Det sjunde inseglet (The Seventh Seal) (1957)

Det sjunde inseglet (1957)The Seventh Seal

Rating 8.9 / 10
Your Rating
Director(s)
Language
Swedish
Country
Sweden
Runtime
96 minutes
226
4
432
182
Synopsis Trailer Who liked it?
Eternity profile photo
Eternity
Det Sjunde inseglet, varoluşçuluktan etkilenmiş bir Bergman filmi. Filmin bir özelliği, Bergman'ın şöhretini İsveç dışına yayması. Daha önce okuduğuma göre, filmdeki satranç sahnelerinin doğruluğu için usta bir isimle çalışılmış ve sahnelerin çoğunda "doğal ışık" kullanılmış.
error_outline
kaptankaptanim profile photo
kaptankaptanim
Bugün yapacağımız sorgulamalarla ulaşılması kolay bir bilgi. Çünkü tüketmenin hızlanması ile tükenmek çok basit ve önemsiz bir şey artık. Ama 1957 yılına göre oldukça cesur bir söylem. Filmde anlatılanları anlamak, alt metin okuyabilmek bunlar eleştirel teori üretebilmek açısından önemli. Bu her eser için böyle. Gene de kutsal kitapları araştırmak ya da pdf en azından bir makaleden yedi mühür, yedi boru, yedi kase nedir bunları araştırmak çok daha fazla sizi besleyecek ve üretim potansiyelinizi artıracaktır. Çünkü ben yaşadığım yıllar boyunca fark ettim ki tükettiğimiz kadar üretirsek teraziyi dengeleyebiliriz. Ve üretim sadece fiziksel olmak zorunda değildir. Tıpkı filmde insanların korkuyu üreterek diğer insanlara yayması gibi fikirler üreterek kendi bilgimizi, kendi imgemizi, kendi doğrumuzu, kendimizi oluşturabiliriz. Kendine inanan bireyin de ne tanrıya ne şeytana ihtiyacı olmaz.
error_outline
Rainbow profile photo
Rainbow
Tanrıyı aramak...Peki ya bulabilmek ? :(
error_outline
japonbalikcisi profile photo
japonbalikcisi
Hüngür hüngür ağlayarak izledim filmi. Ingmar Bergman bir duygu tercümanı, bir kez daha anladım. Her şeyi çırılçıplak hissediyorsunuz.
Tanrı’yı aradığım, benimle konuşması için O’na yalvardığım zamanlarda yüzümde oluşan ifadeyi bile resmetmiş. Susun! Belki şu an konuşuyordur. Belki hep konuşuyordur, kalabalıkta duyamıyorumdur.
Tanrı’yı arayan insanların hayata tutunma çabası diye ucuz entelektüel bir söylemde bulunmak istemiyorum ama tam olarak öyle. Tanrı’yı ararken bir soytarıya merhamet duyabilirsiniz. Tanrı’yı ararken bir lağım faresini öpmek isteyebilirsiniz. Nerede karşınıza çıkacağını bilmeden sağa sola koşabilirsiniz. Öfkelenebilir, konuşmuyor diye kırılabilirsiniz. Belki her nefes bir konuşmadır belki değildir. Ama Tanrı vardır. Yoksa yaşamak dayanılmaz olurdu. Hem de Tanrı ölüm kadar gerçektir. Ölüm de iyi ki var, ölüm hayatın tesellisidir. Yaşıyor olmayı hafifletir. Tanrı da öyle.
Uzun zamandır bir filmden bu kadar etkilenmemiştim. Asla bir film çekemeyeceğim. Ingmar Bergman, sen muhteşem bir yönetmensin.
error_outline
Celestine profile photo
Celestine
Ortaçağ'da din (Hristiyanlık) ve tanrı merkezli bir hayat ve din/tanrı uğrana katıldığı savaştan dönmüş bir şövalye... insanın tanrıyı/yaratıcıyı en çok düşündüğü, aradığı, varlığını sorguladığı zaman hiç kuşkusuz ölümle karşılaştığı andır. Bu kendi ölümü de olabilir bir başkasının ölümü de... Ki filmde ikisi de mevcut. Ölümün(vebanın) kol gezdiği hayat, ölümü, tanrıyı sorguyan şövalyenin ölüme meydan okuması... Bergmanla tanışmam bu film ile oldu. Daha ilk filmde hayran kaldım. Sorgulatan, rahatsız eden bir film. Filmin bende yarattığı etkiyi anlatamıyor, cümleleri toparlayamıyorum. Bergman ile tanışmanızı ve bu filmini de mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
error_outline
slymndgn profile photo
slymndgn
Tanrı’yı hissiyatımızla tasavvur etmek o kadar mı zor? Neden boş vaatlerin ve görünmez mucizelerin arkasında saklanmak zorunda? Daha kendimize bile inanmıyorken inananlara nasıl inanacağız? Bizlere, inanmak isteyip de inanamayanlara ne olacak? Ya da inanması imkansız olan ve asla da inanmayacak olanlara ne olacak? İçimden Tanrı’yı neden silip atamıyorum? Neden içimde acılar vererek ve beni aşağılayarak yaşamaya devam ediyor? Kalbimden onu söküp atmak istiyorum ama gene de kalıyor ve benimle dalga geçiyor ve ondan kurtulamıyorum. (Antonius Block)
error_outline
92mali profile photo
92mali
Oyunculuklar ve ambiyans çok güzeldi. etkileyici repliklere ve güzel karakterlere sahip bir eser.
error_outline
iremoz profile photo
iremoz
İzleyin,düşünün,sorgulayın.. bence sonra bir kere daha izlenmeli
error_outline
Bhrpst profile photo
Bhrpst
etkileyici replikleriyle kendinizi sorgulayacağınız bir film. bir sorgulama başyapıtı. bkz.
error_outline
MONONOKE profile photo
MONONOKE
Persona, Wild Strawberries ve Fanny Alexander ile bilinen yönetmen Ingmar Bergman’ın bu filmi, bir adamın hayatın anlamı ile ilgili vahiysel aramalarını konu alan varoluşçu bir sinematik model. Bu sıra dışı hikâye Azrail’i, sonu kadere bağlı bir satranç oyununa davet eden bir şövalyeyi anlatıyor.

Film insanoğlunun kendisini metafiziksel ve felsefi sorularla anlaması hakkında olsa da İsveçli yönetmen, aynı zamanda, seyircisinden bu filmi, kötülük-iyilik, din felsefesi ve varoluşçuluk gibi çerçevelerde deneyimlemesini istiyor. Bergman, Bloch’un inançlarıyla ilgili sorunlarını çok güzel resmederken, her şeye gücü yeten tanrının varlığı ve dünyadaki şeytan kavramları ile seyircinin kendilerine dönmelerini sağlıyor.

Birçok soruyla boğuşan film, herhangi bir topluma yönelik aşağılama veya vaaz barındırmıyor. Onun yerine değişken fikirleri sunarak seyircinin tartışmasına izin veriyor.
error_outline
colorful profile photo
colorful
Bergman'ın unutulmazları arasında olan "yedinci mühür" insanın tanrıyı arayışını, ve "inanç" kavramını iki türlü de sorguluyor. İşin ucunda "ölüm"de var tabi. Bergman'ın ele aldığı konu filmi izlenebilir kılıyor ancak filmin akıcılığı ve devamlılığı ritmik değil- bu da izlerken yer yer kopmamızı sağlıyor filmden ama o anlarda da ya "ölüm" çıkıyor sahneye ya da aklınızda kalacak bir söz bir replik ve ardından dikkatinizi yeniden tazeliyor.. Bunun dışında oyunculuklar gereğinden fazla tiyatral. Film gösterildikten bugüne kadar her daim izleyeni "tanrı, inanç, ölüm" gibi konularda düşündürmüş- amacına ulaşmıştır daha da ulaşacaktır =) Son bir bilgi verelim; film uluslararası arenada 7 ödüle sahip, bunlardan en önemlisi Cannes juri özel ödülüdür. Film ayrıca Palme d'Or (altın palmiye) için yarışmış fakat ödülü William Wyler'in 'Friendly Persuasion' filmine kaptırmıştır...
error_outline
jupiterinuydusu profile photo
jupiterinuydusu
izledikten sonra gelen "şimdiye kadar ne çok gereksiz film izlemişim" hissi...
error_outline
eskon profile photo
eskon
şövalyenin (max von sydow) azraille (ölüm) oynadığı satranç...
error_outline
Justdoit profile photo
Justdoit
İzlediğim en iyi filmlerden biri. Replikleri tartışılmayacak kadar muhteşem bi o kadar da düşündürücü. Şovalye Antonius'un reailistliği ve akrobat Jof'ın ütopikliği üstünede karakterlere verilen replikler gerçekten iyiydi.
error_outline
nilufer510 profile photo
nilufer510
varoluşçuluk felsefesinin güzel bir yorumlaması.papazla itiraf sahnesi unutulmazlarımdan.
error_outline