Die drei Räuber (2007)
Rating
9.6 / 10
Your Rating
Director(s)
Language
German
Country
USA
Runtime
75 minutes
serkan2335
error_outline
Seslendirme müthiş.Beklentilerin üstünde harika bir yapım.7.4
Rainbow
error_outline
İzlediğim en tatlı haydut filmiydi. Gelin bir de sevimli, yetim bir ufaklığın gözünden bakın dünyaya. İyilik hangi kapıyı açmadı ki.. Çizimleri, tiplemeleri ve mesajları çok etkileyici. Zaten Oya Küçümen'in seslendirdiği hangi yapım güzel değil kii ✿
kaptankaptanim
error_outline
Muazzam bir film. Hiç öyle çizgi film gibi durduğuna bakmayın film gibi film kendileri. Çarlık Rusyasında, feodalitenin çöküşü, burjuvazinin yükselişi gibi sağlam olayların içinde kendileri. İnsanlar tarafından haydut ilan edilmiş üç gece insanı var karşımızda. Bu karakterlerin Toraman, Kocaman ve Pekyaman diye de isimleri var. Sarı, Mavi ve Kızıl sakallılar. Sırasına göre Biber Gazı, Tüfek ve Baltaya sahipler. Karakterlerini bu özellikleri belli ediyor. Biber Gazı ve Tüfek zaman zaman değişse bile Pekyaman baltasını hiçbir zaman bırakmıyor. Erki simgeliyor bir anlamda bu özellikler. Sırası ile Biber Gazı en az zarar veren iken Tüfek daha modern ve ölümü hızlandırırken Balta en acı veren ve ilkel olan. Sarı, umut, mutluluk ve eğlenceyi / Mavi, sorumluluk, dürüstlük ve sadakati / Kırmızı ise tutku, aksiyon veren ve hayatta kalma isteği uyandıran bir renktir. Erkeksi bir güç simgeler. Savaş tanrıları Ares ve Marsın renkleri de pek çok evrende kırmızıdır. Anası babası ölen bir küçük kız yetimhaneye giderken bir kitap okur ve kendini istediği hayata inandırır. Bir yerden sonra kitabı okumayı bırakır ve hayal gücü ile imkansıza inanarak gerçekçi olmayı önerir seyirciye. Çok zengin ve mihrace bir ebeveyni olduğuna inandırır kendini. Haydutlar da buna inanır ve sadece yaşamlarını idame ettirmek için maddi ihtiyaçlarını karşılamak adına bazı eylemlerde bulunurlar. Sistemin ötekileştirdiği insanlar kendi güvenli alanlarında gerçek renklerini alırlar ve maskeli korkunç görünmekten kurtulurlar. Bu sahnede gecenin rengi olan mavi kareden sırası ile sarı, kırmızı ve yeşil kareye geçiş yapılır. Sarı karede barınak ihtiyacı, kırmızı karede sıcaklık ihtiyacını görürüz. Ve sonra herkes yeşil karede buluşur. Yeşil, refah, bereket, finans ve maddi zenginlik rengidir. İnsanlara ve eşyalara sahip olma duygusunu aşılar. Küçük kıza bakmaya başladıklarında içlerindeki masumiyet ve saflığa ulaşmaya başlarlar ancak eril olan kızıl Pekyaman tam olarak bu duyguyu benimseyemez. Onun ataerkil düşünceden vazgeçmesi için maskülenin doğurduğu gülüncü yakalaması gerekmektedir. Yetimhane burada bir burjuva sermaye egemenliğini simgelen yapı / sistem, başındaki kadın "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" mottosuna sahip bir burjuva ve yetimler de bir dönem patronların çalıştırdığı çocuk işçiler. Ürettikleri şey de pasta, çörek, şeker kamışı vesaire yani bir takım sahte ihtiyaçların üretim paradigması. Polis oldukça gülünç bir düzen gücü ancak yaşadığı şey absürdün de ötesi. Ormanı deşifre etmeye çalışmak, hayvanlara hükmetmek onlara konuşmak gibi gibi imkansızlarla cebelleşmek.. Ormanı burada kontrol edilemez olarak görmek lazım. Düzenin el koymaya çalıştığı ancak ulaşamadığı bir özgür irade merkezi olarak. İlkelin doğuşu, dürtülerin ve insani durumların çıkış noktası.. Pek çok iktidarın yok etmeye çalıştığı ormanlar.. Küçük kız haydutların evini boyarken bir anlamda hayatlarını da renklendirmiştir aslında. Onun sayesinde piyano çalarken mor ve pembe ışıklar çıktığını görürüz. Pembe kız çocuklarına giydirilen giysilerin rengidir. Cinsiyetin sosyal rolünü simgeler lakin kız burada diğer haydutlar gibidir. Ne güçlü ne güçsüz. Onlarla aynı kaderi paylaşacağı bellidir ki sonradan diğer iki erkek çocukla sayıları üç Haydut eder. Mor ise fantazinin rengidir. Ormanda polis ilerledikçe tek boynuzlu atlar görmeye başlar. Bilinemezin farkına varır. Nesnelerin üstünde beliren lokal ışık farkındalık anlarıdır Haydutların karakterlerindeki değişimler bu ışık geçişlerine göre belirir. Mağaraları bir dağın içindedir ve en üstündeki bayırda da bir teleskop vardır. Burada kişinin kendi devleti, kendi tanrısı olabileceğine dair her şeyi görme özgürlüğü eleştirisi verir film. Haydutların hayal kurduğu sahnede sarı sakallı olan yakalamaca oynarken, mavi sakallı olan bir fili sihirle yok eder ve kızıl sakallı olan da kendisini uçan bir halının üstünde görür. Burada akıl, sağduyu ya da mantık beklenmez. Eğlence, uçarılık, mucize ve imkansıza atıf yapılır. Kızıl sakallı olan ne kadar hoşlanmasa da bununla alay ederken gülerek aslında ne kadar büyük haz aldığını belli eder. Yataklara ait olan çocuklar aslında kodeste gibi anlatılır. Yatma ve uyanma saatleri modern kölelikteki mesai anlayışına ithafen tasarlanmış olup insanı daha küçüklükten köleliğe hazırlayan okullara değdirir. Düzen güçleri insanların hayatlarını kontrol eden bir sistem yaratmış olur. Durmadan akan ve içinden çikolata sosu çıkaran çeşme kapitalizmin bir izdüşümüdür. Ve o fabrikasyon sistem geleceğin kölelerine öğretir. Erken kalkmayı, çalışmanın ve söz dinlemenin doğru şey olduğunu. Okullarda öğrenilen başarı gelecekte karşımıza çıkacak olan kariyerin sadece portatifidir. Sistemi yok etmek için örgütlenmenin ve devrimin önemini gösteren bir argümandır. Pastadan bir dilim almak yerine patronları, sermayeyi o pastaya gömmeyi yeğleyen doğrucu bir film..