Satıcının Ölümü (1985)Death of a Salesman

Sinemanın imkanlarını kullanarak oyunun bazı açıkları kapatılmıştır. Kitapta daha bir özgür dünya sunulurken film sizi içine hapsederek ekonomik şartların zorluğunu daha net ifade ediyor. 1800'lerin ortalarında başlayan batıda altın var düşüncesi pek çok insanı eylemsiz bırakmış ve oyunda/filmde karşımıza 1900'lerdeki kapitalizmin insanı tümden tüketmesi ile birlikte kurtuluşa muhtaç kalması görülüyor. Kara ağaçlar altında oyunundaki Simeon ve Peter'ın Kaliforniya'ya gitmesi ile Satıcının Ölümü'ndeki Ben Loman'ın Afrikaya elmas madeni bulmaya gitmesi aynı durumdan kaynaklanır ancak Afrika'da bir sömürge eleştirisi de vardır. Willy birey olamadığı için oğullarının onu kurtarabileceğine inanıyor. Kimi dini inancın, kimi aşkın, kimi de intiharın bu kurtuluşu getireceğine inanır. Toplumun bireyi kabullenmemesi insanda İvanov sendromuna yol açıp öz güven eksikliği yaratıyor ve insan da kendini toplumdan soyutluyor. Ah be Willy.. Hangi yolu seçersen seç hepsinin sonu çözümsüzlük ile sonuçlanıyor aslında. İnsanları kurtuluş beklemeye sürükleyen tüm etmenler; emperyalizm, kapitalizm, sınıfsal yapılar, ayrımcılık, sınırlar kutuplaşma vs egemen sınıfın bizleri çökertmek için tasarladığı bir stratejidir. Gerçeklerle yüzleşerek bunun farkında olunmalıdır. Eğer fazla romantik olunursa insan bu noktada çok acizleşebiliyor. Ama unutulmaması gereken bir şey var ki kurtuluş bir mucizedir.