Encino Man (1992)
Rating
Not enough ratings to show
Your Rating
Director(s)
Language
English
Country
USA
Runtime
88 minutes
kaptankaptanim
error_outline
Ve 20 sene önce izlediğim o filmi yeniden izleme şansına eriştim. Ve gene çocukken izlediğim Air Bud kafası ile izledim. Bir şeyleri insan gelişiminin farklı dönemlerinde izlemek hep yeni bir fikir ortaya çıkarıyor. 90'lar filmlerinin aile etkisi ve 80'lerin ruhu bu filmde harmanlanıyor. Evet bir mağara adamı için uyumlu olmak zor ya da sakıncalı değil. Ama medeni bir toplumda uyumlu olmak demek popülerlik için karakterden ödün vermek, ortamlara ve belirli insanların arasında anılmak için samimiyetsiz davranmak, bir kız arkadaşa ait olabilmek için ona sahip olduğunu düşünmek gibi gibi etik olmayan şeyler. Uyum ve geçim aynı şey değildir. Örneğin bir insan uyumsuz olmayı tercih edebilir ama bu onu geçimsiz ya da iletişimden yoksun yapmaz. Tıpkı buradaki mağara adamının bu sahte ihtiyaçların farkında olmayarak yaşaması gibi. Onun için önemli olan tek şey barınma, yemek yeme ve aslında daha az bir gerçek ihtiyaç olan cinsellik. Sevilmek, hoş görülmek, düşünülmek, ün sahibi olmak medeni toplumlarda değerli gibi görünürken aslında tarihe bakıldığında bir Viking akıncının ya da bir arena gladyatörünün ünü, popülerliği ile yarışamaz. Dolayısıyla önemi de indirgenmiş olur. Akhaların nam yapmak için Altın Post'u aramaya çıkması ile birinin kıçını başını açarak ünlü olması aynı şey olabilir mi sizce? Film kısaca ilkel yaşamın yaşam standartlarına daha uygun olduğunu savunuyor. Medeniyetin daha büyük barbarlıklar getirdiğine dikkat çekiyor. Bir kadına sahip olduğuna inanan iki erkek kıyaslanıyor. Gerçekten sevip değer veren ve sadece bedeni güzelliği için takılan iki farklı erkek de olsa hangisinin daha medeni olduğu tartışılamaz çünkü ikisi de kendini kızın sahibi ilan etmiş durumda. Ki bu bir mağara adamının yanında izleyiciye daha ilkel görünür. Filmde sürekli dostluk, aile, sevgi gibi kelimeler konuşuluyor. Ve bu kelimeler üzerinden ön planda arkadaşlık ve arka planda aile işleniyor. Müziğin her dönemin iletişim aracı ve dansın dışa vurma ihtiyacı olduğu birkaç farklı sahne ile vurgulanıyor. Ritmin doğada olmadığı zamanlarda insan ruhuna kötü gelmesi, acı çektirmesi; telefon sinyali, korna ve zil sesleri gibi -gene güzel detaylardan biri. Uyumlu olabilmesi için sadece kendi türüne ihtiyaç duyan bir mağara adamının, antropoloji müzesinde kendini, ailesini yani yaşantısını hatırlaması da aslında modern düzenin insana kendisini unutturması eleştirisi ile çok güzel bir noktaya getiriyor filmi. İki medeni dostun kavga ederken mağara adamının aileyi hatırlatması da gene aileyi yüceltiyor ama buradaki sözü edilen aile kavramı birbirini aldatan, manipüle eden, entrikalar kurduran samimiyetsiz bir yapıyı değil ilkel bir aidiyeti aktarıyor. Etkilendim. Bu kadar boş gibi görünen bir filmden tonlarca sahne analiz edebilmek çok keyifliydi. Hatta şuan fark ediyorum; mağara adamını buldukları yer sonradan havuz olan su. Su hayattır. Yemek, barınma, su...
kaptankaptanim
error_outline
Filmi küçükken televizyonda görmüştüm. Zamanında donarak ölen bir mağara adamını inceleyen birkaç bilim adamı bir deney sonucunda buzu eritir ve mağara adamı günümüze gelmiş olur. Bunun üzerinden Roboroach'ın bir bölümü esinlenmiştir.