Çekmeceler güzel bir metafor olmuş film için. Deniz'in hayal kırıklıkları, pişmanlıklar, mutsuzluklar ve cinsel kimlik sorunlarıyla dolu çekmeceleri açıldıkça düşüncelere daldım. Film bir gizemle başlamış ve devamında bu gizemin çözülmesi beklenecek gibi bir izlenim vermesine rağmen, ilerledikçe ne gizem, ne sonunda olacaklar sizi zerre ilgilendirmeyecek. Çünkü filmin bundan daha derin manalar içerdiğini, öyle kolay kolay çözülmediğini göreceksiniz. Bu da size yer yer acı verecek, yer yer sinirlendirecek. Türkiye için gerçekten cesur bir film olmuş. Ece Dizdar cürretkarlığıyla müthiş katkı sağlamış. Diğer oyuncular da oldukça profesyonel tamamlamışlar işlerini. Totalde böylesine güzel bir oluşum meydana gelmiş. İçinde biraz Fransız, biraz da İspanyol rüzgarları sezinlesem de, hiç yabancı durmuyor film. Bizim vardır öyle, Avrupa özentisi beş beden büyük filmlerimiz. Bu öyle değil, cuk diye oturmuş canım ülkeme. Kadın, erkek, ikisinin toplumumuzdaki yeri hakkında daha fazla cümle kurmaya gerek yok zaten. Ne anlattığını anlamadığınızı düşünürken, bir de bakacaksınız ki tüm olaya hakimsiniz. Biliyorum kafanızı karıştırdım ama mutlaka izleyin, Deniz'in hayatınızdaki yerini görmüş olursunuz.
Film hakkında konuşmaya ve tartışmaya başlasan bence saatler sürer. Toplumumuzda ve özellikle aile içerisinde asla konuşulmayan ve üstü kapatılmaya çalışılan kadın cinselliğine ve bu baskıların sonucu oluşan travmalara çok güzel bir açıdan bakılmış. Ayrıca filmin senaryosunun gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılmış olması bu drametik hikayeyi daha da etkileyici kılıyor.
Türk sineması için çok önemli bir film olduğunu düşünuyorum harika bir kurgu görsellik ve çekilmesi yürek isteyen sahneler vardi böyle filmler gördülçe insan türk sineması için umutlanmıyor değil böyle filmleri her zaman görmek dileğiyle..
Film bir çocuğun gelişimini kendine özgü bir şekilde güzelce anlatıyor, kopukluklar olsa da bu tarz karakter hikayelerindeki filmler arasında ön plana çıkıyor
Filmi izlerken bi noktada gerilip 'aman be sakin ol, kurgu bu' diyemiyorsunuz çünkü gerçekliği o kadar tokat ki.
neden sinema ?