Kendi tarzını yansıtmak amacıyla oldukça durağan ve siyah beyaz çekilmiş bir film ve bu özelliklerinden dolayı herkesin beğeneceğini düşünmüyorum. Sakin kafayla izlediğinde belki güzel gelebilir ancak beni çok süreklemedi film. Çok kötüde demek istemiyorum. Johnny hatrına izlenir.
Büyük bir şeyler olacak beklentisiyle izlerken pek izlediğim kadar bir şey olmadığı acaba farklı bir şeyler mi vardı diyip öyle bir açıklama yorumda bulamadığım türlerde neden fantastik yazdığını anlayamadığım değişik bir western. Johnny Depp olmasaydı bitirmesi çok daha zor olurdu. Bu haliyle de ilgi çekici pek de bir şey olmasa da izletiyor kendisini film. Ama beklediğim etkiyi yaratamadı film.
Filme taş atmak istemiyorum ancak ben ne anlamam gerektiğini bir türlü bulamadım belki ikinci kez izleyebilirsem anlamdırabilirim ancak gerçekten beğendiğimi söyleyemem ve herkesin anlayıp seveceğini de sanmıyorum benim gibi olan çok vardır aldığı puanın hakkını verememiş bence Johnny Depp olmasa bitiremezdim bile sırf onun davayı kazanması hatrına puanım 4/10 :))))
"-Seni öldüren beyaz adamı öldürdün mü? -Ben ölü değilim ki." Usta yönetmenin elinden çıkmış Western havasında trajik bir film noir. Johnny'nin karizmatik oyunculuğu için bile izlenir.
İki saat ne çabuk bitti dedim. Değişik bir film olmuş. Siyah beyaz oluşu da ayrı bir güzeldi. Ama herkesin hoşuna gidebilecek türde bir değil. İzlerken ona göre karar verin. O malum soruyu da soruyorum. "Tütünün var mı?"
Film boyunca, yaşam ve ölüm o kadar içiçe geçmiştir ki, yaşayanların aslında birer ölü olduğunu hissedersiniz… Ahlakın, insanlığın, yamyamlığın ve kanunsuzluk yüzünden her an öldürülme riskinin içinde insanlar zaten birer ölüden farksızdır… Kızılderili Nobody’nin arkadaşına olan görevi, insanlığın hala var olduğunu gösterir… İnsanlık ve gerçek yaşam, muhteşem görüntülerini de izlediğimiz tabiattadır… Öyle ki sonunda yaralansa bile Blake’in, ilk gittiği işyerinde işe kabul edilmemesiyle, aslında insanlık dışı yaşam koşullarından kurtulduğunu düşünür insan… Ne var ki, Blake için yaşam sona ermiştir… Artık, dünyanın halleri onu ilgilendirmemektedir… Bunun farkına olmayan Blake, Nobody’nin yardımıyla bunu fark etmeye ve ölümün hiç de korkulacak bir şey olmadığını düşünmeye başlar…
Herkesin seveceği türden bir film olduğunu düşünmüyorum..film bittikten sonra bir şey anlamamış hissine kapılıyorsunuz; daha sonra filmi baştan sona tekrar düşündüğünüzde aslında güzel bir karakter gelişimi izlediğinizi fark ediyorsunuz..güzel bir film anlatımı da hoş..ama dediğim gibi herkesin beğenebileceği bir film değil.
jarmusch'a western ne güzel bi tat vermiş. depp'in çok hayranı değilimdir ama harika bir stupid white man çıkarmış ortaya ve kesinlikle efsanevi bi karakter olan nobody eşliğindeki yolcuğu dolu dolu yanstılımış filmde. çok sevdim,klasik jarmusch filmleri kıvamında aktı gitti film.
herkesin anlayıp, sıkılmadan izleyebileceği bir film değil. Konudan ziyade; döneme, dönemin insan profiline değinmiş. Filmin siyah-beyaz oluşu, çekim tarzı, gibi şeylerden dolayı sanki çok eski bir filmmiş havası katıyor. Bu da anlatmaya çalıştığı şeyi daha gerçekçi kılıp, sizi filme daha bağlayıcı hale getiriyor.
Ateş başındaki 3 adamın İncil okuması ve ayetleri kendilerine göre yorumlaması, başroldeki adamın nazik oluşu fakat gittiği yerdeki insanların kaba-saba, saygısız insanlar olmasından dolayı oluşa "çatışma" ortamı ve neticesinde kaba insanların, nazik insanları ne hale getirdiği gibi eleştiriler yaklaşımları; bir tema belirleyip o tema etrafında aktarmaya çalışmış.
Jim Jarmusch'u genel olarak severim. ama deadman filmini izlerken aldığım hazzı çok az filmde yaşadım... durağan sıkıcı bir film gibi gözükse de aslında; kabaca, doğumdan ölüme doğru yaptığımız bu yolculuğu betimlediği için monoton ve de siyah-beyaz bir başyapıt...
-Ben ölü değilim ki."
Usta yönetmenin elinden çıkmış Western havasında trajik bir film noir. Johnny'nin karizmatik oyunculuğu için bile izlenir.