun 4 kitabından yola çıkarak çekilmiş. başta factotum kitabından tabiki. factotum herşeyi yapan kişi demek. yaşamak ayakta kalmak için günü birlik işlerde herşeyi yapan bir adam. bukowski'nin otobiyografik öyküsü. ayrıldığı bir işten tazminat almak için 2 gün uğraşır mesela. en son: ''veremeyiz. üzgünüm'' diyen sekretere ''üzgün değilsin. acı nedir bilmiyorsun. ben biliyorum.'' der henry chinaski. ''Acılarımıza korkusuzca sarılmamız çok şaşırtıcı.'' demesinin yanı sıra, ''insanların sevgiye ihtiyacı yoktur. İhtiyacımız olan şey bir çeşit başarıdır.'' sözüyle kapitalist düzenin metalaştırdığı değerlere de gönderme yapar chinaski. evi temizler can sıkıntısından ama sevgilisi onun yerine başka bir kadın getirdiğini düşünüp evi terk eder mesela. ''Kelimeler kıymetli değildirler, ama bir o kadar da gereklidirler.'' diyerek yazdığı şiirleri ve öyküleri dergilere yollar para kazanmak ve kabul görmek için. beş parasız ve berbat bir işte çalışırken: ''Neden bu işi yapmak için seçilmiştim ? Belediyedeki yozlaşma hakkındaki baş yazıyı neden yazamıyordum ?'' der. ''Ne saatler, ne günler ne aylar ne de yıllar ama on yıllar, belki detüm bir ömür önemsiz kinlere ve nefretlere harcanıyor. Sonunda ölümün alıp götürebileceği hiçbir şey kalmıyor.'' deyişini de atlamayalım. Kitaplarından ve şiirlerinden de bol bol alıntı var bukowski'nin. yeraltında, hiçbir şeye ilgi duymayan, toplumdan ve çıldırtan kalabalıktan uzakta yaşamakta olan insanların hikayesidir factotum. aylaklık ve alkolun peşinde sürüklenip giden bir hayat. Filmde olmayan bir alıntı da kitaptan ekleyeyim; ''Samimiyetle söylüyorum,yaşam beni dehşete düşürüyordu.Yemek,uyumak ve çıplak dolaşmamak için insanın yapmak zorunda olduğu şeyler ürkütücüydü.Bende yatakta kalıp içiyordum.İçitiğin zaman dünya yine ordaydı,kaybolmuyordu ama boğazına sarılmıyordu en azından.'' diyor bukowski 57. sayfada. / Filmin onun şiirlerinden bir tanesinin sözleriyle oluşturulmuş bir de şöyle mükemmel bir soundtrack'i vardır: http://www.youtube.com/watch?v=2iTxSl70fJU