İzlediğim en iyi İspanyol filmi sanırım. Baştan sona yüksek tempolu ve aksiyonu kadar dramı da etkileyici. Ufacık bir fikir değişikliğinin bile hayatımızı nerelere götürebileceğini de gösteren enteresan bir örnek aslında.
Bazen gerçekler aslında gördüğümüz gibi değildir. Baştan sona diken üzerinde izlediğim film. İspanyol sineması genelde yanıltmaz, seyircisini nasıl koltuğa bağlayacağını çok iyi bilir. Hele Luis Tosar varsa, sürenin nasıl geçtiğini dâhi anlamaz. Bence hapishane filmlerini sevmeyenler, bu filmle görüşlerini değiştireceklerdir.
Filmin güzel bir kurgusu ve akışı var. Nasıl bittiğini anlamadan çabuk bitiverdi sanki. Vermek istediği mesaj(lar) dokunur cinsten. Bir ömür beklediğiniz bir şey ya da bir gün, hayatınızı baştan aşağı değiştirir derler ya aha da işte o...
ön edit:spoiler içerir,izlemeyen arkadaşlara duyurulur kadrosunda louis tosar ve alberto ammann başrolde olmak üzere birçok gerçek mahkum içeren bu film gerçek bir hapishanede çekilmiştir ve goya'da(ispanya oscarı olarak bilinirmiş) 8 ödül almıştır.ayrıca filmde geçen her şey 24 saatlik zaman dilimi içerisinde gerçekleşmiştir. benim filmle ilgili anlatmak istediğim daha ilk sahnelerde malamadre'nin ağzından çıkan bir laf ''hayat farkında olmadan bazen sikiyor seni''.bu cümle filmde ete kemiğe bürünüyor diyebiliriz.mesela juan karakterini ele alırsak daha iki gün önce eline yeni bir meslek almış ertesi gün işine başlayacak biriyken şimdi kendi meslektaşını öldüren işsiz biri,iki gün önce karısıyla evde romantik bir şekilde yorgan keyfi yaparken şimdi karısının cenazesine bile gidemeyeceğini bilen dul biri,iki gün önce bebeği için hayatını kurmaya çalışan bir babayken şimdi hayatının amacı kalmayan biri.daniel monzon bu filmde hayatımızdaki kartların ne kadar rastgele dağıtıldığını ve hiçbir zaman sonrayı tahmin edemeyeceğimizi sürükleyici bir şekilde anlatmayı başarabilmiş.bunun gibi monzon için diyebileceğim başka bir şey ise filmin sonunda juan'ın odada bıraktığı yüzüğü almak için eğilirken kadraja giren diğer gardiyanın parmağındaki yüzük.kamerada 2 saniye arayla gözüken bu iki yüzük juan'ın yaşadığı her şeyin aslında diğer gardiyanın yaşamış olma ihtimalinin de olduğunu bariz bir şekilde anlatıyor.bazıları juan karakterini eleştirebilir veya direk haksız bulabilir,onlara bu konuda söyleyebileceğim şey sanırım 'prisoners' izlemeleri.filmin yarısında utrilla'dan tiksinen juan'a ise sempati besleyen biri olarak düşünüyorum sanırım insan 'yeterince dibe vurduğunda' ortada kendinden pek bir şey kalmıyor.
Konusu ve narcos Alberto Ammann müthiş güzel.Ama o kadar.Bu filmle artık net olarak ''ispanyol sinemasını sevmiyorum'' diyebilirim.Senaryoları yaratıcı ve çok güzel ama filmlerin işlenişi aşırı kalitesiz,izleyiciyi içine almadan çok hızlı ilerliyor(içinde yaşadığım deri filmi hariç).Sevene lafım yok asla ama benim film zevkime uymuyor.
Konusu güzel ama dar filmlerin lanetiyle karşı karşıyayız evet konu çok güzel ama işlenecek bir şey bulamadıkça başlarda biraz tekrara düşmüşler ne yalan söyliyim sıkılıyo gibi oldum ama sonra bi anda olayı hoop sistem eleştirisine çevirdiler ilgiyi topladı böylece ikinci yarı daha iyiydi. Ayrıca Phillip Zimbardo'nun Stanford Hapishane Deneylerinde de ortaya koyduğu gibi bir insana haddinden fazla güç ve başına bir şey gelmeyeceğinin garantisini verirseniz en uysal insan bile zalim birine dönüşebilir(İlgisini çekenler deney sonuçlarına bir göz atabilir) Film hakkında son söz; yahu İspanyollar filmlerinizi niye hep aynı oyuncularla çekiyosunuz oyuncular sabit etrafında set değişiyo gibi hissediyorum :)
saçma sapan bir film ne konsuu ne işleyişi nede çekimler 5 para etmez. çizgi film izleyin vakit kaybı. yorumlara baktım cok iyi cok begendim felanlar ucusuyor zevk meselesi ama sanırım ilk kez hapishane filmi izliyorkar :) .
Açık ara en iyilerden birisi. Eğer hapishane filmlerini seviyorsanız en iyilerden bitanesi izleyin. Eğer hapishane filmlerini sevmiyorsanız yine en iyi filmlerden biri yine izleyin. İzleyin!
Shawshank redemption filminden sonra bu da hapishanede çekilmiş izlediğim en iyi film diyebilirim, özellikle sistem eleştirisi yönüyle filmin senaryosunun oluşturulması ayrıca dikkatimi çekti, izleyin derim her dakika gerildim izlerken, insan hayatı bu kadar değersiz olmamalı.
Sürükleyici temposuyla film ilginizi canlı tutuyor . 1-2 repliği olan yan roller dahi çok gerçekçi bir oyunculuk sergilemiş buda sizin filmin içine girmenizi kolaylaştırıyor . Kurguda ufak eksiklikleri ve goreda aşırıcılığı saymazsak (ki bu bazıları için artı bir özellik olarakta düşünülebilir) güzel bir filmdi diyebilirim , çok üst düzey bir filmdi diyemiyorum ama kötüydü demekte haksızlık olurdu diye düşünüyorum .
kadrosunda louis tosar ve alberto ammann başrolde olmak üzere birçok gerçek mahkum içeren bu film gerçek bir hapishanede çekilmiştir ve goya'da(ispanya oscarı olarak bilinirmiş) 8 ödül almıştır.ayrıca filmde geçen her şey 24 saatlik zaman dilimi içerisinde gerçekleşmiştir.
benim filmle ilgili anlatmak istediğim daha ilk sahnelerde malamadre'nin ağzından çıkan bir laf ''hayat farkında olmadan bazen sikiyor seni''.bu cümle filmde ete kemiğe bürünüyor diyebiliriz.mesela juan karakterini ele alırsak daha iki gün önce eline yeni bir meslek almış ertesi gün işine başlayacak biriyken şimdi kendi meslektaşını öldüren işsiz biri,iki gün önce karısıyla evde romantik bir şekilde yorgan keyfi yaparken şimdi karısının cenazesine bile gidemeyeceğini bilen dul biri,iki gün önce bebeği için hayatını kurmaya çalışan bir babayken şimdi hayatının amacı kalmayan biri.daniel monzon bu filmde hayatımızdaki kartların ne kadar rastgele dağıtıldığını ve hiçbir zaman sonrayı tahmin edemeyeceğimizi sürükleyici bir şekilde anlatmayı başarabilmiş.bunun gibi monzon için diyebileceğim başka bir şey ise filmin sonunda juan'ın odada bıraktığı yüzüğü almak için eğilirken kadraja giren diğer gardiyanın parmağındaki yüzük.kamerada 2 saniye arayla gözüken bu iki yüzük juan'ın yaşadığı her şeyin aslında diğer gardiyanın yaşamış olma ihtimalinin de olduğunu bariz bir şekilde anlatıyor.bazıları juan karakterini eleştirebilir veya direk haksız bulabilir,onlara bu konuda söyleyebileceğim şey sanırım 'prisoners' izlemeleri.filmin yarısında utrilla'dan tiksinen juan'a ise sempati besleyen biri olarak düşünüyorum sanırım insan 'yeterince dibe vurduğunda' ortada kendinden pek bir şey kalmıyor.