Bütün insanların kendi doğasını sorgulamak adına izlemesi gereken bir film. Tom olarak, Ben olarak, Vera ya da Grace olarak. Hangi koşullar altında neler yapabileceğimizi bize cömertçe göstermiş. Hem de filmin başından sonuna kadar.
çok çok güzeldi öylesine güzeldi ki nasıl tarif edilir sevdiğim bilemedim, hangisini toparlayıp anlatayım niyetim yoktu bir yudumda izlemeye üç saatlik filmi bu yüzden bu saatlere gözüm ağrıdan kapanır biçimde geldim. sonunda bir de kibir konulu bir tartışma vardır ki. film sığdırılmış gibi şu repliğine, onu bırakıp gideyim; ''kendinden şüpheye düşmek bir suç değildir tom''
sorduğu sorulardan ziyade size sordurttuğu sorularla insanın aklını yerle bir eder. etkisinden kolay kolay kurtulunabilecek bir film değil. muhteşem. ve son derece rahatsız edici...
açıkçası grace rolündeki nicole kidman'ın sabırlı tavırları oldukça abartılı. bu nokta beni rahatsız etse de sonlara yaklaştıkça film başka bir havaya bürünüyor. Trier bizle de oyun oynuyor bu filmde bence: filmin sonunu onaylıyor musunuz? diye soruyor. en iyi, en zararsız insanların bile bu soruya beklenenden farklı cevap vereceğini düşünüyor trier ve şahsen ben, onun beklediği cevabı verdim. yozlaşmanın içinde boğulan insanlar ve kötü'nün içinde saklı iyilik erdemlerinin yüceltilişi dikkat çeken noktası filmin. Kibir kötülükten mi kaynaklanıyor? Yoksa kibir, en iyi dediğimiz insanların bir özelliği mi? Son bölümdeki diyaloglar kibir ve iyi-kötü-adalet gibi kavramları alaşağı ediyor ve kişiyi kendine bağlıyor. dancer in the dark'ın başarısı dogville'de de sürüyor. evet; iyi, çok iyi bir film..
niyetim yoktu bir yudumda izlemeye üç saatlik filmi bu yüzden bu saatlere gözüm ağrıdan kapanır biçimde geldim. sonunda bir de kibir konulu bir tartışma vardır ki. film sığdırılmış gibi şu repliğine, onu bırakıp gideyim;
''kendinden şüpheye düşmek bir suç değildir tom''