Hepimizin aklında düzene karşı durma, kendi hayatını yaşama, kendi ütopyasını oluşturma arzusu vardır. İzlerken kendimle çatıştığım konular olmasına rağmen duygu olarak çok iyi hissettirdi bu film gerçekten. Little Miss Sunshine filmini sevenler hiç kaçırmasınlar, bu bence birkaç tık daha ilerde hatta. Unutmayın kurulu düzen içerisinde de kendi özgürlüğünüzü yaratabilirsiniz... Viggo Mortensen muhteşem bir oyuncu olduğunu bir kez daha göstermiş. Bu arada Rellian rolündeki Nicholas Hamilton bence çok başarılı bir genç oyuncu, İlerde onu çok göreceğimizi umut ediyorum. Nedense bana Leonardo DiCaprio'yu hatırlattı. İzlemek isteyenler hiç beklemesinler...İyi seyirler...
''Eğer hiç umut olmadığını farz edersen,hiç umut olmayacağını garantilmiş olursun.Eğer özgürlük için bir iç gücünün olduğunu farzedersen, bir şeyleri değiştirme şansın olur daha sonra dünyayı daha iyi hale getirmek için katkıda bulunma olasılığın var.'' Ölmeden önce izlenmesi gereken filmlerden bence :)kesinlikle izleyin izlettirin.
Bu dünyada bu dünya gerçeklerine çokda uymayan, fantastik bir hayat yaşama hayllerimin zirve yaptığı bir dönemde, en iyisini yapsan ahanda sana karşılacağın muhtemel zorluklardan bir kısmı diyen bir film olarak karşıma çıktı. Bana sorarsanız tam bir baş yapıt. İyisi mi siz bana sormayın. İzleyin kendiniz karar verin...
bir hayli ütopik bir hayalin hayat bulduğu sıcacık film. tapılası bir ailenin anarşi denemesi. yaptığı göndermelerden annenin favori şarkısına kadar, her şey güzeldi. biraz daha az romantik bir akışı olsaydı unutulmazlarım arasına girerdi.
Hepimizin hayalinde çoluğumuzu çocuğumuzu böyle yetiştirme çabası y a da söylemi vardır. Adam bildiğin çocukları rambo gibi yetiştirdi. Ütopik bir hayata benzede herkes "eşit" derece kendini savunma, hayatta kalma dersleri, bilgi, sanat, siyaset öğreniyor. Modern toplumla başa çıkmak zor olsa da çocukların sorgulaması adamın yalan söylemeden her şeyi açık ve net paylaşması etkileyici idi. Ama sanki belli bir yerden sonra sonunda kapitalizm kazandı gibi oldu..
Ben Cash, ABD’nin Kuzeybatı Pasifik ormanlarında, 6 çocuğu ile beraber bir kabinde medeniyetten izole bir hayat yaşamaktadır. Bu izole ortamda ebeveynlik, kendi doğrularını yaratmıştır ve çocuklar moderniteye karşı bir bağışıklık kazanamamışlardır. Ben, kendini çocuklarını büyük bir titizlikle hem fiziksel hem de entelektüel olarak yetiştirmeye adamıştır. Fakat karısı Leslie’nin ani ölümünün ardından bütün düzeni yerle bir olur, ve Ben, ailesini şehre getirmek zorunda kalır. Şehir medeniyeti içinde çocuklar şehirle, Ben ise ebeveynlik yöntemleri ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Çünkü Ben’in ebeveynlik anlayışıyla dünyanınki birbirine hiç benzememektedir.
Viggo Mortensen muhteşem bir oyuncu olduğunu bir kez daha göstermiş. Bu arada Rellian rolündeki Nicholas Hamilton bence çok başarılı bir genç oyuncu, İlerde onu çok göreceğimizi umut ediyorum. Nedense bana Leonardo DiCaprio'yu hatırlattı. İzlemek isteyenler hiç beklemesinler...İyi seyirler...