Equus (1977)
Rating
Not enough ratings to show
Your Rating
Director(s)
Language
English
Country
UK
Runtime
137 minutes
kaptankaptanim
error_outline
Peter Shaffer'ın tiyatro oyununun dramatik metni beyaz perdeye çok etkileyici bir şekilde aktarılmış. Doğar büyür ve ölürüz ama her şeyin başlangıcı doğuş. İnsan doğar. İnsanın tutkuları doğar. İnsanın inancı doğar. Tabi bu gibi kavramların hepsi insanın nerede doğduğu ve nasıl şekillendiği ile de ilgilidir. Colt filminde dünyaya gelen tay savaş ortamında doğduğu için bir umut olmuştur. Bazı insanlar ise taşrada dünyaya gelip, arkadaş nedir bilmeden, tırnak içinde cinsel ilişkinin kadın ve erkek arasında olduğunu bilmeden, inancın türlü türlü olabileceğini ve diğer insanların özellikle ebeveynlerin bunu kontrol ettiğini bilmeden büyümeye başlar. Aile sevgisi de çocuğun toplumun değerlerine uyma seviyesine göre belirlenir. Eğer herkes gibi değilsen ötekileştirilirsin ki ailede anlaşmazlık, huzursuzluk varsa fikir birliği yoksa ayrı inançlara bağlılık varsa daha da kötüsü inanç ve inançsızlık varsa şahsi değerlerimiz, toplumun ahlak kuralları ile çatışır ve çocuğa da yansır. Bu anlamda da çocukta bir kurtuluş inancı doğar. Travmalara bağlı olarak aslında İsa ve At ilişkilendirmesini dahice buldum; kitapta bu kadar belli değil. Yani İsa'nın acı çekmesi ölümle sonuçlanıp bunun huzuru getirdiğine inanılırken aslında atların hayatı boyunca insanları taşıdığı ve acı çekmeye daha yakın olduğu düşüncesi mantıklı geliyor. Paganlık, Şamanlık, Hristiyanlığın türlü mezheplerinin sahip oldukları inançlar kabul görürken bu şekilde yetişen bir çocuğun inancı neden geçerli olmasın ki? Ve bu inancına bağlı diye neden yargılansın? Doktorun kendini rüyalarında yargıç olarak görmesi de anlam kazanmış oluyor hali ile. Öte yandan hasta olarak görülen insan diğer insanların normlarına uymadığını için hasta konumunda. Yani atları kontrol eden insan düşüncesi altında insanları kontrol eden insan düşüncesi de yatıyor. Hayatım boyunca kontrol edildim; kendi kendimi kontrol edebilirim. Bir yere kadar bu inanç insanı taşısa da "gerçek" ile karşılaştığında ve kabulleniş yaşadığında insan inancını sorgulamaya başlıyor. Bunu da her şeyi gören, her şeyi bilen tanrıyı kontrol etmeyi deneyerek gerçekleştiriyor. Yani görmesini, bilmesini engelleyerek. Bu anlamda da aslında muazzam ve kusursuz bir ateizm eleştirisi vermiş oluyor. Diyor ki insan tanrısını yok ederek ve kendi özel alanını yaratarak huzura kavuşabilir. O özel alanı küçücük bir klinik odası iken dışarı çıktığında özgürlüğü çok daha aşırı tadacaktır. Aşırı demişken filmde gene kibir, cehalet, inanç gibi durumların farklı dozajlarını görüyoruz. İnanç da normal olduğu zaman güvenilir ya da zararsız olabilir ancak aşırısı insanda yıkıma yol açar. Gerçi normal olan nedir ki? Normal ile Aşırı arasında kaç seviye var? Normal'in bir tanımı var mı? Var tabi ama tanımlayanların görüşü normal mi peki?
Angelopoulos
error_outline
Bu film çok gözden kaçmıştır ama abimizin en iyi filmlerindendir.
cimcini
error_outline
Equus filmi, görselliğinin altında yatan sembolleriyle düşündürüyor. Farklı ve etkileyici. Kişinin içindeki var olmanın saçmalığını sıradan olan ve olmayanın ince çizginde dolaşarak gösteriyor. Atların gözleri, normal denilenin ve çoşkun olanın gözleri. Öğretilen ve yaşanılan boşluk. Etkileyici.